Baykal başardı... Darısı TSK’ya
CHP Lideri
Deniz Baykal "yerel
seçim aşkına" da olsa bir tabuyu yıktı.
"Türbanlı" değil,
siyah çarşaflı kadınlara bile
rozet taktı.
Yetmedi, Grup Toplantısı'nda onları konuk etti,
harem-selamlık oturttu.
Peki ne oldu? CHP mi yıkıldı?
Laiklik mi elden gitti?
Aksine, inanca saygı ve
inanç hürriyeti güçlendi. "Hac ile dalga geçen, başörtüsü düşmanı CHP" imajı yıkıldı.
Baykal, anlamsız bir gerginliği sona erdirerek, laikliği güçlendirdi.
Köşk seçimlerinde yaptıkları itirazların da, başörtüsü nedeniyle
Anayasa Mahkemesi'ne iptal için bulundukları başvuruların da, aslında hata olduğunu fiilen kabul ettiler.
Bütün bunlar CHP'ye oy olarak
döner mi? Bir çırpıda olması kolay değil.
Ancak, en azından inançları nedeniyle rencide olan kitlelerin blok hareket etmesini engellediler.
Kaybedeni yok bu çıkışın...
Darısı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başına.
Onların da kabuklarını kırmaları gerek.
"
Başörtüsü yasağının arkasında askerler var" imajına artık bir son verilmeli.
Askerin, inançlara saygılı olduğu, sadece "dinin siyasete, siyasetin de dine alet edilmesine" karşı olduğu ortaya konmalı.
Bunu yapmak çok mu zor?
Sadece cesaret.
Şehit anneleri, eşleri, kardeşlerine gösterilen kadar hoşgörü...
Sokakta, evinde, iş yerinde başını örten bir bayan, neden askeri garnizonda da örtemesin?
Neden, orduevine giremesin?
Neden, askeri hastanede "bone" taksın...
En son Manisa'da yaşanan skandal, çıkmaz sokağa gelindiğinin resmi.
40 yaşından
küçük başörtülü bayanlar, çocuklarının
yemin törenini tel örgüler arkasında izlemişti?
Ağrı'da ve Diyarbakır'da şehit düşen yiğitlerimiz, şimdi yeniden başımızı ellerimizin arasına alarak düşünmemizi kaçınılmaz kılıyor.
Şehit Binbaşı'nın da, dört aylık erin de aileleri kapalı.
Anadolu kadınları...
Ne olacak şimdi?
Şehitlerin
genç yakınları törenlere mi alınmayacak?
Gözü
yaşlı anneler, gözü yaşlı eşler, gözü yaşlı kız kardeşler tel örgüler arkasında mı
gözyaşı dökecek?
Ortada bilimsel ve sosyolojik gerçekler var.
Türk kadınının üçte ikisinin başı, dini ya da geleneksel nedenlerle örtülü.
O halde, gönülleri kırmanın gereği yok.
Hiç değilse, Baykal kadar cesaret göstermek lazım.
Şişirilmiş korkular,
sanal tehditlerden kurtulmanın şimdi tam zamanı.
ERHAN BAŞYURT-BUGÜN