Genelkurmay Başkanı
Org.neral
İlker Başbuğ, ''TSK'nın komutanı olarak açıkça söylüyorum ki artık TSK üzerinden elinizi çekiniz, TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz. TSK'ya karşı medya üzerinden, asimetrik bir
psikolojik harekat yürütmeye son verin'' dedi.
Orgeneral Başbuğ,
Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda, kuvvet komutanları ve Genelkurmay Karargahında görevli J başkanlarının da katılımıyla
basın toplantısı düzenledi.
Bölgedeki son gelişmelerin yanı sıra,
Irak,
Afganistan ve Pakistan'da ciddi olaylar yaşandığını,
Kıbrıs görüşmelerinin de bir taraftan sürdüğünü anlatan Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi:
''Bütün bunlar devam ederken
Türkiye neredeyse iki haftadır Genelkurmay
Askeri
Savcılığının elinde bulunan, topladığı ve talep ettiği bütün bilgiler çerçevesinde yürüttüğü
hazırlık soruşturması neticesinde ulaşmış olduğu kararla ortaya çıkan bir kağıt parçası etrafında gereğinden fazla enerjisini tüketmiştir, harcamıştır. Ayrıca yargı sürecine sabırla ve sükunetle bekleme basiretini de gösterememiştir. Her şeyden önce bunlardan dolayı gerçekten biz Türk Silahlı
Kuvvetleri olarak üzgünüz.''
Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılması görevinin is
e devletin istihbarat organları ile ilgili yargı organlarına düştüğünü ifade ettiğini ve bunun gereğinin yerine getirilmesini istediğini belirten Orgeneral Başbuğ, ''Bugün biz bu kağıt parçasının birileri tarafından
Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendiriyoruz'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, ''TSK'nın komutanı olarak açıkça söylüyorum ki artık TSK üzerinden elinizi çekiniz, TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz. TSK'ya karşı medya üzerinden, asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son verin. TSK, tarihsel misyonu, kurumsal kültürü ve devlet adamlığı ve tecrübesinin gereği olarak kendisine karşı asimetrik olarak medya üzerinden yürütülen psikolojik harekata her zaman ve özellikle kamuoyu önünde
cevap vermekten kaçınmaktadır'' diye konuştu.
Orgeneral Başbuğ, ''Türk Silahlı Kuvvetlerinde,
demokrasi ve hukuk devletleri ilkelerine aykırı düşüncenin içinde olan davranışlarda bulunan
personel barınamaz. Bunu TSK'nın komutanı olarak ben açıkça ifade ediyorum. Böyle durumlar olursa Türk Silahlı Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanlığı bu konuda gerekeni anında yerine getirir. Bu konu için başka yerlerden herhangi bir yerlerden işaret almasına gerek yoktur'' dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
İlker Başbuğ,
Taraf gazetesinde yayımlanan habere konu
belgeyle ilgili ''Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni
delil, bilgi, emare çıkarsa elbette bu soruşturma tekrar yeniden açılabilir'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda düzenlediği basın toplantısında, belgeye ilişkin askeri
mahkemelere, savcılara yöneltilen düşünce ve suçlamaların gerçek dışı ve maksatlı olduğunu belirtti.
Habere konu belgeyle ilgili gelişmelerin, 30 Haziran Salı günü yapılacak Milli
Güvenlik Kurulu Toplantısı'nda gündeme getirileceğini belirten Orgeneral İlker Başbuğ, ''Biz hukuk devleti ilkelerine ve hukuka saygılıyız, bağlıyız. Bu konulara ilişkin görüş ve düşüncelerimizi yasal platformlarda getiririz'' diye konuştu.
Genelkurmay Askeri Savcılığının hukuk kuralları çerçevesinde yapması gereken her şeyi en ince noktasına kadar yaptığını, Genelkurmay Başkanlığı Karargahının da bu konuda üzerine düşeni yaptığını ifade eden Orgeneral Başbuğ, ''Belki de kamuoyunun bu konuya ilişkin sabırsızlıkla bizden bir cevap beklemesine ve aleyhimize bazı noktaları doğurmasına rağmen biz bunu hukuk için göğüsledik'' görüşünü bildirdi.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesin olmadığını dile getiren Orgeneral Başbuğ, ''Biz hukuk devleti ilkelerine sadığız. Önemli olan bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi, emare çıkarsa elbette bu soruşturma tekrar açılabilir'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, ''TSK olarak bizim her şeyimiz açıktır, hukuka saygılıyız, hiçbir şekilde hiçbir olayı örtbas yapma gibi ne niyetimiz vardır ne o şekilde bir hareketimiz vardır. Ancak bizim silahlı kuvvetler, Genelkurmay Başkanlığı olarak delil toplama üzerinde
yetki ve sorumluluğumuz yoktur'' ifadesini dile getirdi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Taraf gazetesinde yayımlanan habere konu olan belgeyle ilgili olarak, ''Bugün biz bu kağıt parçasının birileri tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendiriyoruz'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda, kuvvet komutanları ve Genelkurmay Karargahında görevli J başkanlarının da katılımıyla düzenlediği basın toplantısına, ''Türkiye'de etrafımızda ve dünyada cereyan etmekte olan gerçek olaylara bakarsak, ciddi bir çok sorunun bulunduğunu ve yaşandığını görürüz'' diyerek başladı.
