Birleşen Gönüller yazar ve eleştirmenlerden de tam not aldı

24 Ekim'de vizyona giren Birleşen Gönüller filmi hakkında yazar ve eleştirmenlerin ortak görüşü filmin Türk sinemasında bir milat olduğu yönünde.

Birleşen Gönüller yazar ve eleştirmenlerden de tam not aldı

1940’lı yılların Sovyet Rusya’sından 1990’lara uzanan gerçek bir aşk hikâyesini anlatan ‘Birleşen Gönüller’ filmi 24 Ekim’de girmişti vizyona. 1 milyon 507 bin 144 kişinin izlediği film 2014’ün en çok izlenen 6’ncı filmi.
 
Film için sinema salonuna giden isimler arasında gazeteci, yazar ve sinema eleştirmenleri de vardı. Birleşen Gönüller’in, sabrın, zorlukları yenmenin anahtarı olduğu mesajını verdiğini belirten gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak, “Özenle yapılmış. Türk sinemasının yüz aklarından diyebilirim.” ifadelerini kullanıyor.
 
Sinema eleştirmeni Ali Murat Güven de, “Milli sinema hareketinde bir milat oluşturuyor. 44 yıllık serüvenin çok önemli yapı taşlarından biri. Akıcı, kaliteli ve olgun bir sinema dili. Yalnızca Fikret Hakan gibi bir ustanın tadına doyamadığımız oyunculuğu bile filmi klasikler arasına sokmaya yetecek.” diyor.

Yazar İhsan Atasoy da filmin ‘Musibette daima kendinizden daha ağır olanlara bakın, nimette de kendinizden aşağıda olanlara bakın. O zaman sabreder ve şükredersiniz.’ hadis-i şerifini hatırlattığını söylüyor. Filmi üç kez seyrettiğini belirten ilahiyatçı-yazar Cemil Tokpınar ise, “Niyaz ve Cennet’in bir günlük hayatında dikkat çeken mesajların, bugün insanî ilişkilerde ve aile hayatında en çok muhtaç olduğumuz sevgi, aşk, vefa, fedakârlık gibi faziletler olduğunu görüyoruz. Onlar, sevdiğini elli gün bile beklemekte zorlanan eşlere, elli yıl beklemenin mümkün olduğunu gösteriyor.” diye konuşuyor.

Filme konu olan hikâyeye benzer eserler kaleme aldığını kaydeden eğitimci-yazar Halit Ertuğrul da, “Genç neslin izlemesini arzu ediyorum. Çünkü günümüz nesli imkânlar içinde doğdu. Hakikat uğruna, din-i mübin uğruna yapılanları, gayretleri çok fark edemedi. Bu türlü çalışmalar gençliğimiz dünyasında ufuk oluyor.” değerlendirmesinde bulunuyor. Türk dizi ve filmlerinin Arap dünyasında izlendiğine dikkat çeken Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şadi Eren de, “Bizim kültürümüzü, dünyamızı, değerlerimizi yansıtan filmler ve diziler artmalı.” yorumunu yapıyor.
 
Anneanne ve dedesinin Azerbaycan’dan Aras Nehri’ni aşarak Iğdır’a geldiklerini anlatan Ali Murat Güven şöyle devam ediyor: “Gözyaşlarımı tutamadım. Merhamete, sevgiye, dostluğa, vefaya, insanca mesajların televizyon ve sinema üzerinden topluma verilmesine ihtiyacımız var. Film bunu ifa etti.” Güven, milli sinema hareketinin handikaplarından didaktiklik ve mesaj kaygısının filmde denetim altına alındığını kaydediyor. Yunus ve Dilek çiftinin hikâyesinin eğitim seferberliğinin arkasındaki yıkılmaz gücü gösterdiğine dikkat çeken  Tokpınar,  “Bu güç, iki cihan saadetine odaklı yaşatma idealine kilitlenmiş yiğitlerin iman, ihlâs, feragat, fedakârlık ve dualarıdır. Bugün bazı güçlerin bu eğitim seferberliğini akamete uğratmak için giriştikleri çabaların etkisiz kalmasının sebebi de, işte bu adsız kahramanlardaki mağlup edilemeyen güzelliklerdir.” diye anlatıyor.

Zaman

<< Önceki Haber Birleşen Gönüller yazar ve eleştirmenlerden de tam not aldı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER