Baykal’ın planı
CHP Genel Başkanı’nın son konuşmaları, AKP’nin kapatılmasının gerektiği üzerine kurulu. Baykal’a göre AKP suç işlemiştir ve kapatılması gerekir.
Bu düşünce, ülkenin
yönetiminde sorumluluğu olmayan bir kişi tarafından bile bu kadar şiddetle öne sürüldüğünde siyasi bir niyetin tekrarıdır.
Aynı zamanda da yargıya müdahaledir. Baykal ana muhalefet partisi lideridir, bu konumu da ona başka sorumluluklar yüklüyor.
AKP’nin kapatılması durumunda ortaya çıkacak olan siyasi boşluğun ve yönetim boşluğunun nasıl kapatılacağına ilişkin Baykal’ın bir planı olması gerekir.
CHP Genel Başkanı, son
krizin başından itibaren böyle bir planın, en azından ana hatlarını ortaya koyacak bir şey söylemedi.
Şu ana kadar söylediği, AKP’nin kapatılması durumunda ülkenin karşı karşıya kalacağı sorunların önemli olmadığı, önceliğin AKP’nin yargı önünde
hesap vermesinde olduğu şeklinde.
***
AKP’nin kapatılması durumunda, yeni bir partinin kurulması, eski AKP’lilerin bir kısmının bu partiye geçmesi, belki de bazılarının yeni bir parti faaliyetine katılması durumunda ortaya çıkacak boşluğun süresi birkaç aydan fazla olacaktır. Yeni bir parti kurulacak, Cumhurbaşkanı bu partinin genel başkanına hükümet kurma görevi verecektir. O zamana kadar da ülkede bir hükümet olması gerekir.
Baykal’ın kendi başbakanlığında bir “milli mutabakat” hükümeti kurulmasını öngördüğü düşünülebilir.
Aslında bu hükümet bir “milli mutabakat” hükümetinden çok eski AKP’liler ile CHP ve MHP’nin koalisyonu olacaktır. Eski AKP’liler de yeni parti kurulana kadar böyle bir oluşumun içine girebilir, sonra da bu hükümeti düşürüp kendi hükümetlerini kurabilirler.
Bütün bu ihtimaller siyasi krizin sürmesi anlamına gelir. Bu koşullarda “ara dönem hükümeti”nin bile gerçek anlamda ülkeyi yönetmesi zor olacaktır.
Ve Baykal bu kez bütün bunların sorumluluğunu taşımak istemeyecektir.
***
Baykal 1995-1999 arasındaki uzun siyasi kriz döneminde de hükümetlerin bozulması ve yönetim boşluğu olması doğrultusunda bir
politika izlemiş, gerekçesini de önceliğin “siyasi temizlikte” olması gerektiği şeklinde göstermişti.
Türk halkı bu krizden en fazla sorumlu gördüğü DYP’ye sandıkta
fatura keserken Baykal’ı da unutmadı ve
oy oranı yüzde 10’un altına düşen CHP
Meclis dışında kaldı.
Baykal’ın o dönemi yeniden yaşamak istememesi doğaldır. Aslında Baykal’ın en fazla işine gelecek olan, AKP’nin anayasa değişikliğine gitmesi, böylece kapanmaktan kurtulmasıdır. Çünkü bu durumda Baykal herhangi bir sorumluluk almamış olacak, yönetim boşluğu nedeniyle suçlanmayacak, ama AKP’yi hukukun temel ilkelerini çiğnemekle suçlayarak durumu idare edecektir.
Baykal böylece 2011 seçimine kadar Meclis’te kalır, “sonrası
Allah Kerim” diyerek durumu idare etmeye devam eder, herhangi bir sorumluluk almaz ama en sert konuşmaları yapmaya devam eder. Baykal’ın gerçek planı bu kadar basittir.
OKAY GÖNENSİN/VATAN