CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, ''(
Ergenekon, Ergenekon) derken vatandaşın gelir düzeyinin de ayrıca bir
darbe yemesine kimse
seyirci kalmamalıdır'' dedi.
Baykal, partisinin
TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin tarihi bir süreçten geçtiğini, bu süreçte
toplumun durumu en iyi şekilde anlamasına
yardımcı olmanın herkesin sorumlulukları içinde yer aldığını söyledi.
Bu amaçla CHP olarak duruma ilişkin değerlendirmelerini yaptıklarını ve kamuoyu ile paylaştıklarını anlatan Baykal, gelinen noktada, bu değerlendirmelerinin doğruluğunun da ortaya çıktığını savundu. Baykal, başta yargı olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin önemli bir sınavdan geçtiğini belirterek, ülkenin içinde bulunduğu diğer sorunlar ve yaşanan gelişmelerin de gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi.
Baykal, ''Elbette yaşanmakta olan yargı süreci, İstanbul'daki yargılama sürecinde yaşananlar, olağanüstü önemlidir. Kamuoyumuz bunu dikkatle
izlemeli ve anlayışını ortaya koymalıdır. Ama ülkenin çok önemli sorunlarının gözden kaçırılmasına, çok önemli gelişmelerin unutulmasına da seyirci kalamayız. O süreçle biz çok ilgiliyiz ama o süreç bir kamuflaj vesilesi olmamalıdır'' diye konuştu.
Türkiye'nin
ekonomik alanda büyük sıkıntı içinde olduğunu ileri süren Baykal, ''Artık yeni bir döneme girildiği anlaşılıyor. Zam, bu dönemin bir önemli aşamasıdır. Zamla başlayan bu kısır döngü Türkiye'de işlemeye başlamıştır'' dedi. Mutfakta tüketilen mallar, elektrik ve doğalgaz gibi bir çok üründeki
fiyat artışlarına dikkati çeken Baykal, buna karşın vatandaşın gelir artışı konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmediğini ileri sürdü.
''VATANDAŞ ENFLASYONUN ALTINDA EZİLİYOR''
Enflasyon artışı ile fiyat artışları arasındaki dengesizliğin, Türkiye'yi yeni sıkıntıların beklediğini ortaya koyduğunu anlatan Baykal, emekliler başta olmak üzere dar gelirlilerin
refah artışından pay almalarını öngören
düzenlemelerin yapılmadığını savundu. Baykal, şunları söyledi:
''Gelinen noktada artık Türkiye'de enflasyonun altında ezilen toplum kesimleri ortaya çıkıyor. 'Vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz, enflasyonla mücadele politikasını götüreceğiz, vatandaşın gelirini de o ölçüde artırarak enflasyonun altında kimsenin ezilmesini izin vermeyeceğiz' deniliyordu... Ama bugün çok açık, matematiksel bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır ki toplumda belli kesimler enflasyonun altında resmi rakamlara göre de kalmaya başlamışlardır.''
Emeklilerin, memurların tüm dar kesimlilerin ekonomik açıdan sıkıntı içinde olduğunu ve
Hükümetin bu sıkıntıları giderecek önemleri hayata geçirmediğini ileri süren Baykal, ''(Ergenekon, Ergenekon) derken vatandaşın gelir düzeyinin de ayrıca bir darbe yemesine kimse seyirci kalmamalıdır'' dedi.
''TMO DEVREDEN ÇIKARILIYOR''
Türk
çiftçisinin en önemli
üretim konusu olan hububatta Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) hala bir alım fiyatı açıklamadığına dikkati çeken Baykal, ''TMO devreden çıkmıştır. TMO bir alıcı olarak piyasayı tanzim etmek, dengelemek üzere, çiftçinin
mağduriyetini engellemek amacıyla alım yapmaya başlamamıştır'' diye konuştu. Bunun ilk kez yaşanan bir durum olduğunu ifade eden Baykal, TMO'nun piyasanın tamamen dışına çıkarılması ile fiyatların tüccarın takdirine bırakılacağını söyledi. Baykal, Hükümeti göreve çağırdığını belirterek, ''Çiftçiyi mağdur etmeyin, çiftçiyi kendi kaderine terk etmeyin, çiftçi borca batmıştır. Çiftçiyi
gübre fiyatlarıyla, mazot fiyatlarıyla perişan ettiniz bir de 40 yıllık TMO'yu devreden çıkararak perişan etmeyin. Yazıktır, günahtır'' dedi. Hükümetin çiftçinin yaşadığı sıkıntılardan haberdar olmadığını da iddia eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hükümet kendi derdinde çiftçi geçim derdinde, Hükümet kendi
davasında çiftçi geçim davasında. Böyle şey olmaz. Hükümet hükümetliğini unutmamalıdır. Hükümetin işi kendi çıkarlarının peşinde koşmak değil, milletin çıkarlarının peşinde koşmaktır. Hükümet milletin menfaatini korumak için vardır, kendi menfaatini korumak için değil. Hükümetin bütün ilgisi, bütün dikkati kendi sorunları etrafına yönelmiştir. Halkı toplumu bir yana itme noktasına gelmiştir. Bundan çok büyük üzüntü duyuyorum.''
