Akşam'ın haberine göre Deniz
Baykal, AK Parti'nin kapatılacağından o kadar emin ki parti kapatıldıktan sonraki isteğini şimdiden açıkladı. İşte o haber...
Baykal'la dava ve sonrası üzerine...
CHP'nin alışılmış görüntülerinin ve havasının dışındaki kurultayından sonra Baykal'ın görüşlerini,
Türkiye'ye dair öngörülerini ve planlarını merak ediyordum.
Kurultay, kamuoyuna yansıyandan farklı bir etki yaratmış. Baykal'ın Meclis'teki odası ziyaretçi trafiği ile dikkat çekiyordu, genel merkezdeki odasına gittiğimizde her yer çiçeklerle doluydu. Dışarıya "renksiz ve rekabetsiz bir kongre" görüntüsü sunan kurultay için Baykal, "çok memnunum. Yaşadığım en coşkulu kurultay oldu. Kurultayın, mümkün olduğunca sessiz sedasız olmasını, Türkiye'nin gündemini meşgul etmemesini istemiştim. Buna rağmen delegelerin yaşadığı coşkuyu ülkemizin içinde bulunduğu durumla ilintili görüyorum" dedi.
Taze sıkılmış
meyve sularımızı içtikten sonra Baykal'la sohbetimize başladık. Soracağım çok soru vardı,
kapatma davasını ve sonrasını Baykal'ın nasıl gördüğünü merak ediyordum.
Anayasa Mahkemesi'ndeki davayı gerçekten çok önemsiyor. "Türkiye'nin kader davası" tanımlaması yapıyor. Baykal, "Kapatılmalı veya kapatılmamalı" diye herhangi bir görüş beyan etmeden, "hukuk kuralları içinde bu dava sonuçlandırılmalı" diyor.
AKP'nin
savunması artık belli olmuş, gazetelere yansımıştı. Görüşünü sordum. Detaya girmek istemedi ama "çok zayıf" diye nitelendirdi. Satır satır okuduğu anlaşılıyordu. İddianameye ilişkin eleştirileri hatırlatıp, "ama bakıyoruz savunma zayıf olmanın ötesinde
komik. Hele yer yer beni bulaştırmaya çalışmışlar, gülünç olmuş" dedi.
Dava her nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın AKP'nin artık
mağdur edebiyatı yapamayacağını söyledi. "Görüştüğüm herkesle, gittiğim her yerde buna bakıyorum.
Cumhurbaşkanlığı seçimindeki gibi bir mağduriyet edebiyatı bu kez sökmüyor.
Millet, 'yüzde 47 verdik, yeter
arkadaş. Hâlâ ülkeyi yönetemiyorsun' diye AKP'ye tepki gösteriyor" görüşünde.
CHP lideri, MHP'nin seçim sonrası politikalarıyla "aradan çekildiğini", gerçek muhalefetin CHP'ye kaldığını düşünüyor.
Başbakan'a ise şöyle sesleniyor: "Ben sana hiç tuzak kurmadım. Hiç arkandan dolanmadım, hiç gaz vermedim. Seni hep uyardım, kazanmaya çalıştım. Şimdi Anayasa'yı değiştirmeyeceğini söylüyorsun. Elbette değiştirmeyeceksin. Türkiye, laikliğin ortadan kaldırılmasına izin vermez. Bak hukuk işliyor."
Baykal, Erdoğan'ın "beş yıl sustum,
türban düzenlemesini gündeme getirmedim" sözlerini hatırlatıp, "ben sana beş yıl vadeli çek vermedim. Ömür boyu sürecek bir
yol haritası, bir
rehber gösterdim" dedi.
Kapatma davasının risklerine Baykal yorumu
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal, yaşanılan gerginliklerin kökeninde Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesini görüyor. Erdoğan'ın da "güçlü bir lider olarak" Gül'ü ikna etmesi gerektiğini ama bunu yapamadığını söylüyor. Şöyle ilginç bir cümlesi var: "Tayyip Bey'le şimdi burada samimi olarak otursak, Cumhurbaşkanlığı seçiminde hata yaptığını söyleyecektir."
Baykal, Erdoğan'ın "28
Şubat faydalı oldu" şeklinde açıklamalar yaptığını anımsatıp, "şu anda yaşanılan sürecin de AKP ekibi üzerinde ve Refah-Fazilet çizgisindeki siyasi ekolde dönüştürücü bir etki yaratacağı" tezini dillendiriyor.
Baykal'a, "
Anayasa Mahkemesi kapatma kararı verirse iki muhtemel riskten bahsediliyor. Birisi
ekonomik istikrarın bozulması ve olası bir
kriz tehlikesi, diğeri de
Güneydoğu sorununun içinden çıkılmaz hale gelmesi. Yorumunuz nedir?" diye sordum. İşte yanıtı:
"Alakası yok. Mahkemenin ne yönde karar vereceğini bilemem. Hukuk doğruyu bulacak. Ama ekonomik dengelerin bozulmasının davayla ilgisi yok, kötü yönetimle ilgisi var. Yapay bir iyileşme yaşıyorduk, o bitiyor. Güneydoğu'ya hiç bir şey olmaz. Siyaset dinamik bir süreç. Yeni dengeler kurulur. Devlet Güneydoğu'ya sahip çıkar. Ama
laiklik aşınırsa Türkiye elden gider. Bunun için bu davanın hiç bir müdahaleye izin vermeden görülmesi gerekir."
"Gül Köşk'te oturmaya devam eder"
Deniz Baykal'a, olası bir kapatmadan sonra Cumhurbaşkanı Gül'ün pozisyonunu sordum. Ana muhalefet partisi lideri olarak Baykal'ın değerlendirmesi şöyle:
"Hukukçu kimliğim Gül'ün Çankaya Köşkü'nde oturmaya devam edebileceğini söylüyor. Siyasi yasak getirilse bile Gül Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturabilir. Ama etik olarak istifa etmesi gerekir, etmeyecektir. Etik davranmayı çok önemsemedikleri ortada. Cumhurbaşkanı'nın oğlunun çok kurnaz bir şekilde sigortalı gösterilmesi de bunu ortaya koyuyor. 24 milyarlık
tatil faturasını devlete ödetmeleri de. Niye o tatil parasını cebinden ödemiyorsun? Tatile gideceksen Okluk'ta kal. Devletin o kadar imkanı var. Hiç vicdanın yok senin. SSK'lıya tuzak kuruyorsunuz ama kendi oğlunuz için kurnazlık yapıyorsunuz."
Baykal'dan son bir not: Ergenekon'la ilgili gelişmeleri büyük bir dikkatle takip ediyor. Başbakan için "iddianamenin savcısıdır" diyor ve uzun zamandır iddianamesi bile hazırlanmayan bir davada insanların hapiste yatmasını "skandal" olarak nitelendiriyor.