BAŞBAKAN Yardımcısı
Cemil Çiçek, hükümetin
doğu illerine imam atamalarını ‘şeriat’ olarak nitelendiren
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı
Abdurrahman Yalçınkaya’nın tezini belgeleriyle çürüttü.
AK Parti aleyhindeki
kapatma davasıyla ilgili önceki gün
Anayasa Mahkemesi’nde sözlü
savunma yapan
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in, Milli
Güvenlik Kurulu (MGK) tutanaklarını da
delil olarak sunduğu öğrenildi.
Hükümet icraatlarının idari yargı denetimine tabi olduğuna dikkat çeken Çiçek, ‘
iktidar partisinin, bu şartlarda Anayasa’ya aykırı
eylemlerin odağı haline gelmesinin imkansız’ olduğunu vurguladı. Bunun yanı sıra bir çok hükümet icraatının, devletin farklı kurumlarının isteği veya mutabakatı ile gerçekleştiğini anlatan Çiçek, buna somut örnek olarak da imam ve müezzin atamalarını gösterdi.
PKK İLE MÜCADELE İÇİN GEREKLİ
Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’na da
başkanlık eden Çiçek, Marksist yapısıyla
bölge halkına ulaşamayan PKK’nın, ‘dini motifleri kullanma’ stratejisine geçmesi üzerine, konunun MGK’da ele alındığını ve kurulda alınan
tavsiye kararı gereğince,
Güneydoğu’daki imamsız camilere gerekli atamaların yapıldığını açıkladı. Çiçek, şunları söyledi: ‘
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın din
hizmetlerinde nitelikli görevlileri istihdam etmesi ve boş camilere atama yapılması
Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiye kararlarında ve dolayısı ile
Türkiye Cumhuriyetinin devlet politikası çerçevesinde yer almaktadır. Ayrıca, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Sekreteryası hazırladığı ‘Bölücü Faaliyetlere Yönelik
Eylem Planı’ çevresinden özellikle doğu ve güneydoğu illerimizde kadrosu bulunmayan camilere din görevlilerinin istihdamının önemine değinmiş ve bu konuda kadro ihdasını önermiştir.’
***
AK Parti,
Anayasa Mahkemesi'ne verdiği sözlü savunmada, Başsavcı'nın
laiklik anlayışının kabul edilemeyeceğini ifade ederek, “Bu anlayışa göre, dini bayramların resmi
tatil olması; ezanın okunması ve kilise çanının çalınması laikliğe aykırıdır” denildi.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek tarafından yapılan sözlü savunmada Başsavcı Yalçınkaya'nın laiklik anlayışının kabul edilemeyeceği dile getirildi. Başsavcı Yalçınkaya, dinin insanların vicdanında yaşaması gereken bir olgu olduğunu savunurken AK Parti'nin savunmasında ise “Laiklik, dini her alandan kovan bir anlayışı değil, din ve vicdan özgürlüğünün, herkesin serbestçe dinin
ibadet,
ayin ve törenlerinin yapmasının ve bundan dolayı da suçlanıp kınanmamasının teminatıdır . Eğer iddia makamının yaklaşımı benimsersek, o
vakit, camide ezan okunması, kilisede çan çalınması,
Cuma namazı ve bayram namazı kılınması,
kurban kesilmesi,
cenaze namazı kılınması, hac ibadeti yapılması gibi dinin dışa yansıyan bütün tezahürlerini laikliğe aykırı görüp
yasaklamak gerekecektir” ifadelerine yer verildi.
DİYANET GÖREVİNİ YAPAMAZ
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Anayasal kurum olduğuna dikkat çekilen savunmada “Anayasamız, 'Lâiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasî görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe
dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek' hizmet etme görevini Diyanet İşleri Başkanlığı'na vermiştir. Şayet İddia makamının iddiası kabul edilip, dinin birleştiriciliğine vurgu yapmak laikliğe aykırı kabul edilirse, bugün binlerce camide din hizmetlerini yürüten ve din konusunda toplumu aydınlatan Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yerine getiremez” görüşlerine yer verildi.
MUHALEFET ELEŞTİRİLEMEYECEK
Başbakan Erdoğan'ın
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı eleştiren açıklamalarını bile laiklik ilkesine aykırı bulan Başsavcıya, “Bir iktidar partisi Genel Başkanının, kendisini eleştiren Anamuhalefet Partisi liderini eleştirmesi veya bir milletvekilinin diğer parti milletvekilini eleştirmesinin, laiklikle hiçbir ilgisi yoktur. ” cevabı verildi.
Mahkeme iktidar değiştiremez
AK Parti'nin iktidar partisi olduğuna ve genel başkanının da başbakan olduğuna dikkat çekilen savunmada “İktidardaki siyasi partinin kapatılması ve genel başkanına siyasi yasak konması halinde, hükümet de kendiliğinden düşer. Bu; sandıkta kaybedenlerin
mahkeme önünde kazanması veya halk nezdinde haksız çıkanların yargı organları önünde haklı çıkması ve mahkeme kararıyla hükümet değişikliği veya hükümetin düşürülmesidir” uyarısında bulunuldu. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, halkın vermediği iktidarı mahkemeler veremez” denildi.
STAR - YENİ ŞAFAK