Dünya
ülkelerinin hemen hepsinin küresel
ekonomik kriz ve bu krizin doğurduğu ekonomik ve sosyal sorunlarla boğuştuğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin bunun yanında
terör ve bölücü terör örgütüyle mücadelesini devam ettirdiğini söyledi.
Başta İran'daki son gelişmelerin yanında, Irak, Afganistan ve Pakistan'da ciddi olaylar yaşandığını ifade eden Orgeneral Başbuğ, Kıbrıs görüşmeleri de bir taraftan sürdüğünü belirtti. Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şimdi bütün bunlar yaşanırken, Türkiye, neredeyse 2 haftadır bugün itibarıyla tam 2 hafta; Genelkurmay Askeri Savcılığının elinde bulunan, topladığı ve talep ettiği tüm bilgiler çerçevesinde yürüttüğü hazırlık soruşturması neticesinde ulaşmış olduğu kararla ortaya çıkan bir kağıt parçası etrafında gereğinden fazla enerjisini tüketmiştir, harcamıştır. Ayrıca, yargı sürecini sabırla ve sükunetle bekleme basiretini de gösterip her şeyden önce bunlardan dolayı gerçekten biz TSK olarak üzgünüz.
Şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kağıt parçasıdır.
Yargıtay içtihadına göre belge, hukuki hüküm ifade eden bir hakkın doğmasına ve bir olayın ispatına yarayan bir yazıdır.
12 Haziran günü belge olduğu iddia edilenin bir gazetede yer alması, yazılanların ciddi olması ve TSK'nın
hedef alındığının görülmesi üzerine hiç zaman kaybedilmeden belge olduğu iddia edilenin gerçekten belge olup olmadığının, hukuk ve yargı yoluyla ortaya çıkarılması için Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından soruşturmaya başlanılmıştır. Bu durumda, bizim tarafımızdan yapılması gereken tek ve doğru hareket tarzı da budur.''
''KÜÇÜMSEYİCİ TAVIRLAR İÇİNE GİREMEZSİNİZ''
Soruşturmanın aynen asli yargı teşkilatı içerisindeki cumhuriyet baş
savcılıkları gibi anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütüldüğünü ifade eden Orgeneral Başbuğ, ''Karar da yine bu makama aittir. Askeri savcılık, kanunlar çerçevesinde incelenmesi gereken tüm hususları mevcut bilimsel ve
teknik imkanları da kullanarak bu karara ulaşmıştır'' dedi. Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti:
''Askeri savcılığın verdiği kararı beğenebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz. Ancak bu karara karşı saygısız ve küçümseyici tavırlar içine giremezsiniz. Bu tip davranışlar askeri yargıyı küçültmez, bu şekilde davrananları küçültür. Son dönemlerde artan bir şekilde ve örgütlü olarak, altını çiziyorum örgütlü olarak gerçekleştirdiği değerlendirilen kurgulanmış bazı olaylar, TSK'yı yıpratma ve karalama kampanyasına dönüştürülmektedir. Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün, 'bugün' kelimesinin de tekrar altını çiziyorum, bugün gelinen nokta, olduğu iddia edilen bir kağıt parçası olduğunu, yani bir belge olmadığını bize göstermektedir.
Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı ve Genelkurmay Askeri Savcılığı, elindeki bütün bilgi ve belgeler ışığında ve hukuk kuralları çerçevesinde gerekeni yerine getirmiştir. Bu durumda, bugün biz bu kağıt parçasının birileri tarafından TSK'yı yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendirmekteyiz. Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılması görevinin ise devletin istihbarat organları ile ilgili yargı organlarına düştüğünü ifade ediyor ve bunun yerine getirilmesini istiyorum. Bu konunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü, bu ve buna benzer olayların devlet, millet ve ordu içinde fitne ve fesat çıkartma eylemleri olarak görüyoruz.''
''ARTIK SİLAHLI KUVVETLER ÜZERİNDEN ELİNİZİ ÇEKİNİZ''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, TSK'nın demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine bağlı ve saygılı olduğunu vurgulayarak, ''Herhalde bugüne kadar göstermiş olduğumuz tavır ve davranışlar da bu sözlerimizin doğruluğunu teyit etmektedir'' diye konuştu. Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi:
''Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan davranışlarda bulunan ve bulunabilecek personelini TSK bünyesinde barındırmaz. Bunu kim söylüyor, bunu
Anayasamızın 117. maddesine göre TSK'nın komutanı olan Genelkurmay Başkanı ben söylüyorum. Artık TSK'nın komutanı olan Genelkurmay Başkanının bu ifadesi en büyük teminattır. Daha bunun dışında başka şeyler aranmasının anlamını anlayamıyorum. Bakın, tüm bu söylentilere rağmen TSK ile artık hiçbir haklı neden ve haklı bir gerekçeye dayanmadan çeşitli nedenlerle ve çeşitli şekillerde
darbe ve
muhtıra söylemlerinde bulunanların, iyi niyetli olmadıklarını ve halkımızın da artık bu söylemlerden usanmış olduğunu düşünüyorum. Onun için TSK'nın komutanı olarak açıkça söylüyorum ki, artık Silahlı Kuvvetler üzerinden elinizi çekiniz. TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz.
TSK'ya karşı medya üzerinden asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son veriniz. TSK, tarihsel misyonu, kurumsal kültürü ve devlet adamlığı ve tecrübesinin gereği olarak kendisine karşı asimetrik olarak medya üzerinden yürütülen psikolojik harekata her zaman ve kamuoyu önünde cevap vermekten kaçınmaktadır. Ayrıca, bize askeri okullarda şu da öğretildi, bize dendi ki, öğretmenlerimiz ve komutanlarımız tarafından, 'akıllı insan her şeyin farkına varır, akılsız insan ise her konuda fikrini söyler'.
Bu nedenle bizlerin olayları takip etmediğimiz, Anayasa ve yasalar çerçevesinde gereken yer ve zamanda rahatsızlıklarımızı yerine getirmeyeceğimiz şeklindeki değerlendirmeler doğru değildir. TSK, hiçbir gerçeğe dayanmayan, hukuk dışı davranışlarla yıpratılması faaliyetlerinin devam ettirilmesine katlanamaz. TSK, bütünlüğünün her türlü dış etkilere maruz bırakılmasına
seyirci kalamaz. Unutulmamalıdır ki TSK'nın bütünlüğünün korunmasını ve haksız yere yıpratılmasını aynı zamanda ülkemizin bir beka sorunu olarak görüyoruz. Lütfen bu noktanın iyi anlaşılmasını istiyorum. TSK'nın bütünlüğünün korunması ve artık haksız yere yıpratılması, sadece TSK'nın bir sorunu değildir. Biz bunu aynı zamanda ülkemizin bir beka sorunu olarak görüyoruz. Bu şekilde de anlaşılmasını özellikle istiyoruz.
TSK üzerinde oynanan ve oynanacak oyunlar bizim görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmedeki kararlılığımızı etkileyemez. Kimse de bu şekilde beklentilerin içinde bulunmasın. TSK'nın güvenlik boyutunda ilgilenmek zorunda olduğu ülke konularına ilişkin görüş, düşünce ve tekliflerimizi yasal platformlarda ilgili makamlara iletmeye devam edeceğiz. Tahriklere kapılarak kamuoyu önünde tartışmalara girmeyi uygun bulmuyoruz. Bu çerçevede son yaşanan olayları da önümüzdeki hafta yapılacak
Milli Güvenlik Kurulu toplantısına getireceğiz.''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''Silahlı kuvvetler olarak bizim her şeyimiz açıktır, hukuka saygılıyız, hukuka açığız. Hiçbir şekilde hiçbir olayı örtbas yapma gibi ne niyetimiz vardır ne o şekilde bir hareketimiz vardır'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlediği basın toplantısında, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, ''
Başbakan'ın dün bu çerçevede açıklaması oldu. Bu konuda daha yapılması gerekenler olduğunu, sizin bu konuyu çok iyi bildiğinizi ve bir çalışmanın da yürütüldüğüne inandığını söyledi. Bu çalışma nedir? Bu çalışmayı kendisiyle görüştünüz mü? Nasıl bir çalışmadır, mahiyeti, amacı nedir?'' sorusu üzerine, Orgeneral Başbuğ, bu konunun önemli olduğunu ve makro seviyeden bakarak cevap vermek istediğini söyledi.
Orgeneral Başbuğ, ''Tekrar altını çizme ihtiyacını istediğim husus, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, demokrasi ve hukuk devletleri ilkelerine aykırı düşüncenin içinde olan davranışlarda bulunan personel barınamaz. Bunu Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanı olarak ben açıkça ifade ediyorum. Böyle durumlar olursa Türk Silahlı Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanlığı bu konuda gerekeni anında yerine getirir. Bu konu için başka yerlerden herhangi bir şekilde işaret vesaire almasına gerek yoktur'' diye konuştu.
