Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisinde ve konutunda 'böcek' tabir edilen dinleme cihazı konulması ile ilgili olarak 13 kişinin yargılandığı davanın üçüncü duruşması sona erdi. Mahkeme o dönemde başbakanlık özel kalemi olan Hasan Doğan'ın tanık olarak dinlenmesine karar verdi. İfadesi alınan tanık Ferhat Yılmaz, Başbakanlık ofisine giriş çıkışlarla ilgili olarak “Mustafa Varank’ın geldiğinde refakatçı vermek istedik. O istemedi. Mustafa Varank istisnadır, o her zaman girebilir.” dedi.
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar Hasan Palaz, Mehmet Yüksel, Zeki Bulut, Hurşit Gölbaşı, Seyit Saydam, İbrahim Sarı ve Harun Yavuz katılıyor. Sanık avukatları, ifadelerin tutanağa aynı şekilde geçmediği gerekçesi ile SEGBİS yöntemi ile ifade alınmasını istedi. Mahkeme sanık avukatlarının SEGBİS ile ifade alınma talebini reddetti.
Duruşmaya öğle arası verilmeden önce tanıklar Fatih Göçmen, Ömer Aras, Ferhat Yüksel, Mustafa Ertan Güngör, Yusuf Ekiz, İbrahim Yıldırım, Mehmet Başaran, Mevlut Albay, Kamil Başaran, Necdet Güven ve Erdinç Gürkan’ın ifadesi alındı.
Keçiören ikametinde büro amiri olarak görev yaptığını belirten Ferhat Yüksel, böcek aramaları yapıldığı zaman teknisyenlerin de aramalara refakat ettiğini kaydetti. Kendisinin refakat ettiği aramalarda herhangi bir sorun olmadığını ifade eden Yüksel, "Mustafa Varank’ın geldiğinde refakatçı vermek istedik. O istemedi. Mustafa Varank istisnadır, o her zaman girebilir." dedi.
Başbakanlık Çankaya konutunda teknisyen olarak görev yapan Mevlut Albay ise, "Hatırlamadığım iki aramada görev yaptım. O esnada arama tarama yapan ekibin yanındaydım. Prizi söktüler. Mustafa Varank’ı çağırdılar. Daha sonra dışarı çıkmamı söylediler. Sonra kapıları kapatıp kendileri içeride kaldılar. Sökülen prizin torbaya koyulduğunu gördüm. Sonra sorumlu olduğum için yerine başka priz koydum." ifadelerini kullandı.
"MUSTAFA VARANK TARAFINDAN BANA VERİLEN İSİMLERİN MİT GÖREVLİLERİ OLDUĞUNU BİLMİYORDUM"
29 Aralık 2011'de yapılan Mustafa Varank ve MİT mensuplarının arama tarama faaliyetine ilişkin Mustafa Varank'ın kendisini aradığını kaydeden Yıldırım, "Faaliyete ilişkin beni Mustafa Varank aradı. Bana, 'arkadaşlarım gelecek, isimleri bildirdi. Orada bir toplantı yapacağız dedi. İsimleri nizamiyeye bildirdim. Daha sonra bu arkadaşlar geldi, daha sonra Mustafa Varank da geldi. Varank, orada bana arama yapacaklarını söyledi. Aramaya yardımcı olması için Mevlut Albay'ı görevlendirdim. Mustafa Varank ile koridorda sohbet ediyorduk. O sırada içeriyi de görüyorduk. Makamın solunda bulunan uzatma kablosundan şüphelenildi ve söküldü. Kendi araların uzatma kablosu içindeki cihazın aktif olmasını söylediler. Daha sonra toparlanıp gittiler. Mevlut Albay arama sırasında içerideydi ancak girip çıkıyordu. Cihaz bulunduktan sonra çevredekilere 'bizi biraz yalnız bırakın' dediler. Bir iki defa Mustafa Varank ve birim amiri içeri girip çıktı. Prizin eski olduğun renginden anladım. Konutta görevli garsonlar, temizlikçiler ve teknisyenler rahatça girip çıkarlar. Bu isimler başbakan danışmanı tarafından verildi ve o günde başbakan resmi konutunda olmadığı için refakatçi verilmesine gerek duymadık. Mustafa Varank tarafından bana verilen isimlerin MİT görevlileri olduğunu bilmiyordum." ifadelerini kullandı.