'Büyük buluşma'
Bir
gazete, manşetinden, “Yakında nikâh var” diyor siyasî hayatta meydana gelmesi beklenen '
sürpriz' gelişme için; bir başka gazetede ise, bilebilecek durumdaki bir yazar, niyeti, yazısının başlığından ilân ediyor: “DYP ve
ANAP birleşiyor…”
Aslında 'sürpriz' denilse de beklenmeyen bir gelişme değil bu; hatta
birleşmesi istenenler DYP ve ANAP'tan ibaret de değil… Aylar öncesinde başlayan çalışmaları sürdürenler baskılarını öncelikle iki parti üzerinde yoğunlaştırdıkları için amaç bununla sınırlı sanılıyor; oysa göreceğiz, öncelik verilen yakınlaşma gerçekleşebilirse, esas amaçlanan, oluşumun başka katılımlarla daha da güçlendirilmesi…
Bu gelişmenin mimarları Türk siyasetinin tanıdığı isimler… İki dünürü var müstakbel birlikteliğin:
Mesut Yılmaz ile
Hüsamettin Özkan… Onların çalışmalarına hemen her aşamada desteğini vererek moral katkıda bulunan iki kişi de önemli: Eski bir
cumhurbaşkanı ile önemli bir medya patronu… İstanbul'un ünlü restoranlarında alenî buluşmalarla aylar önce başlayan çalışma son zamanlarda medya patronunun yalısına taşındı; o kapıdan yalnız 'sağcı'
politikacılar değil yakın zamana kadar 'sol' partilerde yer almış olanlar da giriyor…
Arzu edilen, önce sağdaki iki partinin birleştirilmesi, sonra da soldan bazı isimlerin katılımıyla büyük buluşmanın sağlanması… Birleşen DYP ve ANAP'a
destek vermek üzere son dönemde dışarıda kalmış başka bazı ünlülerin de 'büyük buluşma'da yerini alacağı
hesap ediliyor… Onların kim olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil…
Durduğu yerde oluyor değil bu gelişme; son seçimde vaktiyle merkezde yer almış partileri melül mahzun bırakan bir altüst oluş yaşandı ve 3
Kasım 2002 seçimi tam bir
tasfiye hareketine dönüştü. Bu yıl yapılacak genel seçimde baraja takılacak partilerin iflâh olması mümkün görünmüyor. Bu durumda yapılabilecek tek bir şey var: Derlenip toplanarak vatandaşın karşısına güçlü bir cephe halinde çıkmak…
Can çıkmadan huy çıkmıyor. Eski politikacılar yenilere manevra kabiliyeti bırakmıyor. Toplumsal merkezin hayli uzunca bir süredir kendisini yeniden tanımlayarak siyasal merkez haline dönüştüğünün, o dönüşümü vaktiyle uyguladığı politikalarıyla mümkün kılmış olan ANAP farkında değil… DYP lideri Ağar dünyanın ve dünyayla birlikte bizim toplumumuzun değiştiğinin farkında; ancak doğası gereği değişimi zor hazmeden bir tabanı var DYP'nin…
Bir başka sorun da şurada: Geçen seçimde gerçekleşen tasfiye eski politikacılar yüzünden yaşandı; eski politikacıların zorlamasıyla meydana gelecek birleşme, hele aynı kişiler sonunda bu buluşmaya bizzat katılacaklarsa, vatandaşa câzip gelecek mi bakalım? Kamuoyu yoklamalarında barajı aşma sıkıntısı yaşadığı görülen DYP ve ANAP, bu darboğazı aşmak için bir cephe oluştururlarsa, oyunu onlardan birine vereceğini söyleyenler oluşturulacak cepheyi de benimseyecekler mi?
Haklı bir soru; ancak bu sorunun cevabını seçimden önce vermek hiç de kolay değil. Büyük buluşmayı sağlamak için kollarını sıvayanlar ile onlara destek verenler güç birliğinden bir sinerji doğacağını hesap ediyorlar. DYP ile ANAP geçmişte birbiri aleyhinde söylenmemiş söz bırakmamışlardı; ANAP uzun yıllar DYP'nin anti-tezi durumundaydı, DYP de aynı uzun yıllar boyunca ANAP karşıtlığı üzerinden politika üretmişti… Ancak, şimdilerde, iki partiden geriye zaten fazla bir birikim kalmadı.
İlk sınav kapıda: Birleşme Mehmet Ağar'ın zorladığı gibi DYP çatısı altında mı gerçekleşecek, yoksa
Erkan Mumcu'nun bastırdığı gibi iki parti Birleşik
Demokrat Parti adını alacak farklı bir yapıya mı
vücut verecek? Anavatan lideri Mumcu bu pazarlıkta zayıf taraf; “
Hayır” dediğinde
Meclis grubunu kaybedebileceğinin fena halde farkında çünkü…
Bakalım, cumhurbaşkanı seçiminde 367 bulunmasın diye ANAP ve DYP'yi kilitlemekten ibaret mi kalacak bu girişim, yoksa hakikaten nikâha kadar varacak mı?