AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso,TBMM Genel Kuruluna CHP'nin 'kapatma davası hakkında konuşursa salonu terk ederiz' tehdidi altında konuştu.
TBMM Başkanı Vekili Güldal Mumcu tarafından karşılanan Barroso, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Tasarısının görüşmeleri sırasında saat 17.10'da Genel Kurul Salonu'na girdi. Barroso, AK Parti milletvekillerince alkışlarla karşılanırken, muhalefet sıralarından alkış gelmedi.
AB Komisyonu Başkanı Barroso'nun konuşmasını dinlemek için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, bazı bakanlar da Genel Kurulda bulundu.
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Türkiye'nin AB'ye aday ülke konumunda olduğunu belirterek, "Beraberce çalışırken, sizler de Avrupa standartlarını görüyorsunaz, uygulanmadığını görüyorsanız böyle bir gelişmeye kayıtsız kalamayız." dedi.
Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, heyetlerararası görüşme sonrasında ortak basın toplantısı yaptı.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'ye AB Komisyonu Başkanı düzeyinde bir ziyaretin gerçekleşmesinin Türkiye'nin AB katılım sürecine verdiği önemi göstermesi bakımından ayrı bir anlam taşıdığını söyledi. Erdoğan, komisyonun bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye'nin AB üyelik süreci desteğini sürdüreceğini belirterek, görüşmede Türkiye AB ilişkilerini tüm boyutlarıyla ayrıntılı bir şekilde ele aldıklarını; reform sürecindeki son gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduklarını belirtti.
Türkiye'nin AB katılım sürecindeki değerlendirmelerini ve yaşadığı sıkıntıları gözden geçirme imkanı olduklarını ifade eden Erdoğan, "Türkiye'nin geleceğe yönelik bu süreçte elinden gelen gayreti kararlılığı ortaya koyduğunu dile getirdik. Ülkemizin üyelik hedefini desteklemeye devam edeceğine inanıyoruz. Açılacak fasıllar konusunu da ele aldık. Önümüzdeki döneme yönelik olarak AB ile yürüttüğümüz müzakere sürecinin ortak hedefinin üyelik olduğunu, başka bir alternatif kabul edecemeyeceğimizi değerlendirdik." dedi.
Görüşmede bazı uluslararası konuları ele alma fırsatlarınında olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Başında Nabucco projesi, enerji faslında müzakerelrein başlamasını önemsiyoruz. Enerji stratejimizin önemli unsuru Hazar, Orta Asya ve Orta Dogu enerji dünya piyasalarına taşınmasıdır. Kıbrıs konusundaki görüşlerimizi de ifade ettik. Teknik müzakere süreciyle ilgili olmayan siyasi konuların karşımıza çıkarılmamasını arzu ettiğimizi ifade ettik. BM çerçevesinde kalıcı çözüm için gereken çabayı gösterme arzusunda olduğumuzu, her zaman bir adım önde olacağımızı ifade ettik. 21 Mart sürecinin bu noktada önemli olduğunu vurguladık. Sayın Barroso ile aynı fikirde olduğumuzu müşahade ettik. Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı, kuzeyden güneye geçişte yaşanan sıkıntıları değerlendirme fırsatımız oldu." diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, uluslarası toplumun ortak düşmanı olan terörizm tehdidini ele aldıklarını, düşüncelerinin örtüştüğünü görmenin mutluluğu içinde olduığunu belirtti.
"TÜRKİYE'Yİ DAHA İYİ ANLAMAYA GELDİM"
AB Komisyonu Başkanı Barroso ise konuşmada ise, Türkiye'ye büyük bir saygı duyduğuna işaret ederek, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu ziyareti 4 gözle bekliyordum. Sayın Başbakan birkaç ay önce görüşme fırsatımız olmuştu. Türkiye'nin geleceğinin tartışıldığı böylesine önemli bir dönemde bulunmaktan memnuniyet duyuyorum. Oldukça dostane ve yapıcı bir diyalog içindeydik. İlk aşamadaki niyetim Türkiye'deki reformların teşvik edilmsei, cesaretlendirilmesiydi ki böylelikle ortak amaçlarımıza ulaşabilelim, başarılı olalim. Dinlemeye de geldim ve Türkiye'yi daha iyi anlamaya da geldim." şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'Yİ CESARETLENDİRMEK İSTİYOR"
Barroso, Başbakan Erdoğan ve hükümetine reformlara devam etmeleri yolunda teşvik edici sözler söyleyip cesaretlendirmek istediğine işaret ederek, "Türkiye bugün itibariyle bir adaya ülkedir. Karşılıklı olarak ortak sorumluluklarımız menfaatlerimiz var. Ortak menfıaatlerimize yönelik beraber çalışmalar yaptık. Türkiye'de olan bir şey AB'yi ilgilendirmemem durumunda olmaz. AB Türkiye için de önemlidir. AB Persfektifi her zaman Türkiye'de gerçekleşmiş olan olumlu dönüşümün bir itici gücü olmuştur. Ölüm cezasının kaldırılması, 301'inci maddenin değiştirilmesine yönelim muhtemel gelişmeler olduğunu da duyuyorum. Türk toplumuna fayda sağlayacak gelişmeler. Eminim ki iki fasıl daha açılacaktır Temmuz ayından önce." dedi.
