Başbuğ'un konuşmasını böyle yorumladılar

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, kamuoyunda 'kirli tezgâh' olarak bilinen eylem planı konusunda askerî savcılığın 'kovuşturmaya gerek yok' kararını savundu.

Başbuğ'un konuşmasını böyle yorumladılar

İŞTE BAŞBUĞ'UN BASIN TOPLANTISINA GÖSTERİLEN TEPKİLER: AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ: Başbuğ'un konuşmasında demokrasi ve hukuk devleti vurgusu öne çıktı. Yeni bilgi ve belge ortaya çıkarsa tekrar soruşturma yapılabileceğinin altını çizdi. Görev ve yetki tartışmalarına son verdi. Hukukun işlemesine saygı gösterilmesini istedi. Biz de aynı düşüncedeyiz. Bu konu yargının alanındadır. Yargının işlemesine hepimiz yardımcı olmalıyız. Belge gerçek mi değil mi, bunun ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Suç duyurumuzda TSK ile ilgili bir ifade kullanılmamıştır. Biz başvuru yapmasak o zaman suçlu olurduk. Kamuoyunun beklentisini karşılamadı CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay: Bu belge ortaya çıktıktan sonra Genelkurmay Başkanı çok iddialı bir açıklamada bulunmuştu. 'Ne yapacağımızı göreceksiniz' demişti. Kamuoyunda bu yönde beklentiler yüksekti. Daha farklı bir üslup bekleniyordu. Açıklama, yarattığı beklentiler karşılanmadı. Keşke başlangıçta o açıklamaları yapmasaydı. Askerî savcı hükümeti tatmin etmediyse, Milli Savunma Bakanı askerî savcıya talimat verir, askerî savcı da yeni bir soruşturma başlatır. Bu belgeyi kim sızdırdıysa onlar imal etmiştir. Hukuk devletine bağlılığını ortaya koydu MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı: Uzun süredir TSK üzerinde sistematik bir kampanya yürütülüyor. Bunun bir tarafı da siyasi bir otorite olarak görünüyordu. Genelkurmay Başkanı demokrasi ve hukuk devletine bağlılığını ortaya koydu. TSK üzerinde siyasî rant elde etmek ve TSK'yı siyasete araç yapmak isteyenlere de 'elinizi TSK'dan çekin' dedi. Askerî savcılığın anayasal teminat altında olduğunu ve herkesin buna güvenmesi gerektiğini ifade etti. Dengeli ve doğru bir konuşmaydı. Darbe, bu tip belgelerle hazırlanıyor AK Parti Adana Milletvekili Ömer Çelik: Türkiye'de artık bu tip eylem belgeleri devrinin kapanması gerekir. Bu tip belgeler, darbelere giden yolda taşları oluşturuyor. Belgeyi önemsiz görenler, bu tip belgelerin geçmişte Türkiye'yi darbeye, olağanüstü hale götüren durumların ön adımı olduğunu unutmamalıdır. Hangi kurumda olursa olsun bu belgeyi hazırlayanların ya da teşebbüs edenlerin ortaya çıkarılması konusunda bir iradenin Türkiye'de ayakta durması gerekiyor. Önemli olan darbeye teşebbüs eden zihniyete karşı teyakkuz halinde olunmasıdır. Org. Başbuğ, şüpheleri ortadan kaldıramadı Reşat Petek (Eski Başsavcı): Org. Başbuğ, askerî savcılığın açıklamasını savunur gibi konuştu. Soruşturmayla ilgili şüpheleri ortadan kaldıracak bir açıklama değil. 'Mutlu ol, bu bir emirdir. Bir şey yok kabul edin, niye itiraz ediyorsunuz' söylemi var. Niye 5 gün sonra ev arandı, niçin bilirkişi raporlarındaki tespitlerin takdiri mahkemeye bırakılmadı, bu soruların cevabı yok. TSK'ya dönük yıpratıcı, soru işaretlerini gidermeyen bir açıklama diye düşünüyorum. TSK, darbecileri barındırmaz; hukuka, demokrasiye saygılıyız ifadelerini söz olarak olumlu karşılamak lazım. Ancak biz sözde değil özde demokrasi istiyoruz. Askerî mahkemelerin üstü sivil mahkemelerdir Doç. Dr. Mustafa