Babası Harbiyelileri isyana
teşvik ettiği gerekçesiyle 46 yıl önce idam edilen Gürcan, "
Türk askeri her zaman yapar. Kendi harp okulunu kurşunlar. Atatürk'ün
mezun olduğu harp okulunu kurşunlar. Bundan daha ötesi olur mu?" dedi. Babasının '
darbeler ve ihtilaller tarihi'ni okumasını istediğini dile getiren Gürcan, 21
Mayıs'tan sonra
genç subayın dışındaki yapılan darbelerin bir 'orta oyunu' gecekondu
tipi darbeler olduğunu ileri sürdü.
Gürcan, Adnan Menderes'in asılmasında ise İsmet
İnönü'nün tavrının etkili olduğunu savundu.
1962 ve 1963 yılları arasında
Ankara'da Harbiyelileri isyana teşvik ettikleri için asılan Aydemir ve Süvari Birliği Komutanı
Binbaşı Fethi Gürcan'ın idamları ile ilgili tartışmalar aradan 46 sene geçmesine rağmen sürüyor.
Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Ömer Gürcan, 1960 darbesinde 15 yaşında olduğunu söyledi.
22
Şubat 1962 kalkışması ile
27 Mayıs'ta da babasının ön planda olduğunu dile getiren Gürcan, 22 Şubat 1962'den sonra babasının
emekliye sevk edildiğini ifade etti.
1963 yılında
sivil olmasına rağmen babasının resmi üniformasını giyip 2
1 Mayıs 1963 hareketine katıldığını anlatan Gürcan, 26 Haziran 1964'de babasının asıldığını belirterek "Bu olaylara babamın giriş nedeni, iktidarın babamı öğrenci gençliğin üzerine sürmesi, Ankara siyasal bilgilerde 'ateş et' emri vermesi, babamın dinlememesi ve isyancı olması. Zaten şu anki
darbecilerle konuşursak isyancı, ihtilalci, darbeci kelimelerini ayırtmamız lazım." diye konuştu.
İHTİLALCİ OĞLUYUM DİYE ASKERDEN ÇIKARILDIM
1966 yılında liseyi bitirdiğini ve ODTÜ'ye
elektronik mühendisi olarak girdiğini anlatan Gürcan, Silahlı Kuvvetler'e müracaat edip alındığını ancak 15 gün sonra 'ihtilalci oğlu' diye çıkarıldığını belirtti.
Sonra
mahkeme kararıyla tekrar döndüğünü ifade eden Gürcan, "Kendimi 68
gençlik olayları içinde buldum. Babamın yaşadıklarını ben bir askeri öğrenci olarak yaşadım. 12 Mart'ın arkasından ordudan çıkarıldım. Babam gibi sivil oldum. Arkasından 12
Eylül geldi. İçeri alınıp 8 ay tutuldum. TRT'den elektronik mühendisi olarak emekli oldum. Bizim evde herşey konuşulurdu. Babamın planı çok sadeydi, ben de dinlerdim. Yapacağı şeyde kararlıydı. Şuanki darbecilere benzemeyen bir karakterdi. Babam olmasaydı belki 27 Mayıs bastırılmış olacaktı." şeklinde konuştu.
Harp Okulu'nun genelde subay çocuklarından oluştuğuna dikkat çeken Gürcan, 21 Mayıs ve 2
7 Şubat'ta
Harp Okulu öğrencilerinin üst rütbeli babalarına, dayılarına ve amcalarına
silah çevirdiğini aktardı.
Türkiye tarihinde bunun ilginç bir olay olduğunu vurgulayan Gürcan, çocuklarının, yeğenlerinin okuduğu Harp Okulu'nu
paşaların makineli tüfeklerle tarattığını ve arkasından bütün öğrencilerin atıldığını savundu.
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ'un '
Balyoz'
darbe planı iddialarıyla ilgili yaptığı "
Allah Allah diye taarruz eden ordu camiye
bomba koyar mı?" açıklamasının hatırlatılması üzerine Gürcan, şunları söyledi: "Türk askeri her zaman yapar. Kendi Harp Okulunu kurşunlar. Atatürk'ün mezun olduğu harp okulunu kurşunlar. Bundan daha ötesi olur mu? 1 Mayıs gibi olaylar olmuş ama hiç kafa dahi yormamış.
JİTEM denen bir
örgüt var. Onun bir binbaşısı var
Cem Ersever diye,
Kürtleri öldürmüş. Sonra Ankara'nın bir yerine cesedi atılmış, hiç üzerine gitmemiş. Taylan Özgür arkadaşımız,
Beyazıt meydanında sırtından vuruluyor.
Talat Duran diyor ki şu an onu vuran generaldir. Bundan hiç gocunmuyorlar. Böyle bir şey yoktur, varsa araştırmaları lazım. Türk ordusu hakkında çok büyük iddialar var. Kaybolmuş insanlar var. Sonra Türk ordusu hiç dincileri destekler mi? Mesela
Muhsin Batur gider Erbakan'ı alır getirir, parti kurdurur. Arkasından Kürt hareketi kurarlar
Hizbullah diye. İnsan katli yaparlar. Türkiye kabuk değiştiriyor. 50 bin insanın öldürülmesinden çocuk katili APO mu sorumlu; bana göre değil.
12 Eylül'de 1 milyona yakın insan işkenceden geçirildi. Bu insanlar dağa çıktı.
Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Mart'ın 12 Eylül'de halkına yaptıklarının hesabını vermesi lazım. Şuan paşalar ulusalcı geçiniyor."
MENDERES'İ ASTIRAN GENÇ SUBAYLAR DEĞİL
"Türkiye'deki darbeler gecekondu tipi olduğu için yalancı darbelerdir." diyen Gürcan, darbelerde sivillerin geri çekildiğini askerin onun yerine geçerek halkı ezdiğini öne sürdü.
Sivilin normal yollardan yapamadığını askerlerin darbe ile gelip yaptığını ileri süren Gürcan, 21 Mayıs'tan sonra genç subayın dışındaki yapılan darbelerin 'orta oyunu' olduğunu iddia etti.
Cezaevindeyken babasını sürekli ziyarete gittiklerini anlatan Gürcan, her zaman babasının moralinin yüksek olduğunu söyledi.
"Beni asın, ben gelseydim sizi asacaktım." dediğini aktaran Gürcan, babasının milletin aldatıldığını söylediğini belirtti. Babasının ihtilalci, isyancıydı olduğunu dile getiren Gürcan, "Anında karar verirdi. Tepkisini anında gösterirdi. Modern deyimle babam devrimcidir.
İdam edileceğini
akşam basılan gazetelerden öğrendik.
Sabah 5'e doğru haber geldi. Gidip cenazesini aldık. Resmi bilgi verilmedi." ifadesini kullandı.
O dönemde darbeyi teşvik eden gazeteciler bulunduğunu anlatan Gürcan, bu yapının her zaman olduğunu vurguladı. 27 Mayıs öncesi gençlik hareketlerine bir şayia yayıldığını dile getiren Gürcan, şöyle devam etti: "
Kıyma makineleri, bir de Et Balık Kurumu'nda gençlerin kıyma haline getirildiği, arkasından gençlerin öldürülüp karayollarında üstlerine
asfalt çekildiği şayiası. Bu çok ilginç.
CHP'nin Genel Sekreteri Kamil Kırıkoğlu, onun anıları var, Tanju Cılızoğlu tarafından yazılan. Böyle şayialar var. Bunu çıkaran kim? CHP'liler.
27 Mayıs 1960 öncesi biz bu konuda araştırma yaptık, böyle bir şey olmadığını tespit ediyorlar. CHP
Meclis grubunda kalkıyor Kamil Kırıkoğlu, böyle bir şey yok, bunların yalan olduğunu açıklayalım diyor. İsmet İnönü sinirleniyor; 'hayır' diyor 'varmış gibi söyleyeceksiniz' diyor. Arkasından BBC'ye demeç veriyor. Türkiye'de 300 tane gencin öldürüldüğünü söylüyor. İnfial yaratan siyasetçiler. Gençliğin üzerine ordu gençliğini sürüyorlar. Darbeciler 46'dan beri darbe planlıyorlar. İhtilali yapanlar darbeciler değil ihtilalciler. CHP Demokrat Parti'yi komünist diye suçluyor. CHP sol değildir. Tam komedi, tutarsız bir yapıdır. Menderes'i astıran genç subayları değildir. İsmet Paşa o zaman hiç konuşmuyor. Genç subaylar da 'oda asılmasını istiyor' diye anlıyor. Tarihe geçmesi için bir
mektup yazıyor, asmasın diye. Asılmasını istemeyen çıkar net bir şekilde demeç verirdi."
Genç subayların heyecanları ve vatanperverlik duygularının istismar edildiğine dikkat çeken Gürcan, Genelkurmay'ın, darbe girişiminden idam edilen
Albay Talat Aydemir ve Binbaşı Fethi Gürcan'ın
dosyalarını isteyen
Ergenekon Mahkemesi'ne "Bizde yok" cevabına karşılık, "Dosya bende var." diye karşılık veriyor.
(CİHAN)