Yapılacak çok şeyin ve katedilecek çok yolun olduğunu anlatan Barroso, "Reformların geçiriliyor olması çok önemli. İfade özgürlü, siyasi patiler, kültürel haklar, katdınların hakları, din özgürlüğü, sendikalar gibi demokrasinin geliştirilmesine yönelik çalışmalarda Türk halkının menfaatleri için gelişme katedilmesi önemli. Bu çalışmalar geniş bir alana yayılmış toplumsal diyalog ve ödün içerisinde gerçekleştiriler. Bu karmaşık süreç sadece hükümetler, diplomatlar ve bürokratlar arasında devam etmemekte. Oydaşma ortamı yaratmak, hir iki tarafta da diyalog açsınıdan çok önemlidir. Bu aynı desteğin Türk toplumundan AB'den gelmesi çok önemlidir. Her iki tarafın da kazançlı çıkacak olması ortak çıkarlarımız içni çok önemlidir." diye konuştu.
Barroso, Başbakan Erdoğan'ın yapıcı açılımlarını çok büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını; KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve KKTC Rum Kesimi Lidenri Hristofyas'ın görüşmeler çok olumlu olduğunu kaydetti. Barrosa, "Lefkoşe'deki Lokmacı kapısının açılıyor olması çok önemli bir adımdı. 40 yıllık çatışmadan sonra AB içerisinde Kıbrıs'ın birleşmiş bir ada haline gelmesi çzok önemlidir. Bizler de iki toplum olarak bazen oldukça zor olan ödün verme aşamalarında bu süreci başarıyla atlatıp iyi neticeler elde edeceğimizi düşünüyorum." dedi.
Türkiye'ye güven mesajı veren Barroso, "Bir güven mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu büyük, güçlü ülkeye çok büyük güven duyuyoruz. Türkiye'ye karşı ortak geleceğimize karşı çok büyük bir güven besliyorum." dedi.
"BÖYLE BİR GELİŞMEYE KAYITSIZ KALAMAYIZ"
Bir basın mensubunun, "Kapatma davasıyla ilgili tepkiler geldi. Türkiye'ye gelişiniz de süreçle ilgili mesaj olarak algılandı. Kapatma davası açıldığında duygularınızı merak ediyorum. Şaşırdınız mı, bekliyor muydunuz? Laiklik bir din değildir demiştiniz. Niye böyle bir ifade kullanma gereği duyduğunuz?" şeklindeki sorusuna ise Barroso, şu şekilde cevapladı: "Öncelikle şunu söylemek isterim şu anda Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan davayla ilgili detaylarına ilişkin yorumda bulunamam, bulunmamam da lazım. Türk toplumu için de önemli oludğunu düşünüyorum. Şu anda Türkiye aday ülke konumunda olduğu için beraberce çalışırken, sizler de Avrupa standartlarını görüyorsanız, uygulanmadığını görüyorsanız böyle bir gelişmeye kayıtsız kalamayız. Bu davanın detaylarına yorum yapamam. AB Komisyonu'nda beraberce çalışma sorumluluğuna sahibiz Türk yetkililerle. Avrupa standartlarının uygulanabildiğini görelim. Ümit ediyorum ki Anayasa kararı hukukun üstünlüğü, Avrupa standartlarıyla ilgili olacaktır. Venedik Komisyonu'nun kararları çerçevesinde olacaktır. Evet, doğrusu şaşırdım, Böylesine bir süreci normal demokratik istikrarlı bir ülkede görmek çok da alışılmış bir şey değil."
DEMOKRATİK LAİKLİĞE DİKKAT ÇEKTİ
Barosso, laiklikle ilgili olarak da, "Kendi değerlerimiz ve AB'deki anlayışımızı sizinle paylaşabilirim. Laik kuralları uygulamanın farklı yol ve modelleri vardır. Dogmatik bir yapısı yok, farklı yolları var. Mühim olan kamu kurumları ve herhangi bir arasında bir ayrımın olması. Bu ayrımın belirlenmesi lazım. Bir birey, kadın olsun, erkek olsun bunu hissedebilmeli. Demokratik laiklikten bahsederken bir din yokmuş gibi davranamayız. Din vardır. Demokratik devletin de din özgürlüğüne saygı göstermesi gerekir. AB olarak bizim laiklik anlayışımız budur. Farklı hukuk sistemlerimizde aynı meseleyi farklı şekilde ele alıyor ve uygulamaya koyuyoruz; ama meselenin özünde şu yatıyor. Bir bireyin haklarına saygı gösterilmesi gerekiyor. Mevcut dini inançlara hem saygı göstermiş olup hem de dinle kamu kuruluşları arasında en iyi ilişkiyi kurmamız mümkün olacaktır." şeklinde karşılık verdi.
Bir başka basın mensubunun, "301 reformlarından bahsetmiştiniz. AB'nin mevcut taslak ile ilgili konumu nedir?" sorusuna ise Barroso, "Bizler için en önemli şey ifade özgürlüğünün tam olarak temin edilmesi. İfade özgürlüğü, basın özgürülüğü ve genel anlamda ifade özgürlüğü bu çok önemli. Taslağa yorumda bulunamam. Parlamenter sürece girmiş durumda. İlk okuma sürecinde doğru yönde gittiğini söyleyebilirim." şeklinde cevapladı.
"GEREKİRSE GEREKLİ ADIM ATILIR"
Başbakan Erdoğan ise, "Parti kapatmayı zorlaştıracak düzenlemeyi geri çekmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna ise, "Arkadaşlarım çalışmalarını sürdürüyor. Pazartesi günkü MKYK'dan sonra genel başkan yardımcım gerekli açıklamaları yaptı. Süreç tüm yönleriyle ele alınmak suretiyle devam ediyor. Gerekirse böyle bir adım atılır, ama gerekmezse hukuki süreç aynı şekilde devam edecektir." dedi,