Ekonomik
krize bir ölçüde rahatlama getirecek bu
uygulama sanki daha önce uygulanmamış gibi veya daha önceki uygulamaların bir olumsuz etkisi olmuş gibi 'ulusal' ve 'milli ' kaygılarla bir kenara itiliyor. Bu konuyu bugün Referans gazetesi yazarı Nabi Yağcı ele almış. İşte yazısı:
Bedelli askerlik ve askerliğin bedeli
Bedelli askerlik meselesi yine gündeme geldi, daha doğrusu gündeme gelir gibi oldu ama sessizce geldiği gibi sessizce de gitti. Böyle olması; bu konunun, tabuların dikenli telleriyle çevrili bir alanı ilgilendiriyor olmasındandır. Bu dokunulmaz alan üzerine konuşmada
siviller kendilerini söz sahibi görmezler, konuşmak gereği kendini dayattığında da işte böyle ürkekçe, ancak fısıltıyla konuşurlar.
Deprem gibi felaketlerin ardından
doğa konuşur da siviller konuşamaz. 1999'da
Marmara depreminde
bedelli askerlik uygulaması olmuştu hatırlanırsa. Şimdi küresel
ekonomik kriz depremi var ama bizler askeri harcamaların, silahlanma yükünün
ülke ekonomisindeki olağanüstü yükünü konuşamıyoruz. Veya bu mesele birkaç köşe yazarının değinmelerinin ötesine geçemiyor.
Oysa NATO içinde ABD'den sonra en çok asker besleyen ülke
Türkiye'dir. Türkiye, nüfus ve milli gelirine göre bütçesinde silahlanmaya en fazla pay ayıran ülkedir aynı zamanda. Dün bu ağır askeri harcamalar,
Sovyetler Birliği'ne karşı Batı'nın ileri karakolu olduğumuzla gerekçelendiriliyordu; Sovyetler Birliği yok bugün, bugün de aynı ağır yükü taşımanın ikna edici bir gerekçesi var mıdır?
Kürt sorunu ve
terör müdür gerekçe? Eğer öyle ise bizzat askeri yetkililer
Kürt sorununun yalnızca askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini söylemediler mi?
Üstelik de büyük bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Krizi önlemek için sivil kesim ağır yükler altına girerken, işsizlik hızla artarken krize karşı bütün imkân ve potansiyellerin harekete geçirilmesi acilken, siviller bu tabuya el atıp, özgürce tartışamıyorlar.
Vazgeçtik askeri harcamaların tartışılmasından,
bedelli askerlik gibi, bu sorunun çok
küçük parçasının dahi konuşulmasından çekiniliyor.
Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun son toplantısında küresel krize karşı alınacak önlemler içinde
Taraf gazetesi yazarı Süleyman Yaşar'ın önerdiği bedelli askerlik uygulamasıyla ilgili hükümet bile lehte birkaç zayıf ses verme dışında kararlı duruş sergilemedi. DTP dışındaki muhalefet partileri bu öneriye karşı çıktı.
CHP, "Bu mesele
teknik bir meseledir" diyerek topu
Genelkurmay ve
Milli Savunma Bakanlığı'na attı. Böylece, siyasi rejimin sivilleşme konusundaki duyarsızlığını bir kez daha gösterdi. Basında konuya duyarlılık gösteren köşe yazarları oldu,
Radikal gazetesi yazarı Oral Çalışlar konunun üstüne gitti ve bedelli askerlik kararını bekleyen
gençlerin kendisine gönderdiği
mektuplardan ilginç örnekleri yayımladı. Öte yandan internet ortamında buluşan, bedel bekleyen çok sayıda genç beklentilerini kamuoyuna duyurmakla kalmayıp IMF'ye mektup gönderdi. Geçmişte uygulandığı gibi 3 yıl vadeli ve düşük faizli bir uygulama istiyor bu gençler. Bu uygulamanın getireceği ekonomik katkıyı rakamlarla açıklarken kriz ortamında işlerinin başından koparılıp alınmalarının yaratacağı tehlikeye de işaret ediyorlar.
Bedelli askerlik uygulamasının önünü kesmek için beklenildiği gibi yine vatan, millet, kahramanlık söylemleri sivriltildi. Bir
emekli albay "Bizim milletimizde askerliğin yeri ayrı ve kutsaldır. Namus borcu olarak görülen bir görevdir" diyerek milletimizin hissiyatına böylece tercüman olmuş oldu! Bana ilginç gelen sendikaların tavrı oldu. Bedelli askerlik konusunda sendikalar da açıklama yaptılar. Hak-İş Genel Başkanı Salim
Uslu hükümetin Genelkurmay'ın karar vermesini beklemeksizin karar almasını isterken DİSK ve
KESK bedel uygulamasına karşı olduklarını açıkladılar. Ekonomik sıkıntılar, işsizlik konularında
protesto mitingi yapanların ufak da olsa bu sıkıntıları da hafifletici etkisi olabilecek bir uygulamaya karşı çıkışları çelişkidir. Ayrıca DİSK'in açıklaması ilginçti: DİSK Başkanı Çelebi "parası olanın askerlik yapması, olmayanın yapmaması
sınıf ayrımcılığına yol açar" dedi. Bir kez daha solda sınıf meselesinin nasıl yanlış anlaşıldığının örneğiydi bu sözler. Bedelli askerlik bir sınıf ayrıcalığı yaratmaz, zaten varolanı görünür kılar. Son sözü yine Genelkurmay söyledi: Gündemimizde bu konu yoktur.
Nabi Yağcı - Referans Gazetesi