Baykal'a Einstein benzetmesi

Anayasa değişikliği görüşmeleri öncesinde gözler Başbakan Erdoğan'ın üzerinde. Tarihi oturum öncesi Erdoğan milletvekillerine hitap etti.

Baykal'a Einstein benzetmesi

BAŞBAKAN'IN KONUŞMASINI KÜRE.TV'DEN CANLI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN AK Parti Grubu, saat 13.00'de TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanacak olan anayasa değişiklik teklifi nedeniyle Salı gününün aksine bugün olağanüstü toplandı. Erdoğan, grupta vekillere hitap etti. İşte Başbakan'ın konuşmasından satırbaşları: Öfke ve şiddet teröre hizmet ediyor. Hükümet olarak teröre karşı birlik ve kardeşliğimizi koruyacak ve terörle mücadeleyi aynı kararlılıkta sürdüreceğiz. Her türlü kirli oyuna karşıyız. Geçen hafta sonunda esnaf ve sanatkarlarımızı çok yakından ilgilendiren, Türkiye ekonomisine güç katacak önemli bir eylem planını açıkladım. Ülkemizde 1 milyon 900 bin esnaf bulunuyor. Aileleriyle hesapladığınızda 10 milyona ulaşan esnaflarla ilgili planımız 30 maddeden oluşuyor. Ayrıntısına girmek istemiyorum. Mart sonunda büyüme rakamları açıklandı, Türkiye ekonomisi 2009'un son çeyreğinde yüzde 6 oranında büyüme kaydetti. 2009'un tamamında yüzde 4.7 gibi beklentilerin altında bir daralma yaşandı. Bir gerçeği de söylemem lazım. Türkiye artık sanayide ciddi mesafeler alan bir ülke. Şimdi emek yoğun terine teknoloji yoğun bir istihdam yoluna geçiyoruz. Daha önce bir fabrikada 500 kişi çalışırken, şimdi siz bu işi 50 işçiyle yapıyorsunuz. Daha önce traktör kullanımına bakın, şimdi bakın. Nereden nereye geliyoruz. Biz işsizliği azaltmak için hizmet sektöründe ciddi bir performans var. Yeni yeni adımlar atıyoruz. Şu anda tabi ki 657'ye tabi olan memurlarımızla ilgili, emeklilik v.s açıklan kadrolarla ilgili, yeni kadro ihtiyaçları ortaya çıkıyor. Belki bu sektörde ciddi oranda atacağımız adımlarla, üniversite, lise mezunları, meslek lisesi mezunlar için yeni kapılar açılacak diye tahmin ediyorum. Ekonomi biraz daralsa işadamları işçi kapının önüne koyuyor. Bu böyle olmaz. Her iş adamı bir kişi alsın dedim, bunu bile hükümet saldırı aracı olarak kullanıyorlar. Daraldığın zaman hemen yükleneceksin, bolluk zamanında da bakacaksın şimdi olsa da olur, olmasa olur. Türkiye özel sektör yaklaşımlı bir büyüme takip ediyor. Finans sektörüne elimizden gelen desteği sağlıyoruz. Kimse bana kızmasın. Ben yaşanan trajedileri gündeme getiriyorum. Bizim petrol kuyularımız yok. Burada da çalma çırpma olursa o zaman ne olacak? İşadamlarımızın büyük bir kısmının bu hissiyatı paylaştığını biliyorum. Sarkisyan'la görüşmemizde, ilişkilerin normalleştirilmesi noktasında Türkiye'nin samimiyetinin aynısını Ermenistan'dan istedik. Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri ve Yukarı Karabağ konusunda çözüme gitmek için protokollerin hayata geçirilmesi için bunun önemini vurguladık. Obama'yla görüşmemizde, kendisine sözde Ermeni soykırımının kabul edilmesinden duyduğumuz üzüntüyü dile getirdik. Türkiye samimi bir gayret sarfettiği kadar, her ülkeyle eşit koşullarda ilişki kurabilen, her ülkeyle masaya oturabilen bir ülke konumuna yükselmiştir. Çatışmadan, küsmeden darılmadan, masadan ve uzlaşmadan kaçmadan, hem kendi hemde bölge meselelerini cesaretle konuşabilen bir ülkeyiz. Aynı anda Irak'la, Suriye'yle, İran'la, Ermenistan'la Azerbaycan'la, aynı anda Yunanistan'la Bosna Hersek'le konuşabilen, bir başka bölge ülkesi, dünya ülkesi bulamazsınız. İşte bu Türkiye'nin gücünden ve samimiyetinden kaynaklanan yeni bir durumdur. Biz masadan kaçan taraf olamayız. Ana vatan olarak biz her zaman Kıbrıs'ın yanında olduk. Bundan sonra da çabalarımızı sürdüreceğiz. Bizim milli birlik ve kardeşlik projesiyle ilgili toplantılardaki amacımız, herkesi kendi çizgimize çekmek değildir. biz Türkiye'nin can yakıcı meselelerini, orada sanatçılarımızla paylaşıyoruz. Düşünce dünyamızın temsilcileriyle paylaşıyoruz. Bizi sevsin sevmesin, oy versin vermesin, onların ne dediğini, ne düşündüğünü görmeye çalışıyoruz. Davet edilip gelmeyen sanatçılarımızın canı sağ olsun. Biz o toplantıları, nasıl acıları dindiririz, Türkiye'nin birlik ve beraberliğini güçlendiririz diye yapıyoruz. Türkiye bu meseleleri çözecektir. Görüyorum ki herkes de bu meselelerin çözümü için yüreğini ortaya koyuyor. Gönül isterdi ki, işsizlik bir gecede bitsin, Türkiye enflasyondan kurtulsun, Türkiye dünyanın en demokratik ülkesi olsun, yasaklar kalksın. Ama bunlardan bir gecede atıp kurtulmak olmuyor. Tuzu kuruların oturdukları makamların kendi isimleriyle özdeşleştirenlerin, çetelerin mafyaların, ne değişirim ne değiştirtirim diyenleri gördük. Biz milletin bize yüklediği o kutsal emanetin farkındayız. Biz hiçbir zaman böyle gelmiş böyle gitsin diyenlerden olmadık. Risk almayan siyasetçi profiline asla prim vermedik. Bizim milli birlik ve kardeşlik projesiyle ilgili toplantılardaki amacımız, herkesi kendi çizgimize çekmek değildir. biz Türkiye'nin can yakıcı meselelerini, orada sanatçılarımızla paylaşıyoruz. Düşünce dünyamızın temsilcileriyle paylaşıyoruz. Bizi sevsin sevmesin, oy versin vermesin, onların ne dediğini, ne düşündüğünü görmeye çalışıyoruz. Davet edilip gelmeyen sanatçılarımızın canı sağ olsun. Biz o toplantıları, nasıl acıları dindiririz, Türkiye'nin birlik ve beraberliğini güçlendiririz diye yapıyoruz. Türkiye bu meseleleri çözecektir. Görüyorum ki herkes de bu meselelerin çözümü için yüreğini ortaya koyuyor. Gönül isterdi ki, işsizlik bir gecede bitsin, Türkiye enflasyondan kurtulsun, Türkiye dünyanın en demokratik ülkesi olsun, yasaklar kalksın. Ama bunlardan bir gecede atıp kurtulmak olmuyor. Tuzu kuruların oturdukları makamların kendi isimleriyle özdeşleştirenlerin, çetelerin mafyaların, ne değişirim ne değiştirtirim diyenleri gördük. Biz milletin bize yüklediği o kutsal emanetin farkındayız. Biz hiçbir zaman böyle gelmiş böyle gitsin diyenlerden olmadık. Risk almayan siyasetçi profiline asla prim vermedik. Uzlaşma kültürünü mutabakat arayışın biz anayasa değişikliği sürecinde ortaya koyduk. STK'ların, üniversitelerin, ilgili kuruluşların bu konudaki her türlü çalışmalarını inceledik. Ama aynı uzlaşı gayretini partilerden muhalefetten göremedik. Önceki dönemde sayın Meclis Başkanı Toptan çağrı