CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, 3 eski kuvvet komutanının sorgulanmasına ilişkin, "
Türkiye'de herkes yargıya
hesap vermek zorunda. Hiç kimse özel bir himaye altında tutulamaz. Söz konusu olan tartışmalarla ilgili çok ciddi iddialar ortaya atılmıştır. Söylentiler,
Genelkurmay Başkanı'nın bu konudaki ifadeleri var. Böyle bir tablo karşısında bu sorgulamanın
doğal olarak karşılanması gerektiğine prensip olarak inanıyorum." dedi.
CHP lideri
Deniz Baykal, Parti Meclisi toplantısı öncesi gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını cevapladı. Baykal, dönemin Kara
Kuvvetleri Komutanı
Aytaç Yalman,
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Özden Örnek ve
Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına'nın
Ergenekon savcıları tarafından sorgulanmalarına ilişkin bir soruya, sürecin fiilen işlemeye başladığını, herkese düşen görevin bu sürecin nasıl işlediğini izlemek olduğunu söyledi. Hukuk devletinde hiç kimsenin ayrıcalığının olamayacağının altını çizen Baykal, "Bu konuda daha önce Türkiye'de herkesin yargıya hesap vermesinin zorunlu olduğunu, kimsenin yargı dışında tutulamayacağını söylemiştik. Bu konuda kimse özel bir himaye altında tutulamaz. Bugün yine aynı görüşteyiz." diye konuştu.
Baykal, eski komutanlarla ilgili çok ciddi iddia ve söylentilerin olduğuna dikkat çekerken, bunlar karşısında sorgulamalarının doğal olduğunu yineledi. CHP lideri, "Söz konusu olan tartışmalarla ilgili çok ciddi iddialar ortaya atılmıştır. Söylentiler var. Yine eski
Genelkurmay Başkanı'nın bu konuda ifadeleri var. Böyle bir tablo karşısında bu sorgulamanın doğal olarak karşılanması gerektiğine prensip olarak inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
HEDEF TSK VE YARGI MI?
Komutanların sorgulanmasını doğal bulan Baykal,
muvazzaf subaylara yönelik yapılan
gözaltı ve tutuklamalara ise karşı çıktı. Baykal, bunlarla TSK'nın ve yargılının
hedef alındığını iddia etti. Baykal, "Mücadelenin nedeni belli. TSK'nın tümünü hedef alan bir söyleme doğru taşınmak isteniyor mücadele. Hedef yargı.
Yargıyı hedef alan
kampanya götürülüyor. Öbür taraf ne? Mücadeleyi kim, ne adına götürüyor? Parti midir, devletin bir organı mıdır? Hükümetin konumu nedir, Başbakan'ın konumu nedir? Bir
karargah mıdır?" diye sordu.
"AÇILIM TERÖRÜN ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRDİ"
Baykal daha sonra sözü demokratik açılma getirdi. Açılımın Türkiye'yi sıkıntıya soktuğunu ileri süren Baykal, "Terör dağda idi. Dağdaki
terör ovaya indi. Toplum çok ciddi bir şekilde terör konusu etrafında kamplaştırılmaya başlandı. Türkiye 25 yıl çok ağır bir terör tehdidini göğüsledi. Ama bu büyük mücadele sırasında bir gün bile Türkiye'de halkın birbirlerine suçlamaya yöneldiklerine
tanık olmadık. Türkiye, 25 yılı çok soğukkanlı bir şekilde taşıdı. Şimdi geldiğimiz noktada görmeye başladık ki terör niteliği belli, kimliği belli, konumu belli bir konum olmaktan çıktı. Terör
toplumsal yaşamın bir parçası olmaya başladı. Açıkça karakollar basılıyor. Sokaklarda güven ciddi ölçüde kalkıyor. Böyle hukuk, devlet, düzen,
iktidar olur mu? Türkiye'de herkes devleti, hukuku arar hale gelmeye başladı. Bunun altında terör karşısında takınılması gereken tavırla ilgili hükümetin zihni karışıklığı yatıyor.
Polis Akademisi'nde bir süreç başlatıldı. Geldiğimiz noktada karakollar hedef alınıyor. İmralı'yı meşrulaştırmak, onu bir suçlu olmaktan çıkarıp bir siyasi şahsiyet haline dönüştürme yolunu açınca o yoldan yürüyorlar."
Baykal, TMK'da düşünülen değişiklikle Öcalan'ın tahliyesinin hedeflendiği iddiasını da tekrarladı.
ASİMETRİK PSİKOLOJİK SAVAŞ KONUSU
Baykal, YAŞ toplantısının ardından Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ'un asimetrik
psikolojik savaş hakkında Başbakan'a bilgi vermesinin hatırlatılması üzerine "Hükümetin asimetrik psikolojik savaşın bir parçası olduğundan hiçbir şekilde kuşkum yok. Böyle bir kampanya iktidarın himayesi olmadan hiçbir şekilde götürülemez. Bunun aksini düşünmek aptallıktır." diye konuştu.
(CİHAN)