Ankara'da önceki gün gerçekleştirilen operasyonda aralarında Bucak'ın korumasının da olduğu "
haraç çetesi" gözaltına alındı. Sanıkların üzerinden
JİTEM kimlik kartları çıktı. Bucak'ın koruması ve şoförü olan kişi, kimlikleri
Veli Küçük'ten aldığını söyledi! Zat-ı şahaneleri
Susurluk'un önde gelen aktörlerindendir.
Kimlikteki
imza Küçük'e yakınlığıyla bilinen eski yüzbaşı
Sinan Yaşar'a ait. Yaşar'ın ismi ilk olarak Susurluk Skandalı esnasında duyulmuştu...
Veli Küçük, her ne kadar inkar etse de JİTEM'in kurucusu: Susurluk ağındaki rolü için konuşurken basına "Pişman değilim, yine yaparım" demişti. Küçük, Susurluk "
kaza"sından yarım saat sonra
Balıkesir Emniyet Müdürü'ne "Kazada ölen Mehmet Özbay (
Abdullah Çatlı) bizim çalışanımız. Tutanaklarda ismi geçmezse iyi olur" diye
telefon açmıştı. O esnada
Kocaeli İl Jandarma
Alay Komutanı idi...
Veli Küçük'ü
Danıştay Provokasyonu'nun tetikçisi
Alparslan Arslan'la birlikte gösteren fotoğraf, Danıştay saldırısından tam on bir buçuk ay önce yayınlanmıştı...
Küçük, adı Danıştay olayı ile gündeme gelen
emekli yüzbaşı
Muzaffer Tekin'le de "kanka" idi: Tekin'le aynı fotoğrafta yer alan emekli
astsubay Oktay Yıldırım ise geçen hafta Ümraniye'de ele geçirilen "cephanelik"le ortaya çıkıverdi. Yıldırım, sadece Tekin'e değil, Küçük'e de yakın bir isim...
Muzaffer Tekin, Yıldırım gözaltına alınınca "Kendisini tanırım, iyi çocuktur. (
Şemdinli filmiyle meşhur olan replik!) O
bombalar hurdadır, patlamaz" diye konuştu. Tekin, polisin "Sen o bombaları nereden biliyorsun?" sorusuna
cevap veremedi...
Cephanelikte ele geçirilen şu alçak bombalar,
Mayıs 2006'da
Cumhuriyet gazetesine atılanlarla aynıydı! Bombalar '
Ordu Malı' çıkmıştı. Ne var ki,
mahkeme bombaların kaynağının "araştırılamayacağına" hükmetti! "Tehlikenin Farkında mısınız?" kampanyasına sarılan Cumhuriyet, olayın üzerine hiç gitmedi. Cumhuriyet'e bomba atan kadroda Danıştay saldırganı
Alparslan Arslan da vardı...
ABD'nin Irak'ta "kaybettiği" hibe
silahlardan yedisinin Danıştay ve
Rahip Santoro cinayetlerinde kullanıldığı bu yılın şubat ayında ortaya çıktı...
Ümraniye'deki gecekonduda bulunan bombalarla ilgili
soruşturma "silah üzerine
yemin töreni" düzenleyen emekli albay Fikri
Karadağ'a da sıçradı. Karadağ, Oktay Yıldırım ve Muzaffer Tekin'le aynı karede görüntülenmişti! Eski TSK mensubu, Danıştay saldırısının akabinde adı geçen VKGB adlı derneğin bir dönem yöneticiliğini yapmıştı...
Sonradan "Kuvayı Milliye" derneğini kuran Karadağ'ın yandaşlarına tüyler ürperten "ölme ve öldürme" yemini ettirdiğine dair görüntüler ekranlara yansımıştı. Karadağ "gayrı nizami harp" antrenmanı yaptıran bir
teknik direktör gibiydi.13 bin 500 kişilik "vatan hainleri" listesine sahipti!
Bu
fişleme listesinin 28
Şubat'taki "BÇG Fişlemeleri"nin güncellenmiş hali olduğu anlaşılıyordu. "
Tatbikat hazırlığı!" 17 Ocak günkü Hürriyet'in manşetine "
Sincan çağrışımı" ile yansıyan "EMASYA" ise BÇG'nin "tek yumurta ikizi" idi...
28 Şubat'ta BÇG'yi deşifre eden H.Celal Güzel, ADD Başkanı Şener Eruygur'un
bakan, milletvekili ve bürokratları fişlemiş olduğunu ortaya çıkardı. Son dönemdeki cumhuriyet mitinglerinin organizatörü Eruygur'un
Jandarma Genel Komutanı iken 2003-2004'te iki kez "
muhtıra" girişiminde bulunduğu gerçeği ise Özden Örnek'in günlükleriyle birlikte ortaya çıktı...
Zeyno Baran, Newsweek'te "
darbe-toto" oynamadan hemen önce
Türkiye masasını yönettiği Hudson Enstitüsü'nde
Genelkurmay İkinci Başkanı
Ergin Saygun'u ağırlamıştı. Bir emrivaki neticesinde 27
Nisan Sanal Bildirisi'ni "muhtıra" gibi lanse ederek kamuoyunu yanıltanlar her nedense Baran'ı çok takdir ediyorlardı. Freddy'nin "Hudson Kâbusları" bütün bu olup bitenin üzerine tuz biber ekiyordu!
Tamer Korkmaz/Zaman