Ahmet Turan Alkan'ın yazısının ilgili bölümü:
A, B, C ve özellikle D
tipi medya yapılanmasına göz aydınlığı!
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin
İstanbul Belediyesi'ne
aday gösterildi. "İstanbul'da CHP'nin oyu şu kadar küsur fakat Kemal Bey aday olursa 10 puan birden artacak" yollu ara gaz anketleri işe yaramışa benziyor. Hayırlı olsun.
Bu işe en çok Deniz Bey'in memnun olduğunu hisseder gibiyim; bugüne kadar İstanbul'dan kimi Belediye'ye aday gösterdiyse, adamların siyasî kariyeri bir daha belini doğrultamadı. Kemal Bey'in bu medyatik pohpohlama desteğiyle günün birinde Deniz Bey'in koltuğuna aday gösterilmesini bekliyorduk ama ne olduysa oldu ve Kemal Bey, "Partiden görev veriyorlar" diyerek kıyma makinesine girmeye razı edildi.
Bakalım "Saf çocuğu mâsum Anadolu'nun" Kemâl Bey seçimi kazanacak mı bilemem, fakat Deniz Bey şimdiden galiptir.
***
Gözaltılara
itiraz edenleri anlamıyorum; sanki palabıyıklı, deligöz bir
komiser, canının istediğini tutup içeri atıyormuş gibi vâveylâ koparıyorlar. En güçlü delilleri şu: "Canım bunlar muteber, aklı başında adamlar!" Diyor ki
Baykal, "Bir
sendikacının bir sendika
yönetim kadrosunun çetelerle ilişkili olduğu ileri sürülen bazı resmî üniformalılarla ne alakası var? Sendika yöneticilerinin suçu varsa normal mahkemelerde yargılansın."
"İyi insanların kötü insanlarla ne ilişkisi olabilir?" tarzında işleyen bir mantığın, anamuhalefetin başındaki kişi tarafından seslendirilmesi
Türkiye için bir kayıptır, çünkü bu sözün aklıselim eseri olduğunu zanneden hayli taraftarı var.
Sayın Baykal, bana göre oturduğu yerden hukuk sürecine müdahale edeceğine, 30
Nisan 2007 tarihinde söylediği o meşhur cümleyi tekrar be tekrar okuyup, iyi hukuk bilen birine danışarak suç işleyip işlemediğini düşünse daha iyi olacaktır. O sözü hatırlayalım; diyordu ki, "
Anayasa Mahkemesi 367 milletvekili bulunmadan
cumhurbaşkanı seçilebileceği yönünde karar verirse Türkiye tehlikeli bir çatışmaya sürüklenecektir."
Baykal, henüz o sözün hesabını vermediği, daha doğrusu o
hesap kendinden sorulmadığı için, kendini anayasa üstü bir uzay varlığı gibi görerek hakimleri, yargıçları, mahkemeleri suçlamak cesaretini bulabiliyor.
Yüksek yargı temsilcileri o gün, "Siz nasıl olur da AYM'yi tehdit edersiniz; bu cür'eti nereden alıyorsunuz?" diyebilseydi keşke. O gün maydanoz yemiş kanaryaya dönenler, bugün
Ergenekon gözaltılarındaki usul kusurlarını paragraf paragraf sayıp dökerek "âkıl adam" rolü oynuyorlar.
Mantık şu mudur yani:
Yargı, benim yanımda olursa iyi, değilse fenâdır!
AHMET TURAN ALKAN-ZAMAN