''Bugüne kadar yaşanan süreçte neler oldu, neler yapıldı, bundan sonra neler olabilir?'' sorusunun sorulduğunu, bu konuyu doğru anlayabilmek için ilk önce
askeri mahkemelerin yetki ve sorumluluklarının ne olduğunu anlamak gerektiğini belirten Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi:
''Bu konuda da, hukukçular da dahil, esas üzüntü veren nokta o, dışında olanların farklı yorum yapması
doğal. Fakat hukuk tahsili görenler bile maalesef yanlış yorumlarda bulunuyorlar. Rahmetli Uğur Mumcu'nun dediği gibi bilgi sahibi olmadan maalesef fikir sahibi oluyoruz. Askeri mahkemelerin yetki ve sorumlulukları çok açık. Merak ediyorsanız
Askeri Yargı Usul Kanunu'nun 9. maddesini okuyun. Orada der ki; 'askeri kişilerin askeri suçları varsa ortada, bunlar askeri mahallerde askerlik hizmetleriyle ilgiliyse buna bakacak olan yargı makamı askeri yargıdır.' Çok açık. Söz konusu iddiada nedir karşımıza gelen? İddia edilen hususun Genelkurmay Karargahı'nda işlendiği ifade ediliyor. Askeri mahal. Kim işledi? Askeri kişiler. Bu kadar açıkken hala 'yok efendim bunu askeri mahkeme mi
sivil mahkeme mi bakar' tartışması abesle iştigal etmektir.
İkincisi, askeri mahkemelerle ilgili olarak çok yanlış değerlendirmeler yapılıyor. Üzülerek ifade ediyorum, bazı akademik unvana sahip olan kişiler, artık
Avrupa'da askeri mahkemelerin kalmadığını bile söyleyecek kadar cahilce belki de maksatlı beyanlarda bulunuyorlar. Askeri mahkemeler bugün geçerli.''
Avrupa Birliği ülkelerinden
İngiltere,
Belçika,
İtalya,
Lüksemburg,
İspanya,
Yunanistan, Polonya'da askeri mahkemeler bulunduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, ''Türkiye'de askeri mahkemelerin olmasıyla yargının iki başlı olduğunu iddia edenler, bunun kaldırılmasını isteyenler, niye bunu kamuoyuna söylerken, olabilir, fikren saygı gösteriyorum ama bunu söylerken bunu da söylemeleri lazım. 'Evet ama AB'de şu ülkelerde askeri mahkemeler var' demeleri lazım. Bunu söylemiyorlar. O zaman maksatlı'' diye konuştu.
ABD,
Rusya, İsrail'de de askeri mahkemeler olduğunu, olmayan bazı ülkeler de bulunduğunu dile getiren Orgeneral Başbuğ, ''Ama burada önemli olan elbette bu askeri mahkemelerin olup olamamasını o ülkenin ihtiyaçları tayip eder'' dedi.
''SİZ NASIL ASKERİ MAHKEMELERİ BU ŞEKİLDE TANIMLARSINIZ?''
Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
''(Efendim askeri mahkemeler tarafsız değildir) iddiaları da var. Çok çirkin. Bu, devlete, Anayasa'ya, hukukumuza saygısızlık. Bu mahkemeler
sokak mahkemeleri mi,
çatı mahkemeleri mi, anayasal kurum. Siz nasıl askeri mahkemeleri bu şekilde tanımlarsınız. 'Askeri mahkemeler bağımsız değildir...' Ben size bir örnek vereyim. Belki ikinci örneğini bulamazsınız. Bakın şu anda askeri mahkemelerin yapısına baktığınız zaman hakimler vardır, subaylar vardır. Peki ne oldu bundan biraz evvel, hatırlayın. Genelkurmay Askeri Mahkemesi, yani benim mahkemem, askeri mahkemelerde subayların bulunmasının Anayasa'ya aykırı olduğu düşüncesinden hareketle
Anayasa Mahkemesi'nde
dava açtı ve Anayasa Mahkemesi de kabul etti. Bu kadar çarpıcı örneği ben size ifade edeyim siz de kalkın 'askeri mahkemeler bağımsız değil' deyin. Böyle şey olur mu?
Yine bir şey söyleniyor. Soruşturma tabii ki kanunlarımıza göre soruşturma askeri mahkeme nezdinde kurulan kıta komutanının soruşturma emri vermesiyle de başlıyor. Evet. Emri biz verdik. Emirle başlattık. Peki, biz bu emri ne zaman verdik? Olayın akabinde yarım saat sonra verdik. Belki tersi olsaydı diyebilirdiniz ki 'bakın komutanlık vermiyor' Tersi. Yeri gelmişken onu da ifade edeyim; soruşturmaların açılması sadece kıta komutanın soruşturma emri vermesiyle de olmaz. Savcı aciliyet görürse derhal soruşturmayı açar. Şimdi bu kadar faktörler bu kadar durumlar varken kalkıp nasıl 'bağımsız değildir' yargısına gidersiniz? Bu savcının verdiği kararı beğenmeyebilirsiniz, ona bir şey demiyorum ama saygı saygı göstermek durumundasınız.''
