İrtica kampanyası mı?
Farkında mısınız, son günlerde birbirine benzeyen haberlerin sayısında büyük bir artış var. Amasya'da kız öğrencilere
türban ve namaz
baskısı söz gelimi. Günlerce medyayı meşgul etti. Sonradan ortaya çıktı ki, söz konusu iddiaların gerçeklerle uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyeleri bizzat gitti araştırdı, yerinde inceleme yaptı, ilgili taraflarla görüştü. Ve bu olayı
rapor haline getirdi. Ne okul idaresinden ne de öğretmenlerden herhangi bir baskı olmadığı rapora girdi. Buna rağmen bu haber, kamuoyunda bir tortu bıraktı.
Resmî törenlerde yaşanan başörtüsü krizleri... En uç noktası
Adana Kozan'da yaşandı, 'İndirin onu' komutu üzerine 15 yaşındaki bir
kız çocuğu gözyaşları arasında kürsüden derdest edildi. Balıkesir'in
Burhaniye ilçesinde bir okul müdürünün kız çocuklarına 'İffetli olun, giyiminize, davranışınıza dikkat edin' yönündeki masum öğüdü medyaya farklı şekilde yansıdı. Haberlerde bayan müdürün konuşması yadırgandı,
eleştiri konusu oldu.
Bir iki gündür de 'gündelik yaşamda din,
laiklik ve türban' anketi manşetlerde. Milliyet'in Tarhan Erdem'e yaptırdığı 'dev araştırmanın' sonuçlarına göre son dört yılda başını örtenlerin sayısında büyük artış olduğundan söz ediliyor. Rakamlar eşliğinde uzun uzun özellikle gençler arasında her geçen gün örtünenlerin arttığı bulgusuna yer veriliyor. Aynı araştırma verileri 'Neden arttı?' sorusunun cevabını 'Dini gerekçeyle örtünenlerin sayısı arttı' diye aktarıyor. Gelenek görenek gerekçesiyle örtünenlerin oranı ise düşmüş.
Aynı grubun bir başka
gazetesinde ise kısa süre önce, başını örtenlerin oranında yine rakamlarla düşüş olduğunu anlatan araştırmanın sonuçları yayınlandı. Fehmi Koru'nun dünkü yazısından öğreniyoruz ki; son yayınlanan araştırma daha eski tarihli. Bu ne yaman çelişki demek için hatırlatmıyorum bu bilgileri. 'Türbanlı sayısı 4'e katlandı' diyen 'dev araştırmanın' yayına verildiği tarihi dikkat
çekici buluyorum.
Dün Vakit Gazetesi'nde bir başka haber; 'Jandarma cami bastı'. Ayrıntılar ilginç.
İstanbul Habipler Yayla köyünde bulunan Mehmet
Emin Mescidi'ne
baskın düzenleyen
jandarma, içerideki 110 kişiyi karakola götürdü.
Sabah saatlerine kadar sorgulanan vatandaşlar, mescidin didik didik arandığını, herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını, fakirlere dağıtılması için bağışlanan zekat paralarına el konulduğunu söylüyor. Garip ama bu haber, 1940'lı yılların tek parti döneminden değil,
Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerini başlatmış 2007
Türkiye'sini anlatıyor.
Birbirine benzeyen aynı kapsamda değerlendirebileceğimiz haberlerin örneklerini daha da artırmak mümkün aslında. Acaba yalan yanlış, abartılı tüm bu haberler neyin nesi? Peşi sıra gazete sayfalarına düşmesi bir tesadüf mü? Yoksa bir planın parçası mı? Sakın öteden beri aşinası olduğumuz yeni bir irtica kampanyasının ayak sesleri olmasın? Daha önce defalarca sahnelenen senaryosu tanıdık, aktörleri tanıdık eski film yeniden vizyona mı konuluyor?
Benim bu sorulara cevabım çok net; '
evet'. Anlaşılan birileri yine düğmeye bastı. Olağan havayı bozmaya çalışıyor. Türkiye, bu kampanyalardan yoruldu. Aynı filmi tekrar tekrar izlemekten usandı. Söz konusu senaryoların oluşturduğu hava
sanal. Gerçekler başka. Ülkenin ana gündemi
terör. Hayret ki terörle mücadelede kritik aşamaya gelmişken bu konu geri plana düşürmek isteyenler var.
Hükümet bir hafta önce Türk Silahlı Kuvvetleri'ni
sınır ötesi operasyon konusunda yetkilendirdi. Bu, aylardır heyecanla beklenen gelişmeydi. Gelin görün ki; birileri gündemi terörden irticaya kaydırmanın peşinde... 'Acaba neden?' sorusuna
cevap bulamıyorum.
MUSTAFA ÜNAL/ZAMAN