Son birkaç gündür üniversitelerdeki kaos eylemlerini yakından takip ediyorum. Boğaziçi, Marmara, Bilgi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nde üst üste eylemler yapıldı: Eylemlerin kara bir odak tarafından yönlendirildiği hemen anlaşılıyor. Çünkü; kişiler, pankartlar, sloganlar ve hakaretler hep aynı. Değişen sadece mekan ve zaman. Şimdi dikkatinizi, gözden kaçan ama çok tuhaf bir detaya çekmek istiyorum. Eylemler hep üniversite kampusünün içinde başlıyor. Provokatörler, yanlarında getirdikleri 2 metreye 1 metre uzunlukta kocaman pankartları üniversite yönetimi ve güvenlik görevlilerinin gözü önünde açıyor. Ve dakikalarca bu pankart ve dövizlerle kampüsün içinde bağırıp çağırıyor. Her üniversite okuyan ve mezun olan bilir ki, kampüse öyle koca koca pankart ve afişler sokmak neredeyse imkânsızdır. Kapıdaki güvenlikler, elinizde öyle devasa şeyler görünce sizi hemen durdurur ve sorgulamaya başlar. Ama gelin görün ki; başörtüsü karşıtı eylemlerde bu apaçık göz ardı ediliyor. Nasıl oluyorsa; eylemci öğrenciler, o devasa pankartları güvenlik engelinden kolayca geçiriyor, sınıfa kadar sokuyor, ders çıkışında da yine kampüsün içinde açıp eylem yapıyor. İşin bir ilginç tarafı da eylem bitiminde pankartlar, yine güvenlik görevlilerinin gözü önünde katlanıp tekrar sınıflara götürülüyor. Peki, arda arda baskısı yaşanan bu çelişkiye kim ya da kimler göz yumuyor? Başörtülü öğrenciler, yeri gelince başlarına taktıkları berelere varıncaya kadar, aranıp sorgulanırken; bu pankartların yine aynı güvenlik noktalarından geçirilmesine neden ve nasıl izin veriliyor? Provokatörlere geçilen bu torpilin üniversiteler içindeki failleri kimler? Yoksa, başörtüsünü hazmedemeyen uzatmalı yasakçılar güvenlik memurlarına pankart geçişleri için izin emri mi çıkarıyor? Daha sorulacak onlarca soru var ama görülen o ki; anayasa değişikliğine etki edemeyenler, 'üniversiteler kaosa sürükleniyor' çığırtkanlığının içini doldurmaya çalışıyor.