''SUÇLAMALAR GERÇEK DIŞI VE MAKSATLI''
Basın toplantısının yapıldığı binanın yan salonunda Yarbay Mustafa Dönmez'in mahkemesinin bugün başladığını anımsatan Orgeneral Başbuğ, ''Yargı kesin karar ulaşmadan evvel herkes bir kere suçsuzdur. Bu prensibe uymak durumundayız. Ama Yarbay Dönmez ile ilgili iddianameyi kim hazırladı? Yine bu savcılar hazırladı ve iddianamede Yarbay Dönmez'e yönelik suçlamalar oldukça ciddi. Şimdi bütün bu gerçekler varken bir kere askeri mahkemelere, savcılara yöneltilen bu şekildeki düşünce ve suçlamalar gerçek dışı ve maksatlıdır'' dedi.
Haberin 12 Haziranda gazetede çıkması üzerine
askeri savcılık yetkisi dahilinde olan bir konu olduğu için soruşturmaya başlandığını anımsatan Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi:
''Soruşturmaya başladığı andan itibaren bu belgenin bulunduğu ki
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı
dosyasının içindeki bir belgedir, bu da bir dokümandır, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığıyla iş birliği yaptılar savcılar 'benim yetkimde, ben araştırıyorum...' Bizim amacımız burada bu belge doğru mudur, değil midir? Bunu bulmak mecburiyetindeyiz. Ne dedik; 'Elinizde ne kadar bilgi, belge, doküman varsa bize verin.' Bu
işbirliği ve koordinasyon yapıldı ve ne kadar sürdü bu soruşturma? 12 gün sürdü. Şimdi bir taraftan hem 'bu soruşturma yetersiz' diyeceksiniz bir taraftan da 'niye 12 gün niye sürdü?' diye kritize edeceksiniz. Yani bu kadar çelişki olur mu? Elbette askeri savcılık hukuk kuralları çerçevesinde yapması gereken her şeyi en ince noktasına kadar yapmıştır. Genelkurmay Karargahı da bu konuda üzerine düşeni yapmıştır ki belki de kamuoyunun bu konuya ilişkin sabırsızlıkla bizden bir cevap beklemesine rağmen, bunun aleyhimize bazı noktaları doğurmasına rağmen bunu göğüsledik. Niçin? Hukuk için. Şimdi askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığı kararını vermiştir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesin değildir. Biz hukuk devletiyiz. Hukuk devleti ilkelerine sadığız. Kesin değildir. Evet. Önemli olan şu; bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi, emare ortaya çıkarsa elbette bu soruşturma tekrar açılabilir. Soruşturma şartlarında değişiklik olmaması durumunda, merak ederseniz bulursunuz bunların ne olduğunu, bu soruşturma tekrar burada açılır. Bunun aksini düşünmek yanlıştır. Hukuka aykırıdır. Ama soruşturma şartlarında değişik durumlar olabilirse elbette usul hukukuna göre soruşturmayı devam ettirecek yargı organı değişebilir. Ne mi? Sizi çok zorlamayalım. Olayda bir müştereklik bulunabilir. Müştereklik demek sivil ve asker beraber yapması demektir. Bu eğer Askeri
Ceza Kanunu'na girmiyorsa elbette bunun yargı makamı farklı olur. Ancak soruşturma şartlarında değişiklik olmadığı takdirde ilave belge delil çıkarsa elbette kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesin olmadığı için elbette soruşturma açılabilir. Baştan ifade etik. Silahlı kuvvetler olarak bizim her şeyimiz açıktır, hukuka saygılıyız. Hukuka açığız. Hiçbir şekilde hiçbir olayı örtbas yapma gibi ne niyetimiz vardır ne o şekilde bir hareketimiz vardır. Ancak bizim TSK olarak da delil toplama üzerinde yetki ve sorumluluğumuz yoktur. Bu konunun bu şekilde net olarak ifade ettiğimizi zannediyorum.''
''DOĞRU OLMADIĞI NOKTASINDAN HAREKETLE...''