''CHP OLARAK FARKINDAYIZ, GÖRÜYORUZ...'
Baykal,
İslam Kalkınma Örgütü'ne bağlı olarak bir İslam Gençlik Kuruluşu'nun oluşturulduğunu hatırlatarak, bu kuruluşun yöneticilerine, temsilcilerine Türkiye'de diplomatlara tanınan imtiyazların da ötesinde haklar verildiğini öne sürdü. Bu kişilerin olağanüstü yetkilerle donatıldığını, diplomatik muafiyetlerden yararlandıklarını ve denetimden uzak tutulduklarını anlatan Baykal, ''Tam bir imtiyaz düzenlemesidir. Fevkalade tehlikeli, sakıncalı Türkiye'yi rencide edecek bir düzenlemedir. Ama yapılmıştır'' diye konuştu. Baykal, bu konudaki yasal düzenlemeyi
Anayasa Mahkemesine taşımanın yollarını aradıklarını da söyledi. Baykal, ''Burada önemli olan şudur; Türkiye'de dışardaki belli bir çevreye ne ölçüde imtiyaz vermeye hazır bir
iktidar bulunuyor'' dedi.
Bir başka yasal düzenleme ile de bazı iktidar
yandaşı yardım kuruluşlarına yüzde 100
vergi muafiyeti getirildiğini iddia eden Baykal, ''Bu tozlu, dumanlı ortamda böylesine yaşamsal, böylesine gelecekte ağır sorunlar yaşatacak düzenlemeler sessizce geçiştirilmek istenmektedir. CHP olarak bunları farkındayız, bunları görüyoruz ve milletimizin dikkatini bunlara çekiyoruz'' diye konuştu.
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal, Ergenekon
soruşturmasında 13 aydır
iddianamenin hazırlanmamış olmasını eleştirerek, ''Bir garabet var. Sanıkları biliyorlar da suçu bilmiyorlar. Kimlerin
sanık olması gerektiği biliniyor ama onların suçlarının adı konulamamıştır. Böyle bir dava skandaldır'' dedi.
Baykal, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada,
AK Parti hakkında Anayasa Mahkemesinde açılan
kapatma davasının gündemden düştüğünü, Ergenekon soruşturmasının birden bire Türkiye'nin ilgisini çeken ana dava haline geldiğini belirtti.
Anayasa Mahkemesindeki davanın usulüne uygun, her türlü dedikodu ve şaibeyi gereksiz kılacak şekilde götürüldüğünü anlatan Baykal, ama İstanbul'daki Ergenekon soruşturmasının her gün
gazete manşetlerinde yer aldığını belirtti. ''İstanbul'daki davanın aslında büyük ölçüde siyasal nitelik taşıyan, siyasi bir ihtiyaçla gündeme getirilen; zamanlamasıyla, kapsamıyla, gelişmesiyle, siyasi yönlendirmenin olağanüstü etkili olduğu bir dava niteliğinde götürüldüğü ortaya çıkmıştır'' diyen Baykal, siyasal niteliğin soruşturmanın başlangıç dönemlerinden itibaren net bir şekilde görüldüğünü savundu.
Baykal, Ergenekon soruşturmanın yürütülüş biçiminin de kamuoyunu çok derinden etkilediğini, ilgi çektiğini; ancak 13 aydan beri kamuoyunu tatmin edecek, gözaltına alınan insanların durumlarını anlamalarına fırsat verecek iddianamenin ortaya konulamadığını ifade ederek, ''Bu, çok ağır, vahim bir durumdur. İlk kez Türkiye'de yaşanmaktadır'' dedi.
Baykal, 12
Eylül döneminde çok sanıklı büyük yargılamalar olduğunu anımsatarak, askeri darbenin
12 Eylül 1980'de yapıldığını, 16 Eylül 1980'de aranan sendikacılardan 950'sinin teslim olduğunu, 19
Aralık 1980'de DİSK davasının başladığını söyledi. Baykal, ''Askeri müdahaleden sonra 950 sanık toplanıyor. 3 ay içinde iddianame ortaya konuluyor ve yargılama başlıyor'' diye konuştu.
