Kaybolan Amcasını Ararken
Ergenekon'un İzine Rastladığını İleri Süren
Siirt Eski
Milletvekili Kemal Birlik'ten Çarpıcı İddialar...
Yeni Aktüel'in 179'uncu sayısında yer alan "Bir Kuyuda 23 Ceset" başlıklı haberde, 7
Kasım 1996'da
Şırnaklı Halil Birlik'in, arkadaşı Mehmet Bilgiç'le birlikte
Irak Kürt Bölgesi'ne giderken
Habur Gümrük Kapısı'ndaki bir
arama noktasında kaybolduğunu, 18'inci Dönem Siirt Milletvekili olan yeğeni Kemal Birlik'in ağzından duyurmuştuk. Kemal Birlik'in amcası ve arkadaşını ararken yaşadıklarını ise bu sayıya sakladık. Birlik'in yaşadıkları "hayatım
roman" dedirten cinsten…
Kaybolan amcanızı ararken akıbeti hakkında herhangi bir ipucu elde edebildiniz mi?
Habur Gümrük Kapısı'nın içinde bir
infaz yeri olduğu söylentisi dolaşıyordu. Bende amcamla arkadaşının gümrük kapısında kaybedildikleri yönünde bir kanaat oluştu. Çünkü onlardan önce de birçok kişi alınmış ve orada kaybedilmişti.
- Habur Gümrük Kapısı'nda alındıktan sonra kaybolan kaç kişi var?
Çok kişi var. Fakat o dönem öylesine korkunç bir ortam vardı ki, insanlar kaybolan yakınlarını sormaya bile korkuyordu. Biz de zaman zaman "fazla karıştırmayın. Sizin de başınız belaya girer" şeklinde uyarılar alıyorduk.
Silopi'ye gitmekten çekiniyordum. Çünkü Silopi'nin beş kilometre kadar yakınında bulunan
Botaş Tesisleri'nin önünden geçmek cesaret istiyordu. Orası adeta bir
ölüm geçidiydi. Özellikle oradan gece geçmek demek, ölümü göze almak demekti. İnsanlar zorunlu olmadan o yoldan geçmiyor, geçmek zorunda kaldıkları zaman da
konvoy halinde
yolculuk ediyordu.
- Amcanız Halil Birlik ve arkadaşı Mehmet Bilgiç'in neden hedef seçildiği konusunda bir fikriniz var mı?
Amcamın da aralarında bulunduğu altı kişi, bir köyde yakalanan önemli konumdaki bir
PKK militanının yargısız infazına tanıklık etmişler. Bu altı kişiden sadece biri yaşıyor. Diğerleri tek tek esrarengiz şekilde ortadan yok oldu. Kimisi evinden, kimisi işinden, kimisi de yoldan alınıp götürüldü. Bir daha da haber alan olmadı. İçlerinde tek bir kişi yaşıyor. O da güvenlik güçleriyle müşterek çalışıyor. Adını vermek istemiyorum, çünkü verirsem hayatı tehlikeye girebilir. Öldürülen PKK'lının güvenlik güçleriyle
işbirliği içinde olan biri olduğu söyleniyor.
- Şırnak ve çevresinde kaybolan insanların akıbetleriyle ilgili başka neler biliyorsunuz?
HADEP Silopi İlçe Başkanı
Serdar Tanış ve İl Sekreteri Ebubekir Deniz'in kayboldukları dönemde Şırnak-
Güçlükonak yolunda iki erkek cesedi bulundu. O
cesetlerin kimlikleri açıklanmadı, ama üzerlerindeki
sivil kıyafetlerden, ayaklarındaki
deri ayakkabılardan o kişilerin Tanış ve Deniz olduğu söylendi. Aynı yolda çürümüş ve tanınmaz hale gelmiş üç ceset daha bulundu. Kimse korkudan sahip çıkmadığı için belediye cesetleri
DNA testi yapılmadan gömdü. 1999 genel seçimleri arifesinde Şırnak'ın Kumçatı Beldesi'nden iki kişi alınıp öldürüldü ve yakınlarının gelip cesetlerini almalarına dahi izin verilmedi. CHP'den milletvekili adayıydım. Bir miting sırasında, dönemin
Devlet Bakanı Şırnaklı
Salih Yıldırım'ı cesetlere sahip çıkmadığı için eleştirmiştim. Fakat işin içine girince Salih hocanın istese de bir şey yapamayacağını anladım. Sivil otorite diye bir şey yoktu. Askeri hiyerarşi de bozulmuştu. Birileri, rütbesi daha düşük olmasına karşın en üst düzeydeki subaylardan daha etkili olabiliyordu. Bunlar
JİTEM'de görevli, başına buyruk komutanlardı. JİTEM'de görevli itirafçılardan oluşan bir
ekip, 90'lı yılların ortalarında
Ankara'ya gelip, 10 kadar Şırnaklı
işadamını
baskı ve tehditle Cizre'ye götürdü. Bir binaya kapatıp, ağır işkencelerden geçirdi. Yakınlarından yüklü miktarda fidye aldıktan sonra bıraktılar işadamlarını. Götüren itirafçılardan birinin adı Bedran'dı. Bu kişi uzun yıllar PKK saflarında yer almış, gerilla komutanlığına kadar yükselmiş, sonra da teslim olup itirafçı olmuş eski bir militandır. Adı, Şırnak ve yöresinde çok sık duyulan, kayıplarla anılan tehlikeli biridir. Kaçırılan işadamları serbest bırakıldıktan sonra can korkusundan savcılığa bile başvurmadılar.
Siz de Şırnak bir işadamısınız. Size de baskı geldi mi?
Ben öyle büyük bir işadamı değilim ama tanındığım için ben de benzer sıkıntılar yaşadım. JİTEM’de görevli itirafçılar, aynı günlerde benim Ankara’nın göbeği sayılan
Çankaya’daki işyerimi de bastılar. Her tarafı arayıp sekreterime ve o sırada tesadüfen yazıhanede bulunan yeğenime kaba davranmışlar. Ben o sırada tesadüfen yazıhanede değildim. Sekreterim onlar gittikten sonra durumu bana telefonla bildirdi. Kemal Birlik’e söyle boşun akçamsın. Biz nasıl olsa onu buluruz’ diye not bırakmışlar. Sekiz ay evime işyerime gidemedim, değişik adreslerde saklandım. Kaçırılan diğer işadamları bırakıldıktan ortalık durulduktan sonra ortaya çıktım. Yeğenim o günden sonra bir daha semtime uğramadı. İki yıl önce de
genç yaşta
vefat etti.
Eski bir milletvekili olarak devletin tepe noktalarına ulaşma şansınız artı. Siz de mi şikayetçi olmadınız?
Geçmişte yaşadıklarımdan biliyorum, şikayetçi olsam bir sonuç elde edemeyeceğim gibi hayatımı riske ederdim. Ben o bölgede tanınmamanın tanınmaktan daha yaralı olduğuna inanıyorum. Silopi ve çevresinde kaybolan insanların hepsi tanımış belli başlı insanlardı. Tanınmayanların zaten kimse bilmiyor. Amcamın kaybolması esnasında en
yetki şahıslarla görüştüm. Kimse beni ne dinledi ne de bir şey yaptı.
Kaçırılan işadamları size neler yaşadıklarını anlattılar mı?
15 gün boyunca kapatıldıklar yerde her türlü işkenceden geçirildiklerini anlattılar. Oradan sağ çıkmaktan ümitlerini kesmişler. Çok yüksek miktarlarda fidyeler ödedikten sonra bırakıldıklarını söylediler.
O dönem Şırnak’ta Jandarma Alay Komutanı olarak görev yapan Ergenekon davasının gıyabi tutuklu sanığı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz adını duydunuz mu?
Demin bir sorunuza
yanıt verirken ‘bölgede tanımak tanınmaktan avantajlıdır’ demiştim. Levent Ersöz, Şırnak’ta görevde olduğu sırada yörede tanımış insanların üzerinde çok duruyor onlarla özellikle uğraşıyordu. Örneğin bazı aşiret reislerinin Ersöz’den köşe
bucak kaçtıklarını biliyorum. Bu kişiler arasında Batuvan Aşireti Reisi Osman Demir, Güçlükonak Belediye Başkanı
Bahattin Aktuğ ve
Uludere eski Belediye Başkanı Salih Tank’ı örnek gösterebilirim. İlk ikisinin aşireti büyük riskler üstlenerek
silah almış devletin yanında yer almış köy korucusu görevi üstlenmiştir. Buna rağmen Ersöz, üçüne de çok çektirdi. Gizli bölmelerde silah saklandığını ileri sürerek Osman Demir’i içeri attıran ve
beyin kanaması geçirip önce
felç olmasına daha sonra da ölmesine sebep olan kişi de Levent Ersöz’dür.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ersöz hakkında ‘Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak’ suçlamasıyla tutuklanma kararı vermesini nasıl yorumluyorsunuz?
Levent Ersöz, Ergenekon operasyonunun yapıldığı ve gıyabına
tutuklama kararı çıktığı gün Şırnak-Güçlükonak’taydı. Bir haftadan beri orada yapılmakta olan bir
barajın güvenli sistemini kurmakla meşguldü. Yanında Rus olduklarını tahmin ettiği bazı işadamları, bayan tercüman ile Şırnak, Siirt ve
Mardin’de görevli bazı
muvazzaf subaylar vardı. Ersöz ve yanındakiler baraj ihalesini üstlenen
firma adına
misafir ediliyordu. Hakkında tutuklama kararı çıktığını duyunca ortadan kayboldu.
BUGÜN