Orgeneral Başbuğ, ''Şu ana kadar bize ulaşan bilgi, deliller çerçevesinde gerek Genelkurmay Başkanlığı olarak gerek Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı olarak biz üzerimize düşen görevi yerine getirdik'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, ''Bizim istediğimiz şudur; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından istiyoruz, diyoruz ki, bu belgenin gerçek olmadığı noktasından hareketle bu kağıt parçası kimler tarafından, ne amaçla hazırlandı? Bunu bulun. Bu açıdan zaten Genelkurmay Askeri Savcılığı da
görevsizlik kararı vererek dosyayı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Biz bu belgenin doğru olmadığı noktasından hareket ederek, bu belgenin kimler tarafından ne maksatla hazırlandığını istiyoruz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından. Yoksa, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından bu belge doğru mudur, yanlış mıdır noktasını açıklığa kavuşturulmasını şu anda mevcut soruşturma şartları çerçevesinde istemiyoruz.'' diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''Bizim karşı olduğumuz, hiçbir gerçeğe dayanmayan, ön yargılı, ön amaçlı, yıkıcı faaliyetler... Elbette bunları artık geldiğimiz noktada, fitne ve fesat olayları olarak görüyoruz'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlendiği basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Bir gazetecinin, soruşturmaya konu olan
Albay Dursun Çiçek'in belgedeki
imzasıyla Askeri Savcılığa verdiği ifadeye attığı imzanın farklı olduğu tartışmalarını anımsatması üzerine Orgeneral Başbuğ, soruşturmanın Genelkurmay Askeri Savcılığınca yürütüldüğüne dikkati çekti. Genelkurmay Askeri Savcılığının bağımsız olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti:
''Bakın çok açık söylüyorum, benim samimi olduğumu da biliyorsunuz. Şimdi şuraya 20 tane hakim albayı getirin ve bana sorun, Genelkurmay Başsavcısı kim, samimi olarak söylüyorum tanımıyorum. Ha tanımış olabilirim, bu illa kesin tanımamış olacağım anlamına gelmez. Başka bir görevde benim yanımda çalışmış olabilir, tanımıyorum şimdikini. Bizim prensip olarak savcılarla hiçbir zaman direkt ilişkimiz yoktur. Bizim adli müşavirlerimiz vardır. Biz elbette bu konuda her türlü faaliyetimizi adli müşavirlerimizle yaparız. Bunun da bu vesileyle anlaşılmasını istiyorum.
Gelelim bu imza konusuna. Askeri savcılık elbette bu konunun üzerinde durdu. Yani bu konunun üzerinde durmadığını nereden çıkarıyorsunuz? Ama gelinen sonuç şudur: Ben de bu konuyu bildiğim ve takip ettiğim kadarıyla imza değişiklikleri kriminal inceleme sonucunu değiştirmiyor. Bilimsel olarak yapılan bu incelemelerde teknik kriterler kullanılıyor ve siz nasıl şekilde imza atarsanız atın, imzanızın şeklini değiştirin, isterseniz -imzanın ıslak olması lazım tabii bunun net anlaşılması için- elinizin mahsulü olduğu anlaşılabiliyor. Yani bir noktada çizgileriniz, elinizin el hareketleri, sizin bir noktada
parmak izi gibi sonuç çıkarıyor. Şimdi burada ıslak imzaya sahip belge yok. Dolayısıyla elbette askeri savcılık bu konu üzerinde durmuştur. Ancak belgenin aslı ıslak imzaya sahip bir belge olmadığı için buruda bir sonuca ulaşılması mümkün değil. Dolayısıyla bu bir noktada sonucu da değiştiremeyeceği kanaatine varmıştır. Nitekim askeri savcılık bu şekilde değerlendirmesini hazırlamış olduğu karara da açık şekilde yazmıştır.''
''GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİMİ BAŞBAKAN'A İLETTİM''
Orgeneral Başbuğ, bir başka gazetecinin, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın doğruluğu kanıtlanmamış bir kağıt parçasından hareketle partisinin
Şanlıurfa il kongresinde, TSK'yı hedefe oturtmasından hicap duyuyor musunuz?'' sorusuna, ''Hicap duyma esasında çok ağır bir laf. Ben niye hicap duyayım ki bir kere. Kesinlikle öyle bir düşünceye sahip değilim. O konuyla ilgili fikrimi soruyorsanız, bu konuya ilişkin ben görüş ve düşüncelerimi Sayın Başbakan'a ilettim. O konuda söyleyeceğim budur'' yanıtını verdi.
