Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1500-1506 yılları arasında yapılan ve İstanbul'un fethinden sonra ilk inşa edilen camiler arasında yer alan
Beyazıt Camisi'nin
restorasyonu için çalışma başlattı.
İlk kez restorasyon görecek caminin mevcut durumunun tespiti için yapı ve zemin deformasyonları izlenerek,
rapor hazırlandı. Caminin birinci derecede deprem bölgesinde yer aldığı belirtilen zemin raporunda, yer altı yaşının görülmesi, temel derinliğinin belirlenmesi ve zeminden numune alınabilmesi için üç adet 20'şer metre olmak üzere toplam 60 metre temel
sondaj yapıldığı belirtildi.
Yapılan gözlemler sonucunda zeminde kayma, kabarma, göçme hareketlerine ve yer altı suyuna rastlanmazken laboratuvar deneyleri de zeminde sıvılaşma riskinin bulunmadığını, oturma tehlikesinin beklenmediğini ortaya koydu.
Olası şişmelerin engellenmesi için yüzeysel suların sağlıklı bir şekilde
tahliye edileceği belirtilen raporda, alanın kayma,
heyelan, akma gibi kitlesel hareket tehlikesi ile
su baskını,
çökme,
kaya düşmesi ve çığ gibi
doğal afet riski de taşımadığı kaydedildi.
Sultan II. Beyazıt tarafından Mimar Yakup Şah'a yaptırılan ve T planlı camiler arasında yer alan Beyazıt Camisi, ilk olarak 10
Eylül 1509'da meydana gelen ve "Kıyamet-i Sugra" yani "
Küçük Kıyamet" olarak adlandırılan
depremi yaşadı.
Bu deprem en büyük hasarı camilere verirken 109 cami tamamen yıkıldı, ayakta kalanların tümünün minaresi tahrip oldu. Ayasofya'nın fetihten sonra yapılan minaresinin yıkıldığı depremde, Beyazıt Camisi ayakta kaldı, bazı kaynaklara göre yalnızca kubbesi hafif çapta zarar gördü.
Fatih Camisi'nin tamamen harap olduğu,
Topkapı Sarayı, Eski Saray ve surların etkilendiği, Yerebatan sarnıcının desteklerinden birinin çökmesi sonucu İstanbul'un sular altında kaldığı 1766
Depremi de Beyazıt Camisi'ni etkilemedi.
Kapalıçarşı'nın bir kısmının yıkıldığı, Ayasofya'nın büyük zarar gördüğü 1894 Depremi ile yaklaşık 20'ye yakın şiddetli deprem de Beyazıt Camisi'ne zarar veremedi.
AA