Bildirinin zamanlaması neden önemli?

Herkes bu sert bildirinin neden bu kadar geç yayınlandığını anlamaya çalışıyor.

Bildirinin zamanlaması neden önemli?

27 Nisan Genelkurmay Bildirisi, Türk siyasi tarihindeki yerini aldı. Bildirinin sebep olacağı gelişmeleri hep birlikte zaman içinde göreceğiz. Bu bildiri, Türkiye’nin normalleşme sürecine ciddi katkıda mı bulunacak (Evet, şaşırdığınızı biliyorum ve evet böyle bir ihtimalin de bulunduğunu düşünüyorum A.B.), yoksa istikrar özürlü bu ülke bir kez daha mı çağdaş demokrasiler çizgisinden sapacak, bunu zaman gösterecek. Bugüne kadarki benzer klasmanda girişimlerin hemen hemen tümü içerikleriyle etkili olmuştu. Ancak bu seferki bildirinin şekli unsurları da en az içeriği kadar önemli. - Böyle bir bildiri ilk kez internetten yayınlanıyor. - Böyle bir bildiri ilk kez gece saat 23:00’dan sonra yayınlanıyor. Bildirinin internetten yayınlanması, üzerinde uzun uzun yazılıp, çizilecek bir konu. Bunun bilişsel, sosyal, siyasal, stratejik ve diplomatik yönleri var. Ama bu yazı işin bu yönünü tartışmak/irdelemek için yazılmadı. Bu yazının konusu bildirinin yayın saati; NEDEN 23:15 Neden bu kadar geç? Neden tatile bakan bir Cuma gecesi? Biraz bilgi, biraz duyum, biraz öngörü yardımıyla işin zamanlamasını anlamaya çalışalım. Aslında yeterli zaman yoktu böyle bir bildiri yayınlanması için. Neden mi? Belki de aşağıdakilerin birinden veya bir kaçından dolayı: FAZLA VAKİT YOKTU Cumhurbaşkanlığı seçimleri esnasında yapılan “etkili” temaslardan sonra, Meclis’te 367’nin bulunması beklenmiyordu. Ancak Akşam Gazetesi’nin “CHP’nin şaşkınları” olarak adlandırdığı 6 CHP’li vekilin genel kurul salonuna girmesiyle 367 sayısı, +1 bir fazlasıyla tamamlandı, Bülent Arınç’ın siyasi zekasıyla da bu sayı kayıt altına alındı. Bu şartlar altında yüksek mahkemenin seçime “olmaz” demesi beklenmiyor. Bu durumun zaten bir bildiri yayınlama arzusunda olanların, uygulamayı öne çekme girişimlerinin gerekçesi olabileceği değerlendiriliyor. Bildirinin şu andaki muhatapları hükümet ve meclisin önemli bir kısmı.Eğer mahkemenin ‘seçimlerin devamı’ yönünde bir karar vermesinden sonra bu bildiri ortaya çıksaydı, muhataplar ‘yasama, yürütme ve yargı’ olacaktı. Ayrıca kamuoyunda “yargı bile ‘tamam’ dediği halde bu da nereden çıktı böyle?” havası oluşacaktı. HÜKÜMET EZBER BOZDU Bu tür bildirilerle (kimilerine göre muhtıralarla) normal şartlar altında zaten pamuk ipliğine bağlı olan hükümetler düşer ve ülke seçime gider. Bu yazılı olmayan bir siyasi gelenektir. Bu bildiriyi yayınlayanların da hükümetten muhtemelen böyle bir beklentisi vardı. Ama geldikleri günden bu yana doğru/yanlış pek çok konuda ezber bozan Erdoğan’ın Ak Partisi, bir kez daha aynı şeyi yaptı. Bildiriye aynı sertlikte bir açıklamayla cevap verdi. Oysa anti demokratik geleneğe göre, Ak Parti’nin başı önde seçim kararı alması ve Cumhurbaşkanı adayına da “Gül’e Gül’e Çankaya” dedirtmesi gerekiyordu. Buna karşılık apar topar bir erken seçim kararı alınsa, mevcut Cumhurbaşkanı Sezer’in seçimler yapılana kadar görev süresi 2-5 ay daha uzayacaktı. PEKİ NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ? Şöyle ki; Parlamenter Demokrasi’de kral yetkileriyle donanmış konumda olan bir Cumhurbaşkanlığı mekanizmamız var. Bu makam önümüzdeki aylar içinde kimi önemli devlet görevlerine kritik atamalar yapacak. Anlaşılan bildiriyi yazanlar, bu önemli koltuklara yeni seçilecek ve muhtemelen Ak Parti kadrolarından gelecek bir isimin (Abdullah Gül olsun, olmasın) atama yapmasına hiç de sıcak bakmıyorlardı. Böyle düşünenler için Sezer bir şekilde ve biraz daha Gölbaşı’na taşınmasa çok iyi olacaktı. Bu arada Sayın Genel Kurmay Başkanı’nın kadrosuna hakim olamadığı.. TSK’da emir komuta zinciri dışında guruplaşmaların olduğu.. bunların ve dolayısıyla daha büyük tatsızlıkların önünü almak için alelacele böyle bir bildiri yazıldığı haberleri çıktı. Hatta bunun da ötesine geçilerek; bildirinin Genel Kurmay Başkanı’nın bilgisi dışında yazılıp, yayınlandığı tezleri bile ortaya atıldı. Açıkçası ben bunlara pek ihtimal vermiyorum. Bu arada son bir not daha… Türk Genel Kurmay’ı özellikle Orgeneral (E) Hilmi Özkök’ün görevi devralmasından bu yana, borsayı etkilememe konunda büyük bir titizlik gösteriyor. Kritik açıklamalar, önemli toplantılar, bazen mesai saatinin bitiminin sonrasına, bazen de hafta sonlarına bırakılıyor. BATIDA DA MESAİ BİTTİ İnternetten yayınlanan bu son bildirinin Türkiye’deki mesainin bitip hafta sonu tatilinin başlamasından çok sonra, hatta ABD’de bile mesai tamamlandıktan sonra yayınlanması, hiç değilse gerek ekonomik gerekse diplomatik anlamda büyük anlam taşıyor. Bildiriyi yayınlayanlar açısından bu, dış etkilerden uzak ‘iki tam gün’ kazanmak anlamına geliyor. Tabii bütün bu yaşananlara Türkiye adına “kazanç” denilebilirse…
<< Önceki Haber Bildirinin zamanlaması neden önemli? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER