Birand, aba altından sopa gösterdi

Son günlerde yapılan anket sonuçlarını değerlendiren yazısında Birand, sandık başına gidecek seçmenlere aba altından sopa gösteriyor dedirtecek ifadeler kullandı. İşte o yazı...

Birand, aba altından sopa gösterdi

Son anketlerden korkutucu sonuçlar çıkıyor. Umarım, krizin sıcaklığı nedeniyledir. Eğer doğru ise, gelecek Meclis'teki AKP grubunu frenleyebilmek daha da zorlaşacaktır. Nedenleri de işte şunlar... 27 Nisan muhtırasından sonra, art arda kamuoyu yoklamaları yapılıyor. Belki kulaktan kulağa duyuyorsunuzdur. AKP de yaptırıyor, bizler de yaptırıyoruz. Öylesine sonuçlar var ki, doğrusu ne inanabiliyorsunuz, ne de “abartılı olur” diye yayınlayabiliyorsunuz. AKP'nin oyları yüzde 40'ları aşıyor. Genel kanı, bu şişkinliğin bir süre sonra azalacağı ve gerçek oy oranlarına gerileyeceği şeklinde. Ancak, yine de garantisi yok. Neden böyle bir oy patlaması yaşanıyor? Yine genel kanı şöyle: 27 Nisan muhtırası, daha önceki örneklerde olduğu gibi, toplumun bazı kesimlerinde ters etki yaptı. Sivil toplumun Cumhuriyet ilkelerine sahip çıktığı bir süreçte ve zamanlaması tam anlaşılmayan muhtıra, toplumun bir kesiminde tepki yarattı ve seçimlerde oy vermeyecek olsalar dahi anketçilere AKP'den yana olduklarını söylemeye başladılar. Hükümetin, orduya sert tepkisi de başka kesimleri harekete geçirdi. Onlar da AKP'ye yöneldiler. Seçimlerin, Kasım'dan Temmuz ortasına alınması da elektriklenmeyi arttırdı. Bu gerekçeler ne kadar doğru veya ne kadar abartılı olursa olsun, ortada bir gerçek var. AKP'nin oy oranı genelde artıyor. Benim gibi birçok gözlemcinin, hatta sağlıklı düşünen AK Partililerin de en büyük kaygısı bu... Eğer bir parti, tüm mitingler ve gerginliklerin ardından yüzde 45'lerin üstünde oy kazanıp, TBMM'deki milletvekili başarısını daha da attırırsa ne olur? Çok kötü olur. Böylesine büyük bir çoğunluğu elde etmiş bir parti grubunu kimse kolay kolay kontrol edemez. Halktan aldığı destek başını döndürür. O zaman, İmam Hatiplerin ve türbanlıların üniversitelere girmeleri gibi konularda büyük baskı başlar. Erdoğan dahi bu baskıyı durduramayabilir veya bu ortamdan yararlanabilir. İşte benim felaket senaryom budur. Böyle bir olasılıkta ülke, kolaylıkla çatışma ortamına sürüklenebilir. Bilmem bu tehlikeyi sizler de hissediyor musunuz? Peki, ne yapmak gerekiyor? İlk olumlu adım merkez sağda atıldı. DP'nin kurulması, yeni bir seçenek yarattı. Eğer Ağar-Mumcu ikilisi, başlattıkları mucizeyi sonuna kadar götürebilirlerse, oy dağılımındaki kutuplaşmayı bir oranda yumuşatabileceklerdir. Hele aralarına birkaç küçük sağ partiyi alabilirlerse, büyüme şansları artacaktır. Solda da aynı birleşmenin gerçekleşmesi gerekmektedir. DSP'nin inadı bırakıp CHP'ye katılması veya birlikte hareket etmesi yanı sıra, diğer tüm küçük sol partilerin de –özellikle İşçi Partisi- egoistliği bırakıp CHP şemsiyesi altına girmeleri şarttır. Hem vatan-millet edebiyatı, hem “küçük olsun benim olsun” yaklaşımı artık bitmelidir. Sol cephe kurulmalıdır. Eğer bu iki gelişme gerçekleşirse, yukarıda sözünü ettiğim tehlike gerçekleşmez. Dengeler yeniden kurulur. Bugün artık bilinçli hareket etme günü. Oyunu kullanma, oyunu kaybolmayacak bir partiye verme günü. Sonradan ağlamak fayda getirmez. M Ali Birand/ Posta
<< Önceki Haber Birand, aba altından sopa gösterdi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER