Nazlı Ilıcak'ın yazıları hakkında yargıya
baskı yaptığı Zaman tarafından
belgeyle kanıtlanan 28
Şubat'ın
Genelkurmay 2. Başkanı
Çevik Bir'in medyayla ilgili vukuatları bu kadarla sınırlı değil.
Çevik Bir'in arkasında bulunduğu grubun
mağdur ettiği önemli isimlerden biri de gazeteci Mehmet Ali
Birand. Zaman'a konuşan Birand, Bir'in,
32. Gün programını baskıyla yayından kaldırttığını iddia etti.
Erol Aksoy'un Show TV'nin sahibi olduğu günlerde yaşanan gelişmeyi Birand şu sözlerle aktardı: "Çevik Bir, Erol Aksoy'u tehdit etmişti. Açıkça Aksoy'dan 32. Gün'ün yayından kaldırılmasını istedi ve emeline de ulaştı."
28 Şubat sürecinde yazdığı
sivil ve demokrat içerikli yazılarla dikkat çeken Birand'a yönelik ilk
yaptırım, 22
Mart 1998'de askerî tesislere girmesinin yasaklanmasıyla gerçekleşmişti. Arkasında Çevik Bir'in olduğu yazılı bir metinle "Ülkenin birlik ve bütünlüğünü rencide edici gerçek dışı haber yayınlamak." gerekçesiyle yaptırıma tabi tutulan Birand'ı gündeme getirecek esas olay ise 'andıç'tı. 1999 yılında PKK'nın iki numaralı adamı Şemdin Sakık'ın ifadeleriymiş gibi gösterilen haberlerde
Mehmet Ali Birand'ın PKK'ya danışmanlık yaptığı ve
yardım ettiği iddiası ortaya atılmıştı. Şemdin Sakık'ın mahkemede söylediği "Benim böyle bir ifadem olmadı." sözlerinin ardından, bunun bir
iftira olduğu ortaya çıkmıştı.
Umur Talu: İşten atılmam için Doğan'a baskı yapmış
28 Şubat sürecinin medyadaki mağdurları bir bir gün yüzüne çıkıyor. O dönemde Milliyet'te yazarlık yapan Umur Talu, dün Sabah'taki köşesinde Çevik Bir'in, kendilerinin atılması için Aydın Doğan'a yaptığı baskıyı yazdı. Bir'in baskısına rağmen Doğan'ın direndiğini ifade eden Talu, kendisinin yanı sıra Milliyet'ten
Taha Akyol,
Yalçın Doğan, Nilgün Cerrahoğlu,
Şahin Alpay hatta o dönemin genel yayın yönetmeni Derya Sazak'ın kovulmasının istendiğini belirtti. Hürriyet'in kendilerini 'içimizdeki hainler' diyerek ilan ettiğini yazan Talu, Radikal'den Koray Düzgören'in de bu mağdurlar arasında yer aldığını açıkladı. Doğan Grubu'nda 'istenmeyen yazarlar' ile Çevik Bir arasındaki yemeğe katılmadığını da deklare eden Umur Talu, geçen yıl Aydın Doğan'ın kendisine yazdığı mektupta yer alan '28 Şubat'ta kurtarması için ellerime sarıldı' ifadesinin de gerçek dışı olduğunu açıkladı. 28 Şubat döneminde,
Kanal 7'de
ana haber bültenini sunan gazeteci
Ahmet Hakan da, Çevik Bir'in kendisini devre dışı bırakmaya yönelik girişimleri olduğunu söyledi.
İstanbul, Zaman
Yargıya emir veren Bir'e barolardan tepki yağıyor
28 Şubat sürecinde, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı
Orgeneral Çevik Bir'in gazeteci Nazlı Ilıcak'ın ceza alması için savcıya baskı yapmasına baro başkanları sert tepki gösterdi.
Kayseri Baro Başkanı
Ali Aydın, ortaya çıkan belge ve bilgilerin hukuk ve
demokrasi dışı olayların nerelere kadar uzandığının göstergesi olduğunu söyledi. Aydın, "Belgeler ibret vesikası. Bu tür kanunsuzlukların gelecekte yaşanmaması için
ders alınmalı." dedi. Eski
Sivas Baro Başkanı Mustafa
Coşkun ise şöyle konuştu: "28 Şubat döneminde Çevik Bir tarafından yazılan yazı, açık bir emirdir. Anayasa'yı açıkça ihlal anlamına gelen eylemleri sergileyenler, makam ve mevkileri ne olursa olsun yargı önünde
hesap verebilmeli.
Cumhuriyet savcıları görevlerini yerine getirmelidir."
Afyonkarahisar Baro Başkanı
Celal Mümtaz Akıncı ise Çevik Bir'in yargıya baskısı hakkında şunları söyledi: "28 Şubat'ta siyasete, adalete ve demokrasiye müdahale edenler cezasız kaldı. Yargıya verilen emirleri gösteren belgeler yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bu belgeler doğrultusunda yargı mekanizmasının harekete geçerek, demokrasiyi baltalayanlar hakkında yasal süreç başlatması gerekir. Fakat savcılar darbeciler hakkında
dava açmaya çekiniyor."
Gümüşhane Baro Başkanı Ali
Haydar Dereli ise şu görüşleri dile getirdi: "Her türlü talep ve rica emirdir. Bu, mahkemelere müdahaledir. Hukuksuzluğun örneğidir. Çevik Bir hakkında
soruşturma açılmalı ve yargılanmalı." Çankırı Baro Başkanı İdris Şahin'in belgeler hakkında yorumu ise şöyle: "Demokrasiye müdahaleleri kınıyoruz. Çevik Bir'in yaptığı, karşılığını bulmalı. Mutlaka hesabını vermeli."