CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, partisinin olağan il kongresine katılmak üzere
havayolu ile
Erzurum'a geldi. Partililer tarafından Erzurum Havalimanı'nda karşılanan Baykal, daha sonra kongrenin yapıldığı
düğün salonuna geçti. Burada tezahüratla karşılanan Baykal, konuşmasında, hükümetin
ekonomik politikalarını eleştirdi.
Bir sehpa üzerine çıkarak konuşan Baykal'ın düşme ihtimaline karşı bir partili sehpayı tuttu. Din ve
siyaset ilişkisini kutsal ilkeler olarak niteleyen Baykal, dinde iman ve teslimiyetin, siyasette
sorgulamanın esas olduğunu vurguladı. Baykal, "Kutsal ilkelerimiz var. Din siyasete karışmamalıdır, din siyasete alet edilmemelidir. Din ve siyaset ayrıştırılmalıdır. Din bizim kutsal inancımızdır. Bu kimliğimizi, siyasetin parçası haline getirmeyelim. Yani caminin içerisine siyaseti sokmayalım. Dinde iman, itaat ve
Allah'ın birliği esastır, şirk koşmak yoktur, yasaktır. Camide huzur sükûnet, iman ve teslimiyet hakim olacak ama siyasette sorgulama, hakkı ve yanlışı ortaya koyma, şikayet etme esas olacak. Şikayet etmeden siyaset olur mu, dinde muhalefete yer var mı?" diye konuştu.
Kışlaya da siyaset girmemesi gerektiğine dikkat çeken Baykal, milletin siyasi anlayışının olabileceğini, ancak silahlı kuvvetlere girenlerin siyaseti bırakması gerektiğini belirtti.
Ordu ile siyaset dengesinin kurulmaması durumunda
Balkan Savaşı'na benzer olayların yaşanabileceğini ifade eden Baykal, Balkan Savaşı'nda yaşananların altında ordunun içine siyasetin karışmasının bulunduğunu söyledi.
Siyaset ve mehkeme ilişkisine de değinen CHP Genel Başkanı Baykal, siyasetçilerin hukukun işine karışmaması gerektiğini dile getirdi. Siyasetin
mahkemeye de girmemesi gerektiğinin altını çizen Baykal, "Eğer mahkemeye sokarsak bunun acısını hepimiz birlikte çekeriz. Siyasetçi, hükümet, hukuka karışmayacak. Habur'da ne oldu hatırlayın. PKK'lı teröristler Türkiye'ye girecekmiş, konuşmuşlar, pazarlığını yapmışlar. Bu konuda
anlaşma yapmışlar hükümet mensupları. PKK'lı teröristler elinde mektupla geldiler. Öcalan'ın talimatıyla geldiklerini söylediler. Oradaki yetkililer, kim bunlar Başbakan'ın gönderdiği
MİT Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü,
Adalet Bakanlığı Müsteşarı, memleketin hakim ve savcıları. Hiç bir zaman bir mahkeme sanığın ayağına gitmedi. Seyyar mahkeme kuruldu.
Çadır tiyatrosu olur ama çadır mahkemesi olur mu?
Hükümet senin ne işin var kardeşim hukukun içerisinde, PKK'yı muhafaza edeceğim diye hukukun ırzına geçmeye senin ne hakkın var?" şeklinde konuştu.
İsim vermeden
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı'nın, anayasadan Türk Milleti kelimesini kaldırmak istediğini ileri süren Baykal, şöyle konuştu: "Kendilerini yüce divanda yargılayacakları
tayin etme arayışı içindeler.
Anayasa Mahkemesi kanunları denetler. Devletin başbakanını, bakanlarını yanlış yapmışlarsa yargılar. O yüzden siyasetin dışında olacak. Açılım iddiası ile ortaya çıktılar, milletin kafasını bozdular. Bu memlekette hepimiz bir imparatorluğun çocuklarıyız. Herkesin kimliği onun şerefidir. Herkes birbirine, senin etnik kimliğin nedir diye soruyor. AK Parti'nin Genel Başkan Yardımcısı anayasadan Türk Milleti lafını kaldıralım diyor. 1071'den beri biz ne olarak bulunuyoruz Allah aşkına. Laz olman başımla beraber ama senin Laz olman Türk Milletinin bir parçası olmana engel değildir. 'Ben Kürdüm' başımla beraber ama senin
Kürt olman Türk Milleti'nin şerefli evladı olmana engel değildir." (CİHAN)