Hakikaten flaş haberdi.. Hemen haberi ‘tık’ladım.
‘Deniz
Baykal açıklama yapıyor..’ diye başlayan haber aynen yukarıdaki gibi devam ediyordu.. Evet, hiç de ‘
doğal’ görünmüyordu ama Baykal komutanların ifadeye çağrılmasının ‘doğal’ olduğunu söylemişti.
Ee, haberin gerisi?..
Yoktu..
Çok taze bir gelişmeydi.. Haber sitelerinde (ve dahi gazetelerin internet sitelerinde) görmeye alıştığımız benzer ifadeler vardı o iki satırlık flaş haberin altında;
‘Ayrıntılar geliyor!.., Ayrıntılar birazdan!..’
Bu ‘doğal’dı, zira haber çok tazeydi.. Ben de bu arada diğer haberlere göz gezdirecek, ayrıntıları bekleyecektim..
‘Doğal’ olarak içime bir umut doğmuştu.. Komutanların ifadeye çağrılmalarının ‘doğal’ olduğunu söylüyordu Baykal..
Hayretti!.. Bu, Baykal adına müthiş bir gelişmeydi.. ‘Tamam.’ dedim, ‘onun da kafasına dank etti sonunda..’
Zira daha önce ‘koskoca
general, koskoca gazeteci, koskoca,
profesör, koskoca bilmem ne, nasıl ifadeye çağrılır, nasıl tutuklanır?’ diyen
Ergenekoncu medya ile aynı dili kullanıyordu Baykal..
Gerçi
davanın avukatı olması hasebiyle bu da gayet ‘doğal’dı..
Ama artık bazı şeylerin gizlenmesi mümkün değildi.. Cuntacıların planları tek tek deşifre oluyordu.. Baykal’ın bütün bunları görmezden gelmesi imkansızdı.. ‘Doğa’ya aykırıydı!..
Onun için
emekli kuvvet komutanlarının Ergenekon savcılarına ifade vermelerinin gayet ‘doğal’ bir şey olduğunu söylüyordu..
Artık o da anlamıştı..
Denizden
balık çeker gibi,
el bombası, kalaşnikof, mermi çekmenin doğal bir şey olmadığını!..
Hangi cins ve iklimde olursa olsun, toprakta law silahı, TNT,
patlayıcı,
mühimmat vs’nin, doğal olarak yetiştirilemeyeceğini!..
Evet anlamıştı..
Ergenekon
sanıkları Hüseyin ve Rasim Görüm'ün avukatı olan ve bir başka sanık
Muzaffer Tekin’in ortak olduğu şirketin de avukatlığını yapan
Alparslan Aslan’ın başörtüsü yasağına dellenerek
Danıştay üyelerine kurşun yağdırmasının hiç de doğal bir
eylem olmadığını anlamıştı..
Artık o da kesinlikle farkındaydı..
‘Bir
belge, altında ıslak imzası bulunan kişiye aitti..’ Bu da gayet ‘doğal’ bir şeydi..
İnkar etmek imkansızdı artık..
Kafes planı, kuşların ‘doğal’ ortamdan alınıp kafase konulması ile ilgili bir plan değildi!...
Ve nihayetinde o da biliyordu..
‘Ayışığı’nda, ‘Yakamoz’ları seyrederken ‘Sarıkız’ı ‘Eldiven’le sağmanın hiç de romantik, şey pardon, hiç de ‘demokratik’ olmadığını biliyordu artık.. Doğal olarak!..
İşte ben, (Hakkı
Devrim gibi ) ‘Tam da böyle düşünüyordum kiiiii...’, Baykal’ın konuşmasıyla ilgili ayrıntılar geldi;
“Komutanların bu kadar söylenti, dedikodu ortaya atıldıktan sonra, ifade vermeleri kadar doğal bir şey yoktur.."
Aynen böyle diyordu Baykal..
‘Doğal’ olarak yıkıldım. O an sadme-i nagehana düçar oldum... Zira ümitlenmiştim, hatta o ana kadar Baykal’ın Ergenekon Davası’ndan çekileceği ihtimali bile aklıma gelmişti!...
Baykal’ın ‘doğal’ haliydi bu.. Bütün bu bilgiler belgeler,
darbe planları,
telefon kayıtları, silahlar vs, söylentiymiş, dedikoduymuş Baykal’a göre..
Komutanlar söylenti ve dedikodu üzerine ifade vereceklermiş anlaşılan..
Ve söylenti ve dedikodu üzerine ifade vermek de doğal bir şeymiş!..
Ah benim salak kafam ah.. Bendeki de hayal işte..
Baykal bu, davanın 1 numaralı avukatı..
İnsan hiç dava arkadaşını satar mı?
Tabii ki koruyacak cuntacıları..
Bundan daha ‘doğal’ bir şey var mı?!!...
HİKMET GENÇ-STAR