''Konuşmanızın başında sert bir tonda, 'Fitne fesat karıştırmak isteyenler var' dediniz. Türkiye'nin bekasına karşı bir tavırdan söz ettiniz. Bu konuda bir duyumunuz ya da incelemenin sonucunda vardığınız bir kanaat söz konusu mu?'' sorusu üzerine, Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:
''Şimdi Türkiye'nin bulunduğu coğrafya ortada, problemler ortada. Güçlü bir TSK'nın ve bütünlüğüne sahip bir TSK'nın önemi ortada. Şimdi siz buna zarar verirseniz kime zarar verirsiniz? Sadece TSK'ya mı? Bir noktada, ülkenizin bekasını de riske atıyorsunuz. Biz her zaman söylüyoruz, bir şeyin altını tekrar çiziyoruz: Biz, kanunlara ve yasalara saygılıyız. Kanunlara ve yasalara aykırı hareket edenlere müsamaha etmeyiz. Söylüyoruz açıkça, bunu ifade ediyoruz. TSK da haklı gerekçelere dayalı olarak, arkasında ön yargı olmayan bütün tenkitlere açığız. Biz demiyoruz ki 'TSK hiçbir şekilde tartışılamaz, TSK ile ilgili olarak hiçbir şekilde tenkit, yorum yapılamaz.' Biz diyoruz ki '
evet, olabilir.' Belki bazıları yararlı, faydalı da olur, buna açığız. Bizim karşı olduğumuz, hiçbir gerçeğe dayanmayan, ön yargılı, ön amaçlı, yıkıcı faaliyetler. Elbette bunları artık geldiğimiz noktada, evet biz bunları fitne ve fesat olayları olarak görüyoruz. Yalnız TSK için değil, devlet, millet için de çok açık. Yaşadığımız olaylar bizi bu noktada ciddi şekilde düşünmeye ve ifade etmeye mecbur kıldı.''
''O, ONLARIN TAKDİRİDİR''
''
AK Parti, bu kağıt parçası ortaya çıktığı zaman olağanüstü toplandı, yargıya başvurdu. Yargıya başvurması Askeri Mahkemenin kararından sonra olsa daha iyi olmaz mıydı?'' sorusuna, Orgeneral Başbuğ, ''O konu tabii bir takdirdir. O konuda yorum yapmayı ben uygun bulmuyorum. Elbette Türkiye'de hukuk sistemi, devletimizin sistemi var. Her kurum, her müessese verdiği kararı doğru görüyorsa, o, onların takdiridir. O konuda bizim yorum yapmamız uygun olmaz'' yanıtını verdi.
Orgeneral Başbuğ, ''15 Haziranda yapmış olduğunuz bir açıklama vardı. 16 Haziranda bir gazetede yayımlandı. 'Belge sahte çıkarsa ne yapacağımızı Türkiye görecek' şeklinde. Bugün belgenin sahteliği konusunda en azından şu an itibarıyla bir kanaatiniz oluşmuş durumda... TSK'nın hiçbir şekilde bu yıpratma faaliyetlerine katlanamayacağını vurguladınız. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde ne gibi metot izleyeceksiniz?'' sorusunu, şöyle cevapladı:
''İzliyorsunuz işte, izliyorsunuz yani. Biz hukuk devleti ilkelerine saygılıyız. Bu süreçte de bunu gösterdik. Bir konuyu Askeri Savcılığa verdik. Askeri Savcılıktan konuya ilişkin bir karar gelmeden önce, bir kelime bile konuştuk mu? Bu hukuka olan saygımızdır. Biz, hukuk devleti ilkelerine, hukuka bağlıyız, saygılıyız. Elbette hukuk devleti ilkeleri kapsamında, hukuk çerçevesinde ne yapılacaksa yapılacaktır. Bundan, başka yorumlar çıkarılmasından da üzülürüz.
Elbette bu konulara ilişkin görüş ve düşüncelerimizi yasal platformlarda getiririz. Onu da açıkça ifade ettim. Dedim ki 'önümüzdeki hafta MGK toplantısında bu konuyu getireceğiz'. Bu konularla ilgili, yaşadığımız süreçle ilgili bazı sorunlar var. Bunlarla ilgili Genelkurmay Askeri Savcılığı suç duyurusunda bulundu. Nedir bunlar? Bakın, 'söz konusu belge' lafını kullanıyoruz ama şu anda kağıt, mevcut bilgiler kapsamında. Nerede bulundu? Bir yerde bulundu işte, ayın 4'ünde. Öyle mi? Ayın 6'sında İstanbul'daki mahkemenin oturumunda bu dosya açıldı. Birtakım evraklar var. Peki, 6'sında açıldı, 12'sinde bir gazeteye
servis edildi, açık. Şimdi bunu sormaya, sorgulamaya hem hukuk, hem şekil yoluyla hakkımız yok mu? Acaba bir özel kasıt mı var burada? Bunu sormak hem hukuk yoluyla, hem de diğer şekillerde bizim hakkımız. Şimdi bu belgelere bakıyoruz, tuhaf. Bir yığın belge var. O belgeler hakikaten usulüne göre hazırlanmış, uygun, konuları hemen hemen aynı. Çok önemli konular değil aslında. Bu iddia edilen belge ise onlarla hiçbir ilişkisi olmayan, içerik olarak, artı hazırlanış şekli olarak farklı bir belge. Olabilir, ona da itirazımız yok.
Peki, şu soruyu sormaya hakkımız yok mu? Bu belgenin
Nisan 2009'da hazırlandığını kim tespit etti? Kim tespit etti. Belgenin üzerinde hiçbir tarih yok, arkadaşlar. Soruşturma kapsamında birtakım
raporlar hazırlandı. Birisi Jandarma Genel Komutanlığımızın hazırladığı kriminal rapor. 17'sinde hazırlandı, özel kuryeyle gönderildi. 19 ve 20'sinde bu kriminal raporun bazı parçaları, bazı basın organlarında yer aldı. Niye? Hem de işin acı tarafı, belgenin tümü de değil. Nedir bu? Kamuoyu oluşturmaktır. Bakın bugün ilk defa bir ifade kullandım, medya üzerinden asimetrik bir psikolojik harekat yapılıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Dairesi tarafından bir rapor hazırlandı, 22 Haziranda. Niçin? Şimdi bu soruyu sormak hakkım değil mi? Şimdi bunlar tabii ki elbette bizi de düşündürüyor. Biz burada düşünmeyle kalmadık, aynı zamanda Genelkurmay Askeri Savcılığı bu konularla ilgili hukuki süreci başlattı ve suç duyurularında bulundu. İlgili makamlar da bu konularla ilgili araştırmalarına başladı. Bunlar yanlış. Bırakın süreci normal mecrasında aksın. Bırakın doğru neyse çıksın. Bizim ona hiç itirazımız yok ama siz doğrunun çıkmasını beklemeden devamlı bu hukuk sürecini dinamitlerseniz ne olacak bu Türkiye'nin hali? Bunu hakikaten, ciddi olarak hep beraber düşünelim.''
''TRAJİK DURUMLAR YAŞIYORUZ, KARA MİZAH ÖRNEĞİ...''
Orgeneral Başbuğ, bazen kara mizah örneği trajik durumların yaşandığına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Genelkurmay Askeri Savcılığının açıklaması,
Çarşamba günü yanılmıyorsam saat 14.50'de ajanslara verildi. Uzun bir açıklama, 3 sayfa. Saat 15.00'den itibaren tüm televizyon kanalları son dakika haberlerine başladı. Şimdi, 14.50'de verildi, 15.00'de son dakika haberleri başladı, yorumlar başladı. Ben birini takip ettim, saat 15.00'te.
Yorumu yapanlar inanın daha o Genelkurmay Askeri Savcılığının açıklamasını görmemişler. Çünkü, o anda televizyonlarda da yok ve 15.00'da çıkıyor biri diyor ki 'Olacağı buydu. Ben zaten başka bir şey beklemiyordum. İşte, şöyle şöyle şöyle...' Ya, ayıptır bu ayıp.
Yani en azından bekleyin, alın şu üç sayfalık metni okuyun, ondan sonra beğenmediğiniz yer olabilir, tenkit edin. Beğenmediğiniz yerler, katılmadığınız yerler olabilir ama siz daha saat 14.50'de ajanslara giden haberlere 15.00'te televizyonlarda artık herkes çıkıyor yorum yapıyor. Üzülüyorum ki yorum yapanlar daha açıklamanın başlığını bile görmemişlerdir. İşin kötüsü o programları yönetenlerin önünde de yok. Burada ben özellike ajanslarımıza da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Benim bu kişisel izlenimim. Bu tip önemli şeyleri lütfen parça parça vermeyin. O da bir sıkıntı. Şimdi ajanslar bunu parça parça veriyor, elbette televizyondaki arkadaşlarımız sıkıntıya düşüyor, bir satır görüyor anlamıyor, yanlış şeyler söylüyor. Yorum yapanlar daha hiç metni görmemiş, yorumlar yapıyor ama ne oluyor o zaman arkadaşlar, insanlar televizyonları seyrediyor. Siz ne söylerseniz o giriyor. İşte bu asimetrik savaş.''
''ONA GİRMEM BEN''
Bir gazetecinin, ''Yıllardır TSK kendisine yönelik bazı sistemli yıpratma hareketleri olduğunu söyler. Bunları gerçekleştirenlerin kim, kimler, hangi kurum ve kuruluş ya da yapılar olduğuna dair fikriniz var mı, bizimle paylaşmasanız bile ilgililerine adlandırdığınız oldu mu?'' sorusuna Orgeneral Başbuğ, elinde hiçbir bir delil, belge ve yargı kararı olmadan kamuoyu önünde herhangi bir kişi ve kurumu suçlamanın doğru olmadığını belirtti. Orgeneral Başbuğ, ''Bizden böyle bir şey beklemeyin. Elbette bu konuya ilişkin bizim de bazı duyumlarımız, bilgilerimiz var.