Uğur Mumcu'nun aracına bombayı da onlar koydu. Musa Anter'i öldürdüler. Sonra Cem Ersever'i ortadan kaldırdılar..
Jandarma
İstihbarat Terörle Mücadele -kısa adıyla Jİ- TEM-
Ergenekon operasyonunun son dalgasında
emekli albay Arif Doğan'ın tutuklanmasıyla yeniden gündeme geldi. Pek çok özelliğiyle 2000'lerin Ergenekon örgütünün atası olarak kabul edilen
JİTEM'in kadrosu, hiyerarşik yapısı ve eylemleri hala tam olarak aydınlatılamadı. SABAH, itirafçı
Abdülkadir Aygan'la İsveç'in başkenti Stockholm'de görüştü. "Fırat'ın
doğusundaki Ergenekon"un bir numaralı tanığı olarak gösterilen ve hem
PKK'nın, hem de JİTEM'in itirafçısı olan Aygan önemli açıklamalarda bulundu.
* JİTEM'de görev yaptığınız dönemde Veli Küçük ve çevresindekilerin teşkilat içinde Ergenekonvari bir yapı oluşturduklarına şahit oldunuz mu?
Bugün Ergenekon denilen şey aslında Cem Ersever'in fikriydi. Ersever'in,
Veli Küçük ve Arif Doğan'la arası bozuktu. Ersever'in ideali
bölgede kalmak ve emrinde bir taburla PKK'ya karşı savaşmaktı.
Cudi Dağı'nda konuşlanıp, aynı PKK'lılar gibi yaşayacaklardı. Ersever, PKK'yı, PKK'lılardan iyi biliyordu. JİTEM'deki klasörlerinin rengi bile sarı-kırmızı-yeşildi. Ayrıca "Kuvayı Milliye ruhunu yeniden canlandırmalıyız" diyordu. Şehit ailesi,
işadamı ve diğer sivilleri içine alan bir yapı kurmayı tasarlıyordu. Ersever yaşasa Ergenekon'un lideri olurdu.
YEŞİL'İ GÖREVLENDİREN VELİ KÜÇÜK'TÜR
* Veli Küçük, Ergenekon konusunda Ersever'den ilham aldı yani.
Veli Küçük, Ergenekon fikrini ondan aldı. Aralarında çetin bir
rekabet vardı. Birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalışıyorlardı. Aralarındaki çatışmanın sebebi Ersever'in kendi başına bir yapı kurmak istemesiydi. Onun dışında Cahit Aydın, Nurettin Ata gibi JİTEM subayları pasiflerdi. Ersever, Cahit Aydın'ı kendisinin kıymetini anlasınlar diye kendi yerine önermişti. Aydın ve Ata, namaz kılar, oruç tutarlardı. Nurettin Ata'nın
Diyarbakırlı nakliyatçı Nizamettin Ece ile ilişkisi vardı. Ata'nın kendisi de nakliyat işi yapıyor. Ece'nin arabası Diyarbakır'da kanlı halde bulundu. Cesedi bulunamadı. Bu olaydan sonra Nurettin Ata, JİTEM'den
istifa etmek zorunda kaldı. JİTEM'ci binbaşı Ali Yıldız'ın,
mafya babası
Sedat Peker Diyarbakır JİTEM'e geldiğinde düğmelerini iliklediğini de biliyorum.
* Musa Anter cinayetinde yukarıdan emri kim verdi?
O olayda Diyarbakır'daki bütün yetkili
komutanlar aradan çekildi, ortalık
Yeşil'e kaldı. Yeşil, Ersever'e değil, Veli Küçük'e yakındı. Ersever
Ankara'ya
tayin olduktan sonra Diyarbakır'da çok rahat çalışmaya başladı. Anter'in
infaz edildiği gün Ersever hiç olmadık şekilde Nemrut'a dinleme cihazıyla gitti. "PKK'lıları izleyeceğiz" demişti. Komutan izne gitmişti. Onun yerine vekaleten
bakan Savaş Gerçekçi de erkenden gitti. Meydan Yeşil'e kaldı.
"BİNBAŞI KIRCI ÜÇ KİŞİYİ ÇÖKTÜRÜP İNFAZ ETTİ "
* Ankara'da Gruplar Komutanı olarak Veli Küçük mü vardı o zaman?
Evet, Veli Küçük, Yeşil'i görevlendirdi. Ersever'e de "Yeşil'e karışmayacaksın" dedi. Sonra da bildiğiniz gibi Şırnaklı
Hamit infaz etti Anter'i. (Musa Anter 20
Eylül 1992'de Diyarbakır'da öldürüldü. Cinayeti JİTEM'in işlediği
Abdulkadir Aygan'ın 2004'teki itiraflarıyla tescillendi.) Ersever cinayeti de Yeşil'in işi. Ersever öldükten sonra da Ankara'dan geldi ve "Alçak,
hain! Bankada bir sürü parası varmış" dedi. Ben Yeşil'in de öldürüldüğünü düşünüyorum. Yoksa çıkar konuşurdu.
* JİTEM'in kimi infazlarını daha önce çeşitli vesilelerle açıkladınız. İnfazlara katılan subaylar var mıydı?
Evet vardı. JİTEM Diyarbakır Grup Komutanı
Binbaşı Abdulkerim Kırca'nın üç kişiyi infaz ettiğini gözlerimle gördüm. Bu kişiler
Sağlık- Sen Diyarbakır Şubesi'nden
Necati Aydın, Mehmet Ay ve
Ramazan Keskin'di. Kırca,
mahkeme serbest bıraktığı için bunları infaz etti. Olaydan önce JİTEM'de onları sorguladık. Sonra
Silvan yolunda Kağıtlı Karakolu'nu geçince gündüz gözüyle bunlar dizüstü çöktürüldü. Kırca, yakın mesafeden kafalarına sıktı. Bu olayı ne zaman hatırlasam
Vietnam'da çekilmiş meşhur bir infaz fotoğrafı vardır, aklıma o görüntü geliyor.
Mumcu'yu öldüren C-4 ABD'li eski askerden
Ersever'in Diyarbakır'dan Ankara'ya giderken patlayıcı götürdüğü biliniyor. Bu patlayıcıları kim getirmişti?
Ersever'in valizinde yaklaşık 20 kilo C-4 olduğunu gözlerimle gördüm. Bu patlayıcıları 1991 ya da 92'de Vietnam gazisi bir Amerikalı adam Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'ne vermişti. Ersever de patlayıcıları oradan aldı. Bu patlayıcıları
Mardin yolu kenarındaki bir derede patlatıp denedik. Ben, Ersever ve Amerikalı eski asker vardı. C-4'lerin bir kısmı Diyarbakır
Baro Başkanı Mustafa Özer'in arabasının altında patlatıldı. Bombayı patlatan binbaşı Aytekin Özen'di. Ben bu olaya katılan kişiyim. Bu C-4 patlayıcıdan bir kısmını da Mardin-
Kızıltepe şehir merkezinde
Renault marka bir arabanın altında patlattık. Ersever bu C-4'leri Ankara'ya götürdükten sonra
Uğur Mumcu C-4 patlayıcı ile öldürüldü. (
Gazeteci Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da uğradığı bombalı saldırıda hayatını kaybetti.) Aytekin Özen ve Ersever konuşmalarında "Uğur Mumcu kaşınıyor rahat durmuyor" diyorlardı. PKK'yla ilgili araştırmalarından rahatsızlardı. Mumcu'yu da yakında bir yere araçlarını park edip uzaktan kumandalı patlayıcı ile öldürdüler.
Hem PKK'nın hem de JİTEM'in itirafçısı Aygan
Abdülkadir Aygan 1958'de Şanlıurfa'nın
Suruç ilçesine bağlı Uzunhıdır köyünde doğdu. Annesinin babası Seyid Ahmet Keser, Abdullah Öcalan'ın babası Ömer Öcalan'ın kuzeni. Örgüte 1978'de katılan Aygan, "Ben hem PKK'nın hem de JİTEM'in itirafçısıyım. Ama hain değilim, kendimi hain hissetmiyorum. Çünkü hainlerin yaptıklarını açıkladım" diyor. Aygan 1985'te Siirt'teki Hürmüz Mezrası baskınından önce güvenlik güçlerine teslim oldu. Bir süre cezaevinde kaldı. 1990'da Ersever'in aracılığıyla JİTEM'e girdi. Pek çok
faili meçhul cinayete
tanık oldu. Kimisinde rol aldı, ancak bizzat rol aldığı olayları anlatmıyor. 1999'da JİTEM'den ayrıldı. 2003'te İsveç'e yerleşti. PKK'ya yakın yayın organlarında itiraflarının bir kısmı yayınlandı. Aygan, son olarak Jİ- TEM'deki faaliyetlerini anlattığı kitabını Almanya'da Nasname sitesinin editörü Şükrü Gülmüş'ün yayınevinde bastırdı. Ancak kitap Türkiye'de yayınlanmadı. Aygan, "Çapraz Ateş" adlı bu kitabında Türkiye'de varlığı resmen kabul edilmeyen JİTEM'le ilgili pek çok önemli bilgiyi ifşa ediyor.
Görev yaptığı dönemde faili meçhuller arttı
Ahmet Cem Ersever 1950'de Erzurum'da doğdu.
Harp Okulu'ndan 1972'de
mezun oldu. 1980'li yılların başından itibaren Doğu ve Güneydoğu'da PKK'ya karşı mücadelede aktif rol aldı. Aygan'ın verdiği bilgiye göre 1985'te Siirt'te JİTEM'in çekirdek unsurlarını oluşturdu. 1990'da JİTEM Diyarbakır Grup Komutanı iken itirafçıları çevresine topladı. Bu dönemden sonra bölgede faili meçhuller arttı. Binbaşı iken JİTEM Gruplar Komutanı olarak Ankara'ya tayin edildi. 1993'te arkadaşlarıyla birlikte JİTEM'den istifa etti. Bir dönem, "
terör temizliği yaptığı" düşüncesiyle adının baş harflerinden türetilen "ACE" kod adını kullandı. Öldürülmeden önce
Aydınlık dergisinden Soner Yalçın'a önemli açıklamalarda bulundu. 1993 kasımında Ersever, itirafçı Mustafa Deniz ve sevgilisinin cesetleri Ankara çıkışında üç ayrı bölgede bulundu.
SABAH