''BİR GARABET VAR''
Söz konusu dönemdeki MSP ve MHP davalarında yaşanan yargılama süreçlerini de anımsatan Baykal, şunları söyledi:
''Şimdi normal, demokratik hukuk devleti süreci yaşıyoruz ama 13 ay geçmiş, insanlar gözaltına alınmış, hala ortada iddianame yok. Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde böyle bir tablo olamaz. Bu,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırıdır.
AİHM kararlarına aykırıdır. Bizim, hukukumuza, anayasamıza aykırıdır. Makul süre içinde açılması lazım. Bir sürenin belirlenmemiş olması, size o süreyi sonsuza denk uzatma hakkı, yetkisi vermez. Gereğini yapacaksınız. Niye yapmıyorsunuz, ceza vermek için mi yapmıyorsunuz? Yoksa ne istediğinizi mi bilmiyorsunuz? Bir garabet var. Sanıkları biliyorlar da suçu bilmiyorlar. Kimlerin sanık olması gerektiği biliniyor ama onların suçlarının adı konulamamıştır. Suçların adı konulamadığı için iddianame yazılamamış. Böyle bir
manzara... Bu, saygıdeğer bir hukuk tablosu olarak kabul edilebilir mi? Böyle bir dava skandaldır. 13 ay boyunca insanları gözaltına alacaksınız ama onları neyle suçladıklarını dahi inandırıcı bir biçimde söylemeyeceksiniz. Sanıkların avukatları neyle suçlandıklarını bilmiyorlar. Sanıkların avukatları, dosyanın içeriğine giremiyorlar, dosyayı göremiyorlar. Böyle bir şey olur mu?''
MERKEZİ SERVİS İDDİASI
''Soruşmanın gizli olması gereken ilk aşamalarında, yandaş yayın organlarına yapılan merkezi
servis sonucu bir yıpratma kampanyası, siyasi mahkum etme çabası'' olduğunu ileri süren Baykal,
emniyet ve savcılıkta alınan ifadelerin,gizli olan ilk soruşturma bilgilerinin nasıl gazete manşetlerinde yer aldığını sordu.
Bir süre önce yargı sistemine,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (
UYAP)
uygulaması getirildiğini, UYAP'la yargı sürecinin bütün aşamalarının bilgisayar ortamına aktarıldığını anlatan Baykal, bu verilerin,
Adalet Bakanlığının
Bilgisayar İşlem Merkezi tarafından merkezi olarak
kontrol edildiğini söyledi. Baykal, şöyle konuştu:
''Şimdi, bu böyle midir, değil midir? Ben bunu, Başbakan'a ve Adalet Bakanı'na soruyorum: Bugün Adalet Bakanlığımıza, İstanbul'da yürütülmekte olan davanın gizli olan ilk soruşturma aşamasına yönelik bilgilerin, belgelerin, dosyanın UYAP çerçevesi içinde Adalet Bakanlığı Bilgisayar İşlem Merkezi tarafından izlenmesi, değerlendirilmesi imkanı var mıdır, yok mudur? Eğer böyle bir düzenleme yapılmışsa, ilk tahkikatın gizliliği ilkesinin Adalet Bakanlığı açısından geçerli olmadığı kabul edilmiş olacaktır. Eğer böyle bir uygulama varsa ilk tahkikatın gizliliği mutlak olmaktan çıkmakta, Adalet Bakanlığı bürokrasisi ve siyasi kadrolar açısından 'yürütülmekte olan soruşturmanın gizliliği ihtiyacı yoktur' diye bir kabulle yola çıkılmış olmaktadır. Böyle midir, değil midir? Bu bizim
adalet sistemimizde muazzam bir gediğin açılması demektir.''
''NEREDEN KAYNAKLANIYOR OLABİLİR?'
Baykal, yürütülmekte olan soruşturmaların siyasal nitelik taşıdığını ileri sürerek, ''Adalet Bakanlığının yürütülmekte olan davanın bütün ayrıntılarını, belgelerini, ifadelerini aynı anda, dosyaya girer girmez izleme şansına sahip kılınması, Türk adalet sisteminin çok ciddi darbe alması anlamına gelmez mi?'' diye sordu. Bunun çok önemli bir tablo olduğunu ifade eden Baykal, eğer bilgisayar işlemleri sonucu yürütülmekte olan davaların bütün aşamaları merkezi kontrolle izlenebiliyorsa, soruşturmanın bazı yönleriyle ilgili basına yansıtılan haberlerin nereden kaynaklanıyor olabileceğiyle ilgili arayışa bu tespitinin önemli katkı yapacağını söyledi.