Şentop (Marmara Üniversitesi): Genelkurmay Başkanı'nın askerî mahkemelerle ilgili olarak, "Dünyanın her tarafında var." görüşüne katılmıyorum. Evet dünyanın çeşitli ülkelerinde askerî mahkemeler var. Ancak oralarda askerî mahkemelerin verdiği kararlar sivillerin mahkemelerinde temyiz olunur. Yani askerî mahkemelerin üstü sivillerin elindedir. Ülkemizde askerî yargı kolunun kendi üst mahkemeleri var. Terfiyi düşünen savcılar, doğru karar verebilir mi? Ahmet Gündel (Emekli Yargıtay Savcısı): Başbuğ, belgeyi bir kağıt parçası olarak değerlendirdi. Evet, bir belge mahiyetinde olmayabilir. Ancak içeriği itibarıyla suç teşkil eden hukuki bir sonuç doğuracak olması önemlidir. Bu belge sahte bir senet veya çek değildir. İçeriği itibarıyla suç teşkil eden bir fotokopidir. Ayrıca askerî savcılığın bağımsızlığına katılmak mümkün değil. Emir-komuta zinciriyle hareket eden, atamaları Genelkurmay'a bağlı olan, askerî idare tarafından idare edilen bir savcılık nasıl bağımsız olabilir? 'Askerî hakimleri tanımıyorum' demesinin hiçbir önemi yoktur. Bu savcılar askerî soruşturma yaparken "nasıl terfi ederim, general olabilir miyim?" gibi düşünceler içinde olabilir? Sonuçta bu belgenin içeriği sivil yasalarla ilgilidir. Millet tehditlere rağmen geri adım atmayacaktır Yalçın Topçu (BBP Genel Başkanı): Hukuk çerçevesinde kalınarak bu belgenin aslı bulunmalı. Belgeyi hazırlayanlar ve ilgililer, hiçbir mazerete sığınmaksızın hak ettiği cezaya çarptırılmalı. İster tankınızla milleti tehdit edin, ister ıslak imza var veya yok deyin, milletimiz geri adım atmayacaktır. Siz hangi çabada olursanız olun, milletin istediği 24 saat kesintisiz demokrasidir. Milletin istediği, millet iradesinin hakim olmasıdır. Millet iradesi ile iktidar olanlara, gönüllere taht kuranlara namlunuzun da, ıslak veya kuru kaleminizin de gücü yetmez. Türkiye'nin barışa, birliğe, huzura ihtiyacı var. Herkes bu konuda üzerine düşeni yapmalı. Demokrasinin üzerindeki tüm gölgeler kaldırılmalı. Bu üslup kabul edilemez Murat Yılmaz (Siyaset bilimci): Askerî yargı için 'benim mahkemem' demek, 'sivil mahkemeler davaya bakamaz' gibi bir anlamın çıkmasına yol açıyor. Adeta yüksek bir bürokratla karşı karşıyayız. Eskiye göre üslup tutturulmuş durumda; ama asker-sivil ilişkilerinin demokratikleşmesi açısından Genelkurmay Başkanı'nın muhteva ve üslup itibarıyla yaptığı konuşmanın kabul edilemez olduğu bir kere daha görüldü. Tarih, sözlerinin inandırıcılığını zayıflatıyor Akif Beki (Radikal): Genelkurmay Başkanı'nın bahsettiği psikolojik harekat, fitne, fesat eylemi salondaki birkaç gazetecinin sorularında vardı. Kimi soruların dili ve üslubu, adeta basının brifing salonunda olduğunu anlatıyor gibiydi. Genelkurmay Başkanı, hukuka bağlılık konusunda özenli konuştu. 'Türkiye'deki hukuk sistemini eleştirebiliriz ama hukuka dayanmayan, somut delile dayanmayan bir olaydan dolayı kendi personelimizin peşine düşmeyiz.' dedi. Söz söylemek kolay da inandırıcı olmak zor. Bu ülkede yaşanmış bir geçmiş var. İnsanlar bütün bunları yaşadıktan sonra elekten geçirerek dinlerler. Bu ülkede bize dokunan şeyler oldu. Bunlar sezgisel şeyler değil. Hal böyleyken kategorik reddedişlerde dikkatli olmak lazım. 'Bu, bizde olmaz' demek konusunda daha özenli olmalıyız.
<< Önceki Haber Başbuğ'un konuşmasını böyle yorumladılar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER