Şimdi dört gözle
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ'un "Belge sahte çıkarsa ne yapacağımızı görürsünüz" sözlerinin hayata geçmesini bekliyorlar.
CHP lideri Deniz
Baykal da dün
basın toplantısı yaparak benzer talepleri dile getirdi.
"Belge sahte" dedi.
Oysa
belge konusunda
sivil savcıların soruşturması sürüyor.
Askeri Savcılık sadece belgenin "Karargâh'ta hazırlanmadığı" iddiasında.
Yani böyle bir belge yok demiyor.
Kaldı ki, belge sahteyse
Ergenekon sanığının ofisinde bulunduğuna göre açık bir
terör örgütü
komplosu var.
Bütün bu gerçekler ortadayken, Baykal'ın tavrını anlamak mümkün değil.
"Ergenekon'un avukatıyım" diyen Baykal, Ergenekon soruşturmasında sürekli hukuk ihlallerine dem vuruyordu.
Ama Askeri Savcılığın daha belgeyi görmeden kanaat açıklamasını, kanaat açıklandıktan sonra belgede
imzası bulunan
Albay'ın evinin aranmasını, bütün bu süre boyunca Albay Dursun Çiçek'in görevinin başında bulunmasını, Albay'ın savcıya farklı imza vermesini nedense normal karşıladı...
Baykal'a göre, Askeri Savcılığın açıklaması bütün soruları izale etti.
Ve hemen "komplo"yu hazırlayanlar hakkında inceleme yapılmalı...
Bu yaklaşım tarzına bakılırsa, Baykal'ın "
darbeciler yargılansın" açıklamasını samimi bulmak hiç kolay değil.
Sanırım hükümet de bu şaşkınlığı yaşıyor.
Kabinede yer aldığı dönemde 15'nci maddeyi değiştirmek için tek bir girişimde bulunmayan Baykal, belge ile ilgili oluşan kamuoyu tepkisini, çıkışlarıyla 12 Eylül'e yönlendirmeye çalışıyor sanki.
"Darbeciler yargılansın" diyen CHP lideri, garip bir şekilde, ilk kez bir darbe girişiminin yargıya taşındığı Ergenekon davasına da her fırsatta karşı çıkıyor.
Çelişkileri anlamak imkânsız...
Oysa tarihi günler yaşadığımız şu dönemde, çifte standarttan uzak, çok daha duru siyasi yaklaşımlara ihtiyaç var.
Türkiye bunu fazlasıyla hak ediyor.
Özellikle de söz konusu olan darbeyse...
**
Demirel tarihe not düştü
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, gazetemizin manşetinde yer alan "Uçak Faciasında Bilderberg
Sırrı" haberi için şahsıma bir
mektup gönderdi.
Haberde beyanlarına yer verdiğimiz Amerikalı
havacılık uzmanı Stuart Kline, düşen
uçakla aynı
model 5 uçağın Türkiye'ye Bilderberg'i kuran
Hollanda Prensi tarafından satıldığını tespit etmiş.
5 uçağın 3'ü düşmüş.
Sorunlu modelin geri kalan ikisi iade edilmiş.
Onlar da satıldığı diğer yerlerde düşmüş...
49 Türk yolcunun
Florya açıklarında
denize gömüldüğü
kaza için Kline, soruşturmanın bir türlü sonuçlanmamasına dikkat çekiyor ve bunun o yıllarda Çeşme'de yapılan Bilderberg toplantısıyla da alakalı olabileceğini belirtiyordu.
Kline, yaptığı araştırmalarda dönemin Başbakanı Demirel'in de bu toplantıya katıldığına dair bilgisi olduğunu dile getiriyordu.
Demirel, bu bilgiyi tashih etti.
Mektubunda, "Ben bugüne kadar hiçbir Bilderberg toplantısına katılmadım. Birtakım kaynaklarda böyle bir toplantıya katıldığım yazılmış ya da beyan edilmiş ise tamamen gerçek dışıdır" diyor.
Gerçekten de Demirel'in bu toplantıya katıldığına dair çok sayıda yayın var.
İnternette
küçük bir gezintiyle onlarcasına ulaşmak mümkün...
Demirel'in mektubu, tarihe düşülmüş önemli bir not.
ERHAN BAŞYURT-BUGÜN