Başörtülüleri yakalım mı?

Manşethaber'den Erkan Tan, başörtüsünü sorun olarak görenlere can alıcı bir soru sordu.

Başörtülüleri yakalım mı?

Başörtüsü ya da türban takan ve hayatını bu şekilde geçirmek isteyen hanımefendiler milletin en büyük derdiydiler, şimdi iyice gündeme geldiler. Türkiye’nin yıllardır enerjisini harcadığı, birbiriyle tartıştığı, bir türlü üzerinde görüş birliğine varamadığı ve en sonunda kabız olduğu en sancılı mesele. Şimdi bu işi nasıl çözeceğiz diye kıvranıyoruz. Başını örterek yaşamak isteyen, buna inanan, bu vaziyette gezen, dolaşan ve bunun doğru olduğunu düşünen hanımlarımız var mı? Evet var! Beğenirsin ya da beğenmezsin. Düşüncelerine katılırsın ya da katılmazsın. İnancını paylaşırsın veya paylaşmazsın ama var böyle insanlar. Bizim insanlarımız bu hanımlar. Beraber ağlıyoruz, beraber seviniyoruz, hastane kapılarında beraber sıra bekliyoruz, çocuklarımızı askere beraber gönderiyoruz. Sev ya da sevme aynı vatanda birlikte yaşıyoruz. Aynı milletin fertleriyiz. Öyle mi ? Değil mi? Fakat bazılarımız bu hanımları feci halde rejim düşmanı, Atatürk ilke ve devrimlerinin karşıtı, kendi doğrularına ve yaşam biçimlerine tehdit olarak görüyorlar. Doğru olabilir...! Küçümsemiyorum...! Reddetmiyorum...! Onları da anlamaya çalışıyorum...! Ama bir ve beraberiz...! Bazen başörtülüler yok diye kiralıyoruz ama karşı daireyi de onlar kiraladıkları için aynı apartmanda karşı komşumuz oluveriyorlar. Kimi zaman iş yerimizde en sevdiğimiz ve güvendiğimiz arkadaşımızın kızkardeşinin de başının örtülü olduğunu öğreniveriyoruz. Yalan mı...?! Ya da üniversitede çok iyi anlaştığımız, beraber ders çalışıp, birlikte kopya çektiğimiz kız ya da erkek arkadaşımızın annesinin de başının örtülü olduğunu hatırlayıveriyoruz. Daha da ilginç olanı, böyle yaşamak isteyen, uzak yada yakın kendi akrabalarımız gözümüzün önüne geliveriyor. Nasıl olacak peki...?! Bu sorunu nasıl çözeceksiniz...?! Bu hanımlardan ve onların yaşam biçimlerinden rahatsızlık duyanlar, korkanlar size soruyorum. Öneriniz nedir ? Ancak ben çok iyi biliyorum ki sizin kesinllikle karşı olduğunuz tek konu bu hanımların üniversitelere başörtüleriyle girmeleri değil. Sizler bu hanımlar hiç olmasın istiyorsunuz. Bu hanımları aynı milletin fertleri olarak görmüyorsunuz. Bu hanımlara, böyle hanımlarla evlendikleri için kocalarına ,onlardan doğdukları için çocuklarına da karşısınız. Nefret geliştirmişsiniz. Onlar içimize girmeye çalıştıkça ürküyorsunuz. Aramıza karıştıkça korkuyorsunuz. Adeta bir ve beraber olalım istemiyorsunuz. Onlar size doğru geldikçe siz kendinizi çekiyorsunuz. Anlaşmak değil görüşmek bile istemiyorsunuz. Görüşmek değil konuşmak bile istemiyorsunuz. Konuşmak değil karşılaşmak bile istemiyorsunuz. Ne istiyorsunuz?! Bu insanları, tren vagonlarına doldurup, Silopi’ye kadar götürüp Habur sınır kapısından dışarı mı atalım? Ya da bu hanımları, onların çoluk çocuğunu, sizin gözünüz görmesin diye vagonlara doldurup yakalım mı? Veya başörtüsü mangaları, SS (simgelerle savaşanlar) tugayları kurup, başörtüsü türban kullananların başlarından zorla örtülerini mi çıkartalım? Toplumsal barış böyle mi zedelenmez...?! Bu yazıyı tarafgir bulup, anlamını azaltmaya çalışmak isteyenler için haykırıyorum. Annem, kızkardeşim, teyzem, halam, anneannem, babaannem, bunların gelinleri ve yedi sülalem içindeki hiçbir kadın, dayılarımın ve amcalarımın hanımları başörtülü ya da türbanlı ya da tülbentli ya da çarşaflı ya da burkalı değildir. Karımı zaten herkes biliyor. MANŞETHABER.COM/ERKAN TAN-(TV8 ANKARA PROGRAM MÜDÜRÜ)
<< Önceki Haber Başörtülüleri yakalım mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER