Başsavcı Engin kendi istediğini yapacak savcıyı bulana kadar değişiklik yapacağını açıkça gösterdi.
Balyoz Operasyonu'nda
imza yetkisi Özel Yetkili
Cumhuriyet Bilal
Bayraktar isimli savcıdaydı. Balyoz
soruşturmasında ilk dalga göz altılar başlayınca imza yetkisi önce
Savcı Selim Berna Altay'a verildi. Daha sonra Selim Berna Altay'ın isminin
Balyoz Darbe Planı çalışmalarında “yararlanılacak yargı mensupları” arasında ismi geçtiği ortaya çıkınca, Savcı Selim Berna Altay'ın mazeret gösterip görev almak istemediği ifade edildi. Başsavcı Engin, Süleyman Pehlivan'ı dosyaya yeni savcı olarak atadı ve Bayrak'tar'dan imza yetkisini alıp Pehlivan'a verdi.
Ancak 5 bin sayfalık Balyoz Darbe Planı belgeleri, bilirkişi raporları ve toplantıların orijinal
ses kayıtları gibi net deliller karşısında kaçınılmaz olarak Süleyman Pehlivan da hukukun gereğini yaptı. Ve operasyonlar başladı. Başsavcı Engin, yaptığı bu ilk değişiklikle istediği sonucu alamayınca, bugün yeniden bir değişikliğe gitti ve imza yetkisini yine aldı ve bu kez yeni atadığı savcı Mehmet Ergül'e verdi.
Yani Başsavcı daha birkaç aylık olan
Balyoz Darpe Planı soruşturmasında 3 kez imza yetkisi hamlesi yaptı.
Ergenekon Davası'nın
tutuklu sanığı olan
Tuncay Özkan'dan talimat aldığını kendi sesiyle
itiraf eden Başsavı Engin, kendisi gibi aynı çevrelerden “talimat alacak” bir savcı bulana kadar imza yetkisini külah değiştirir gibi değiştireceğe benziyor.
BİRİNCİ ADIM: İmza yetkisi Bilal Bayraktar'dan alındı.
İKİNCİ ADIM: Ulusal Yargı Ağı Projesi üzerinden daha önce görevlendirilmesi yapılan
Cumhuriyet Savcısı Selim Berna Altay'ı çeşitli mazeretler gündeme getirilerek ataması geri alındı.
ÜÇÜNCÜ ADIM: Süleyman Pehlivan'a Balyoz Soruşturması Dosyası'nda imza yetkisi verilerek koordinatör savcı olarak görevlendirdi.
DÖRDÜNCÜ ADIM: Merkez Komutanlıkları ve Emniyet'e talimat gibi bir yazı göndererek hukuk tarihinde görülmemiş biçimde savcıların yetkilerini kısıtlamaya kalktı. Adeta
kanun uydurdu. O talimatta açıkça Engin, “Kendisi ve Turan Çolakkadı'nın imzası olmazsa savcıların
arama ve
gözaltı talimatını uygulamayın” dedi. Oysa bu kararlar Mahkeme'den çıkıyor. Yani açıkça
mahkeme kararlarını çiğneyin emri verdi.
BEŞİNCİ ADIM: Soruşturmaya yine iki savcı atandı ve daha önce kendi eliyle imza yetkisi verdiği Süleyman Pehlivan'dan bu yetkiyi alıp Mehmet Ergül'e verdi.
SAVCILARA VERİLMEK İSTENEN MESAJ AÇIK
Soruşturmanın doğası gereği Balyoz Darbe Planı'na katılanlar, toplantının resmi olarak yapılan ses kayıtlarında tankları
İstanbul'a sokmak, camileri bombalamak, uçaklarımızı düşürmek, hükümeti devirmek, İstanbul'un üstüne karabasan gibi çökmekten bahsedenler, Balyoz Darbe Sürecine katılanların gözaltına alınıp ifadelerinin alınmasına bizzat Başsavcı Aykut
Cengiz Engin mani oluyor.
Sürekli değiştirilen savcılarla verilmek istenen
mesaj açık:
Savcılara “siz bu işi kapatın, yoksa diğerleri gibi sizin de kelleniz gider” mesajı veriliyor. Savcılara, “gözaltı yapmayın, gözaltına alınanları tutuklama talebiyle mahkemeye sevketmeyin, serbest bırakın” deniyor.
“Savcıların Başsavcılığa bilgi vermemesi” şeklinde dillendirilen
savunma tamamen uydurma. Savcıların Başsavcıya bilgi vermesi konusunun hukuksuzluğu açık. Kanun gereği, SAVCILAR GÖREV YAPARKEN İZİN VE TALİMAT ALMAZLAR. Savcılar kamu adına, vatandaşların ve devletin güvenliği için hareket eder, soruşturma açar, mahkeme kararıyla arama ve gözaltı yapar,
sorgulama yapar ve tutuklama talebiyle mahkemeye sevkederler. Bunda savcılara hiç kimse talimat veremez. Hiçkimse “soruşturma açma” diyemez. Hiçkimse “olayı kapatması yönünde”
baskı yapamaz. Bu Başsavcı olsa bile böyledir. Ne Başsavcı, ne
Adalet Bakanı, ne
Başbakan, ne Cumhurbaşkanı ne
Genelkurmay Başkanı ne de
HSYK hiç kimse savcılara talimat veremez. Hiçkimsenin talimat veremeyeceği savcılar kamu güvenliği adına hareket ederken Başsavcıya bilgilendirme yapmak zorunda değildir.
İstanbul'da hergün 100'lerce kişi gözaltına alınıyor. Daha bugün
Rıdvan Dilmen dahil 35 kişi
yasa dışı dinleme çetesi nedeniyle gözaltına alındı. Başsavcı Engin İstanbul'da hergün yapılan yüzlerce gözaltı konusunda savcılara müdahale etmezken neden sadece Ergenekon için böyle bir şey istiyor.
Polis bile gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda yakalama yetkisine sahipken
özel yetkili savcılar Aykut Cengiz'e sormadan karar veremez konuma sokulmak isteniyor.
Başka her tür hamlede “
yargıya müdahale” diye yeri göğü inleten peş peşe açıklamalar yapan,
Danıştay,
Yargıtay ve HSYK'dan çıt çıkmaması çok ilginç. Üstelik HSYK Başkanı
Kadir Özbek, yapılan uygulamaya bugün tam
destek veren açıklama yaptı.
BUNLARIN HANGİ BİRİ DİL SÜRÇMESİ
Başsavcı
Aykut Cengiz Engin, Ergenekon sanıklarında bulunan ses kaydında şuan tutuklu bulunan Tuncay Özkan'la ilginç bir konuşma yapıyordu. Konuşmada Engin, Özkan'a “zaten, sorgulamayı başından sonuna kadar talimatınızla yürütüyoruz.” diyordu. Soruşturmayı Tuncay Özkan'ın talimatıyla yaptığını kendi ağzıyla itiraf ediyordu. Üstelik bu konuşmayı kabul etti ama “dilim sürçmüş” dedi.
“
Talimatınızla” kelimesinde dili sürçtü diyelim. Peki, “Bana doğrudan ulaştıramayabilirsiniz. Gizlice bizim baltacıya, Engin'e ulaştırırsanız.” demek ne oluyor. Tuncay Özkan'ın talimatıyla yürüttüğü soruşturmada, sorguda yönelteceği soruları da Tuncay Özkan'dan aldığının itirafı olmuyor mu? Neden bu soruları Savcı Engin Baltacı'ya “gizlice” vermesini istiyor.
Madem açıklamasındaki gibi her şey
legal ve olay dil sürçmesiyse bu
gizlilik neden?
Bir savcı olan Engin Baltacı'ya “gizlice” aracı olarak illegal biçimde nasıl kullanır. Balyoz'da sürekli savcı değiştirerek bu tipte illegal kullanabileceği birini mi arıyor?
Peki konuşmanın devamındaki İş Bankası'yla ilgili soruşturma ne oluyor. Onunla ilgili de
hazırlık yapın bana gönderin diyor. O soruşturmayı da mı Tuncay Özkan'ın talimatıyla açacaktı.
Tüm kamuoyu ibretle İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in, Ali Cengiz oyunlarını izliyor….
AKTİFHABER