Önümüzde iki belge var. Birincisi 12.12.2014 tarihli İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Orhan Kapıcı imzalı... Diğeri ise 14.12.2014 tarihli Hakim İslam Çiçek'in gözaltı ve arama kararı... Biri "ak" derken diğeri "kara" diyor... 2014 Türkiye'sinde adalet diliyle yalanın en somut belgesi...
Fuat Avni'nin Türkiye'yi sallayan "operasyon var" twitleri üzerine Ekrem Dumanlı, Bülent Korucu ve Celil Sağır'ın avukatı Hasan Günaydın, 12 Aralık günü Çağlayan Adliyesi'ne gidiyor ve soruyor; "Hakkımızda bir soruşturma var mı? Eğer varsa işte kapınıza geldik, buyurun gereğini yapın!"
Dilekçeye, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Orhan Kapıcı imzasıyla verilen yanıt aynen şöyle:
"İLGİ: 12.12.2014 TARİH ve 2014/3255 HSYK sayılı yazınız.
ilgi yazı ekinde gönderilen Ekrem Dumanlı, Bülent Korucu, Celil Sağır vekili Avukat Hasan Günaydın'ın 12.12.2014 havale tarihli dilekçesinde müvekkileri hakkında yürütülen bir soruşturma bulunup bulunmadığı sorulmuş olmakla;
İstambul Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma Bürosu'na ait UYAP ekranında yapılan sorgulamada; Ekrem Dumanlı, Bülent Korucu ve Celil Sağır hakkında bugün saat 16:30 itibariyle şüpheli sıfatıyla herhangi bir soruşturma kaydının bulunmadığı tespit edilmiş olup, UYAP ekran görüntüleri yazımız ekinde sunulmuştur.
Arz olunur.
Orhan Kapıcı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili"
Eğer Başsavcıvekili Orhan Kapıcı şunu söyleseydi bir nebze anlaşılırdı: "Soruşturma gizlidir. Hakkınızda bir soruşturma olup olmadığı bilgisi de bu gizlilik kapsamındadır. Dolayısıyla bu sorunuza yanıt vermemiz hukuki olarak mümkün değildir"
Ama Başsavcıvekili ne yapıyor; resmi belgeyle yanıt veriyor. Ve diyor ki; "Ey Ekrem Dumanlı, ey Bülent Korucu, ey Celil Sağır. Hakkınızda şüpheli sıfatıyla herhangi bir soruşturma kaydı yoktur!"
Ama ne oluyor? İki gün sonra sabah 07.00'de polis elinde mahkeme kararıyla kapıya dayanıyor. Hem gözaltı hem arama kararı.. Yani şüpheli sıfatlarının olduğu bir suç soruşturması...
E hani bir soruşturma yoktu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Orhan Yapıcı yalan mı söylüyor?
Şimdi şeytan ayrıntıda gizlidir diyor ve o ayrıntılara dikkat kesiliyoruz.
Orhan Kapıcı imzasıyla verilen cevabi yazıda şöyle deniyor: "Bugün saat 16:30 itibariyle şüpheli sıfatıyla herhangi bir soruşturma kaydının bulunmadığı..." Yani 12 Aralık Cuma günü saat 16.30 itibariyle UYAP'ta bir soruşturma yok.
Ancak, İslam Çiçek'in atıfta bulunduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun gözaltı ve arama kararına bakıldığında anlaşılıyor ki o soruşturmanın tarihi 13.12.2014. Yani Orhan Kapıcı'nın "soruşturma yok" yazısından bir gün sonrası tarihli... O yazıda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun yok denilen soruşturmayı tam gaz yürüttüğü açık ve net bir şekilde görülüyor:
"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun ... soruşturma ve 13.12.2014 sayılı dosyasında Cumhuriyet Başsavcılığımızca... Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenliğini ele geçirmek amacıyla baskı, yıldırma ve tehdit yöntemlerini kullanarak örgütsel yapı oluşturarak bu yapılanma altında kişi hak ve hürriyetinden yoksun kılma, belgede sahtecilik suçları yönünden soruşturma başlatılmış aşağıda açık kimlikleri yazılı şüphelilerin yakalanmalarına yönelik 14.12.2014 tarihinde saat 07.00'den itibaren 3 gün içerisinrde icra edilmek üzere liste halinde belirtilen ikamet adresleri ile iş adreslerine gündüzün bir defaya mahus olmak üzere CMK 116. madde gereğince arama yapılmasına karar verilmesi..."
Burada ilginç olan, savcılık soruşturmasının tarihi: 13.12.2014. Yani, Orhan Kapıcı'nın "Soruşturma yok" dediği 12.12.2014 sayılı yazısından bir gün sonra... Peki böyle bir şey mümkün mü? Yok denilen, soruşturma 47 şüpheli bir soruşturma sadece bir gün içerisinde oluşturulabilir mi? Azıcık bir adli bilgisi olanların bu soruya vereceği yanıt tabi ki hayır.
Peki ne oluyor? Soruşturma dosyası şark kurnazlığı ile muhataplarından gizleniyor. Dosya UYAP, yani adalet sisteminden köşe bucak saklanıyor. Devletin bir başsavcı vekiline göz göre göre yalan söyletiliyor.
İşte Başsavcılık makamından verilen resmi cevap
