YAŞ toplantısı uzatmalı da olsa geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Atama ve
terfiler,
Balyoz sanıklarının terfisi ve Kara
Kuvvetlerine atama konusunda kilitlendi. Cumhurbaşkanı Gül'ün araya girmesi,
Başbakan Erdoğan'ın 'kuvvet
komutanlarını
Genelkurmay Başkanı yapabiliriz' kartını ortaya koyması ve sonrasında
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un geri adım atmasıyla son yılların en
krizli YAŞ'ı sona erdi.
Son YAŞ krizini, krize neden olan konuları, Genelkurmay Başkanı Org.
İlker Başbuğ'un Org.
Hasan Iğsız ısrarını, Başbuğ'un iki yıllık genelkurmay başkanlığı dönemini ve son olarak yeni Genelkurmay Başkanı Org.
Işık Koşaner'in nasıl bir genelkurmay başkanı olacağını
USAK Genel Koordinatörü Doç. Dr.
Sedat Laçiner değerlendirdi.
Son YAŞ krizini nasıl değerlendiriyorsunuz? Asker-sivil ilişkilerinde yeni bir dönem mi başladı?
Asker-sivil ilişkileri konusunda iki açıdan yeni bir dönem başlamıştır. Birincisi
siyaset anlamındadır. 27
Mayıs 1960 darbesinden bu yana canlarının istediklerini canlarının istedikleri yere getiren
komuta kademesi, kendisine patronluk yapan,
yasalardan ve anayasadan aldığı hakkı kullanan siyasi irade ile karşı karşıya geldi. Bu bir yeniliktir. Gerçekten siyasi irade, yasa ve anayasanın farkında olursa orada patron olur. Nitekim Cumhurbaşkanının eşine nezaketsizlik yapan kişi (Org. Aslan
Güner) tüm ısrarlara rağmen beklediği terfiyi alamadı.
Ordu, siyasi otorite ile tanışmış oldu diyebiliriz.
İkinci yenilik yargı ile ilişkilerdedir. Askerlere sivil yargı yolu açıldı. Daha önce bu yoktu.
Balyoz davası devam edenler terfi alamadı. Ordunun üst kademesi bu durumu anlayamıyor. Geçmişte olmadığı için, bu yeni bir durum olduğu için garipsiyor. Ve böylece yargı ile olan problemini siyasetle çözmeye çalışıyor.
Yargıya kızıyor, siyasete saldırıyor. Bence çok yanlış bir yol.
ÖNÜMÜZDEKİ YAŞ'LARDA SÜPRİZLER OLABİLİR
Asker-sivil ilişkileri konusunda diğer bir yenilik; Başbakan YAŞ'taki krize kriz gibi bakmadı. Gülümsedi, olur böyle şeyler minvalinden tavırları vardı. Ve bu YAŞ'ta ilk kez
Deniz Kuvvetleri Komutanı ya da
Hava Kuvvetleri Komutanının da Genelkurmay Başkanı olabileceği teleffuz edildi. Yasada olmasına rağmen bugüne kadar bu atama şekli hiç kullanılmamış. Önümüzdeki yıllarda Deniz Kuvvetlerinden ya da Hava Kuvvetlerinden bir genelkurmay başkanımız olursa şaşırtıcı olmaz. Bir yenilik olarak da bunu not düşmek gerek.
YAŞ'TA TEAMÜL DÖNEMİ BİTTİ
Hükümet bu YAŞ'ta kimi istediğini söylemedi, kimi istemediğini söyledi. O istemediklerine gerekçe olarak da yasaları gösterdi. Hükümet istediğini söyleseydi YAŞ tablosu böyle çıkmazdı. Bu YAŞ'ta atanan bazı isimler var ki AKP'nin ideal kadrosunda olması mümkün değil. Bu bir süreç. Bu süreç önümüzdeki yıllarda biraz daha gelişir. Artık otomatik olarak birisinin genelkurmay başkanı olması dönemi bitmiştir. Artık hükümetler çalışabilecekleri genelkurmay başkanları ve
kuvvet komutanları isteyeceklerdir. Bu da son derece tabiidir. Diğer ülkelerde de böyle olmaktadır. Şehitler geldiği zaman kimden
hesap soruluyor? Siyasetçilerden. O zaman
yetki de hesap kimden soruluyorsa onda olacak.