yaptı. Ancak buna karşılık verilmedi. Kim uzlaşmadan kaçıyor, geliyor bu bellidir. Dünyanın hiçbir yerinde görünmeyen bir muhalefetle karşı karşıyayız. Meclis çalışmalarının nasıl kilitlendiğinin şahidi sizlersiniz. Siyaset namına ne tür suçlamaların karalamaların yapıldığının şahidi sizlersiniz. Daha önceki hafta MHP lideri, helal süt emmiş hiçbir kimsenin Ak Parti'ye destek olmayacağını söyledi. Bu ve buna benzer çok sayıda hakaret, küfür, çirkin iddia tarafımıza yöneltildi. Bunlara rağmen biz uzlaşma dedik. Millet için mutabakat dedik. Randevu taleplerimize kapılar kapatıldı. Kamera gibi nezaketten uzak engeller konuldu. Uzlaşma için yine kapıları çaldık. İki haftadır, CHP'nin uzlaşmaya çalıştığı ancak bizim kaçtığımız gibi bir hava estiriliyor. Muhalefetinki destek değil, şark kurnazlığıdır. Yüksek yargı üzerinden milli egemenliğin temsil yeri olan yasamayı etkisiz kılmayı amaçlıyorlar. Taslağı dahi okumadan Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini söylediler. Bu işin muhatabı TBMM'dir. Meclis Başkanlığı'na çağrı yapılır, Cumhurbaşkanlığı'na değil. Ardından mektup yazdılar, üç maddeyi üç konuya çevirdiler. Bu arada ne dediler, bu iş seçim sonrasına kalsın dediler. Sabahtan akşama değişen, yazdığı söylediği başka olan, başka bir siyasi lider bulmaz zordur arkadaşlar. Suçüstü yakalandılar. CHP'nin genel başkanı referandumla ilgili olarak ne diyor. Einstein gelse bu işin içinden çıkamaz. Einstein gelse sizin bu zikzaklarını görse, Türkiye ışık hızıyla ilerlerken, sizin 1940'lara göre gittiğini görse izafiyet teorisini rafa kaldırır ya da üzerinde ciddi değişiklik yapardı. Nasıl müzakerelere katılıyorsan, bırak bütün grubun katılsın. İradelerini ortaya koysunlar. Demokratik parlamenter sistemin içinde olması gereken budur. Bu yapılan engelleme, yavaşlatma taktiğidir. Ne biz ne de aziz milletimiz bu ayak oyunlarına aldanmaz, aldanmayacaktır. Ben CHP, MHP, BDP tabanının, bu Anayasa değişikliğine çok sıcak baktığını ve destek vereceğini görüyorum. Çünkü ülkeyi dolaşıyorum. Aziz milletim bu değişikliğin ertelenemez olduğunu görüyor. Yapılması gereken siyasallaşmış yargının tarafsızlığının sağlanmasıdır. Burada birkaç örneği sizlerle paylaşmak isterim. Fransa'da HSYK benzeri kurum, 16 üyeden oluşuyor, Cumhurbaşkanı kurulun başkanı, Danıştay'dan bir üye var. Meslektaşları tarafından seçilen 6 hakim var. Seçilen üç vatandaş var. İtalya'da ise HSYK benzeri kurumun 26 üyeden oluştuğunu görüyoruz. 7 üye yasama organı tarafından, 16 üye de hakimler tarafından seçiliyor. İspanya'da 20 üye var. 20 üye de kral tarafından atanıyor. ABD'de 9 üye var ve başkan tarafından Senato'nun oy çokluğuyla atama yapılıyor. Almanya'da 16 üye var. 8'ini Federal Meclis, 8'ini Federal Konsey belirliyor. Japonya'da 15 üye var. Başkan ve üyelerin tamamı, bakanlar kurulunun önerisi ve imparatora göre atanıyor. Ne diyorlar, Türkiye'nin özel şartları var diyorlar. Nedir bunlar anlatır mısınız? İşte bu özel şartlar, Türkiye'nin büyümesini kalkınması istemiyor. Olay bu.
<< Önceki Haber Baykal'a Einstein benzetmesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER