Bombaların
hedefi kardeşliğimiz/
Bülent Korucu- Zaman
İnsan, dağların taşımaktan kaçındığı yükü üstlenmiş.
Hayat ve
ölüm sarkacındaki sınav zorluklarla dolu. Ama bazen tahammül sınırları aşılıyor, acı eşiği geçiliyor.
O noktada söz bitiyor,
yaşlı gözler bile acıyı anlatmaktan aciz kalıyor.
Diyarbakır’daki
hain bombanın sebep olduğu
yıkım tam da böyle bir acı. Eşleri gurbette ekmek parası kovalayan üç kız kardeşin, çocuklarıyla çıktığı
akşam gezmesi faciayla noktalandı.
Eskiler ‘zulüm devam etmez’ derdi. Terör diye sanki kanıksadığımız şey
insanlık suçu, kısaca zulüm. Karanlığın en yoğun olduğu zaman ışığın sökün anıymış aslında. En saf, en savunmasız ve en günahsızlarımız olan çocuklara ulaşan yangının sonu yakındır, diye umutlanıyoruz. En katı kalplinin bile yüzü kızarmadan üstlenemeyeceği bir ağır cürümle karşı karşıyayız. Öldürmeye programlanmış robotların dahi sorumluluğundan içtinap edeceği bir
katliam önümüzde duruyor.
Adettendir, ‘kanı yerde kalmayacak’ denir. Katiller yakalanıp biner kez idam edilse de bu kan temizlenmez. Bu çocukların kanının vebalinden kurtulmanın tek yolu var: Terör denilen bela ile hedefleneni akim bırakmak. Bombalar kardeşliğimizi hedef alıyor, o zaman daha sıkı tutmalıyız ellerimizi. Silahlar alaca karanlık kuşağında iş bitirmek isteyenlerin arzuladığı puslu hava için; öyleyse biz sağduyu ve ferasetle her kuytuya ışık tutmalıyız. 11 aylık Abdullah’ın kanı bardağı taşıran son damla olmalı. Türk ve
Kürt hepimiz tek ağızdan ‘yeter artık’ demeliyiz. Ama sözde kalmamalı, bir şeyler yapmalıyız. Yoksa o kan her birimizin alnında kara leke olarak kalacak.