Maddeler yine, 330-367 arası sayı ile geçiyor.
Yani, halkoylamasına gidilmesi artık göründü..
Ve şu tesbit, bir daha tescillendi: Her ne kadar birbirlerine zıt partiler gibi kabul edilse de,
CHP’siyle,
MHP’siyle, BDP’siyle, DSP’siyle hepsi, nihayetinde “
derin devlet”ten yanalar..
“Derin devlet”in hakimiyetinin kırılmasına, hepsi birlikte karşı çıkıyorlar.
CHP’liler, yeri gelir MHP’lileri faşist olarak nitelerler..
Ama
Anayasa değişikliği konusunda, “istemezük” noktasında buluştular..
MHP’liler, yeri gelir, CHP’yi Türk milliyetçiliğinin bir numaralı düşmanı olarak gösterirler..
Ama, “istemezük”te buluştular işte.
BDP ile MHP arasındaki “düşman kardeşler” çatışmasını hiç hatırlatmaya gerek yok.
Ama onlar da, “istemezük” noktasında buluştular..
Şimdi soru şu.. Bu kadar istemezükçüye rağmen,
Anayasa değişikliği halkoyuna sunulacak kadar ‘
evet’ oyu alıyor ise..
Halkoylamasının sonucu, bu siyasi partilerin geleceğini nasıl etkileyecek?..
Halktan % 50’den fazla ‘evet’ ile geçerse, bu partilerin başındaki yöneticiler,
istifa edecekler mi?..
Deniz
Baykal, “Ben yanılmışım. Halkın
destek verdiği bir değişikliğe, biz engelleme çıkarttık. Siyaseti bırakıyorum” diyecek mi?
DevletBahçeli, “AKParti’nin oyu, son belediye
seçimlerini dikkate alırsak, % 34 idi. Ama Anayasa değişikliği % 50’den fazla ‘evet’ oyu ile geçti. Demek ki, AKParti’ye oy vermediği halde, Anayasa değişikliğine ‘evet’ oyu veren
seçmen var. Demek ki, seçimlerde bize oy verdiği halde, Anayasa değişikliğine ‘evet’ diyen asgari % 16’lık bir seçmen kitlesi var” diyecek mi? Deyip, istifayı basacak mı? 2002 seçimlerindeki gibi, tekrar dönmek üzere de değil. Bir daha politikanın yanından geçmeyecek şekilde..
BDP’nin başındaki o malum kafalar.. Oy aldıkları halkın inançlarına tam ters ideolojiyle iş yapan, BDP’liler. Özellikle kendi seçim bölgelerinde, % 70, % 80 ‘evet’ oyları çıktığında, utanıp, “Biz hata ettik. Halkımıza
ihanet ettik. Buyurun emaneti..
Anayasa Mahkemesi bizi defalarca kapattı. Ama onların hepsi, kağıt üstünde
kapatmaydı.. Sonuçta kapatamadı zaten. Ama biz şimdi, kendi kendimizi kapattık. Anayasa değişikliğine, halkımızın inadına, ‘evet’ demeyerek, biz kendi kendimizi kapattık.. Haydi bize Allahaısmarladık” diyecekler mi?
Yoksa?
Halkoylamasından “evet” oyu çıkacağı hemen hemen kesin iken, bu kadar partinin
intihar girişimine soyunmasının arkasında, başka senaryolar mı var?
Yoksa birileri, Anayasa Mahkemesi’nden kesin söz mü aldı?
“Siz hiç merak etmeyin. Biz halkoyu yapılmadan, değişikliğin yürütmesini durduracağız” diyerek, bu siyasi partilere cesaret mi verildi?
Böyle bir söz yok ise, bu siyasi partilerin hepsi, bile bile intihar ettiler demektir..
Öyle ise, Anayasa Mahkemesi kaynaklı, o sözün sahibi kimdir?
CHP’li Bakan’ın oğlu olan,Anayasa Mahkemesi
Başkanvekili mi bu cesareti verdi?
DSP’de yıllarca
siyaset yapan,
avukat kökenli Anayasa Mahkemesi Üyesi mi, yoksa bu cesareti veren?
Kimdir, Anayasa Mahkemesi’ndeki cesaret aşılayıcısı?
Yoksa asker üye mi?
Son hafta içinde,
kapatma davası ile ilgili konuşmaları internet sitelerinde yayınlanan, “yalan” demekle halkı inandırdığını sanan asker üye mi, bu cesaretin kaynağı?..
Haydi diyelim, referandumu yaptırmadan, değişikliğin yürütmesini durdurttunuz..
Ertesi günü
AK Parti, “haydi seçime” derse, hepinizi silip süpüreceğini göremiyor musunuz?
Bu kadar mı gözleriniz kapalı? Bir tanenizin bile, o seçimlerde esamesinin okunmayacağını, idrak edemiyor musunuz siz?
Ne diyeceksiniz halka?
“Anayasa değişikliği ile, şehid eşlerine
yardım edilmesi isteniyordu. YAŞ kararlarına,
HSYK kararlarına yargı yolu açılıyordu.. Biz bunlara hayır demedik. Sadece değişiklik aceleye getirilmesin diye
itiraz ettik. Onun için hayır oyu kullandık” mı diyeceksiniz?
Ne diyeceksiniz?
Ve partilerinizi, halkın vermeyeceği oylarla kapatmasının önünde, hangi gerekçelerle durabileceksiniz? Durabilecek misiniz?..
Söyleyin Sayın Baykal.SöyleyinBahçeli.. Ve diğerleri..
ALİ KARAHASANOĞLU-VAKİT