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanlığı için Org. Hasan Iğsız ismi üzerinde oldukça ısrarlı oldu. Emekliliğine 3 hafta kalmış bir komutan, komuta kademesini şekillendirme konusunda neden bu kadar ısrarlı olur? Başbuğ'un emekli olduktan sonra yargılanma korkusu mu var?
Org. Başbuğ'un yargılanmasını gerektirecek bir sürü hatası oldu. Örneğin, Org. Saldıray Berk'i teslim etmedi. 3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk'i hukuktan kaçırdı. En hafif tabiriyle bu, yargıyı engellemedir. Başbuğ, yargıyı engelleme suçu işledi. Daha sonra Başbuğ,
mahkeme aleyhine açıkça
kampanya başlattı. İddianamesi kabul edildiği halde hakim ve savcıları siyasallaşmakla suçlayan ifadeler kullandı.
Balyoz sanığı 102
subay hakkında
yakalama kararı çıktıktan sonra bu subaylar orduevlerine yerleştirildi. Bu örgütlü bir durum, tesadüfi bir şey değil. Burada birinci suç yargıyı engellemedir. İkinci suç, suçluyu korumaktır. Burada suça
ortaklık da var. Sanıkları yargıdan kaçırıyorsunuz.
Bunların dışında da pek çok şey var. Örneğin ıslak
imza olayı. Bizim ordumuzda bir albay böyle bir şey yapamaz. O albayın komutanı Org. Hasan Iğsız. Zaten Iğsız'la ilgili sıkıntının büyük bir kısmı buradan doğuyor. Tek neden internet
andıcı değil.
Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ'un emekli olunca yargılanma korkusu var?
Bence sadece Başbuğ'un değil başka komutanlarda da bu vardır. Kendilerini check ediyorlardır. Çünkü eski düzen farklıydı. Eskiden suç olmayan şeyler bugün suç. Eskiden kanunda suç olduğu yazsa bile, pek çok şey suç değildi eskiden. Normaldi, rutindi, yapmanız gerekendi. Ama bugün suç. Zaten uyumsuzluğun belkide en önemli nedeni bu.
Org. Başbuğ'un Genelkurmay Başkanı olarak iki yılını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Org. Başbuğ, ilk geldiği günlerdeki sözlerine göre çok farklı bir yerde durdu. Hayal kırıklığı yarattığını söyleyebiliriz. Söylemleri ile eylemleri arasında çok ciddi bir fark vardı. İletişimci olarak geldi fakat gerek medya gerekse halkla çok kötü bir
iletişim kurdu. İlk başta uzmanlara danışan adam görüntüsü verdi ama sonra hiç ses seda çıkmadı. Kullandığı ifadeler çok ağır ve çok yanlış. Yargıyı itham etmesi çok yanlıştı. “Mütareke basınından beter” demesi, bu ifade hakarete giriyor.
Genelkurmay Başkanı bu kadar çok konuşmamalı, bu kadar çok orta yerde taraf olmamalıydı. Mesela
Albay Dursun Çiçek'in
ıslak imzalı belgesi için “bu bir kağıt parçasıdır” dedi. Bu olayda Genelkurmay Başkanı olarak doğrudan taraf oldu. Oysa geldiğimiz noktada bu belgeyi Jandarma kriminal, Emniyet,
TÜBİTAK,
Adli Tıp doğruladı. Askeri
savcılık da bu belgeyi doğruladı ama
Albay Dursun Çiçek bunu şahsi nedenlerle yaptı dedi. Bu noktaya mı gelmeliydi? İşte bu nedenlerle Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ ciddi bir hayal kırıklığıdır.
Yeni Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, nasıl bir genelkurmay başkanı olur?
Geçmiş hatalara bakıp bunları tekrarlamaması gerekir. Sözde değil özde, demokrat bir genelkurmay başkanı olur diye umut ediyoruz.
Stratejik Boyut