Bir yazarın ' ikiyüzlülük ' isyanı

Suyun dibinde siyasal iktidara müdahale arayışı ve bu müdahaleye meşru gerekçe kılınacak bir "sosyal hakikat" bulma çabası var... Haşmet Babaoğlu Şerif Mardin'in sözlerine balıklama atlayan medyanın durumunu yazdı. İşte o yazı...

Bir yazarın ' ikiyüzlülük '  isyanı

Sosyolojik bakış ve siyasal itiş kakış Bu "mahalle baskısı" denen şey hiç yoktu da, birdenbire dün mü çıktı ortaya? 22 Temmuz'dan önce lafı bile edilmeyen "Malezya korkusu" nasıl oldu da ruhlarımızı sarıverdi? Çoğunluk Malezya'nın haritadaki yeri, etnik karakteri ve siyasal rejimi hakkında en küçük bir bilgiye bile sahip değilken üstelik!.. Medya Prof. Şerif Mardin'e öteden beri çok değer veriyor, her lafını mercek altına alıyordu da, benim mi haberim yoktu? Oysa ABD'den Güney Afrika'ya, İngiltere'den Mısır'a, hiçbir sosyolog Şerif Mardin'in çalışmalarına kayıtsız kalamamıştır fakat bilen bilir; bizim bilim çevrelerimiz ve medyamız onu görmezden gelmek için bugüne kadar ne taklalar atmıştır! Yahu... Şerif Mardin'in üyelik başvurusunu Türkiye Bilimler Akademisi üç kez reddettiğinde neredeydiniz? Ben en ufak bir ses çıkardığınızı hatırlamıyorum. *** Şerif Mardin'in sözlerine verilen önem; "mahalle baskısı"nın birdenbire en gözde kavram haline gelmesi, herkesin "içindeki sosyolog yanına" kulak vermeye kalkışması, Malezya meselesi falan... Bunların hepsi suyun görünen yüzü. Dürüst olalım. Suyun dibinde siyasal iktidara müdahale arayışı ve bu müdahaleye meşru gerekçe kılınacak bir "sosyal hakikat" bulma çabası var. Marjinal muhaliflerden farklı olarak 22 Temmuz'dan sonra AKP hükümetini en azından bir süreliğine ses çıkarmadan içine sindirmeye hazırlanan kimi çevreler Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasıyla hayal kırıklığına uğradı. Bağlar koptu ve yeni bir süreç başladı. Hoşlanın veya hoşlanmayın, gerçek bu kadar yalın! *** Gelelim işin öteki yanına... Türkiye'de sosyoloji sevilmemiştir. Çünkü bizde iktidar ve iktidarın ideolojik aygıtları "her şeyi" bildiğine inanır. Sosyolojinin iyi çalışılmış soruları ve temkinli cevapları yerine keskin hatlı siyasal-tarihsel tezler tercih edilir. Ayrıca topluma bakmayı "halk" a bakmak olarak algılayan bürokrasi sosyolojiden rahatsız olur. Mesela 12 Eylül sonrası kimi kamu kuruluşlarında okunan bazı bildirilerde geçen "sosyalizmin arkasına gizlendiği sözde bilim sosyoloji" sözünü hiç unutamam! Peki şimdi ne oldu da herkes sosyolog kesildi? Oysa Şerif Mardin "bu ülkede din, özelinde ise Nakşilik geleneği ve kültürü tanınıp anlaşılmadığı müddetçe, halk da derinlemesine tanınamaz" gibi şeyler söylediğinde (ki nihayetinde pek de abartılacak yanı yoktur bu tezin; sıradan vatandaşın zaten bildiği kaba gerçektir bu!) işitmezden gelinmiş; yapıtları ise popüler dikkatten uzak tutulmuştur. Bugün değişen şey şu... Mardin'in bazı sosyal analizler için "İngiliz anahtarı" gibi kullanmaya niyetlendiği "mahalle baskısı" kavramı popüler medyanın bir kesimi tarafından "at gözlüğü" olarak kullanılmaya elverişli bulundu. Böylece içlerindeki halk korkusu ve yakın geleceğin Türkiye tablosuna düşen kuşku sosyoloji bilimi tarafından onaylanır hale geldi ya da öyle gösterilme imkânı doğdu! Kırsal kesimin çözülmesi, hızlı şehirleşme, modernleşen ülke, güçlü globalizm etkisi... Bütün bunlar unutuluverdi! Bütün ülke sanki bir anda sıkıcı, boğucu, baskıcı bir mahalleye dönüşüverdi! *** Hürriyet'teki meşhur söyleşide Ayşe Arman'ın "Malezya olur muyuz? Korkalım mı?" gibi kritik ve gündelik sorularına, "bilmiyorum, bilemeyiz; dünyada öyle dinamikler var ki, her şey olabilir" gibi cevaplar veriyor Mardin. Bu tavrı bilimsel-felsefi serinkanlılığa yorup ben de Vivet Kanetti gibi "İşte Şerif Mardin farkı" diyerek alkışlasam mı, doğrusu emin değilim! (www.gazeteport.com.tr) Çünkü halkı anladık, mahalleyi anladık ama beş yıldır iktidardaki bir partiyi de "bilinemezci" bir tavırla yorumluyorsan, "AKP'nin gizli gündemi olabilir" gibi sokak siyasetine özgü laflar ediyorsan eğer, pes! O noktada sosyolojik bakış sizlere ömür, demektir! Oturup bunları sakin sakin tartışsak ne güzel olurdu, değil mi? Fakat onca siyasal hinlik içinde ve siyasetin tuzağına düşmeden bunu yapmak zor. HAŞMET BABAOĞLU/VATAN
<< Önceki Haber Bir yazarın ' ikiyüzlülük ' isyanı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER