Samanyolu Haber Televizyonu'nda yayınlanan Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ve Faruk Mercan'la
Endaze programına
Sabah gazetesi yazarı
Nazlı Ilıcak katıldı. Ilıcak, 12
Eylül darbesinin yargılanmaya başlamasının çok büyük sembolik öneminin olduğunu belirtti.
“12 EYLÜL DARBESİNİN YARGILANMASININ SEMBOLİK ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK”
Endaze programına katılan
Gazeteci –
Yazar Nazlı Ilıcak,
12 Eylül Referandumundan önce
Ahmet Hakan,
Ece Temelkuran gibi bazı köşe yazarlarının 12 Eylül'ü darbesini yapanları yargılamanın mümkün olmayacağını, Referandum paketine böyle bir madde koymanın milleti enayi yerine koymaktan başka bir şey olmadığını söylediklerini vurguladı. Fakat bugünlerde başlayan 12 Eylül darbe soruşturması ve Kenan Evren'in de ifadesinin alınmasının çok büyük sembolik öneminin olduğunu, bir zamanlar öykündükleri Yunanistan'da yapıldığı gibi
Türkiye'nin de artık darbecilerden
hesap sorabilen bir
demokrasi haline geldiğini ifade etti.
“ERDOĞAN GİDEREK OTORİTERLEŞİYOR İDDİALARI BİR PROPAGANDADIR”
Endaze programında Gazeteci - Yazar Nazlı Ilıcak bazı kesimler tarafından dile getirilen “
Başbakan Tayyip Erdoğan giderek otoriterleşiyor” iddiasının bir
propagandadan ibaret olduğunu söyledi. Daha önce Laiklik, rejim ve
Cumhuriyet elden gidiyor diyerek bir mücadele yürütüldüğünü, bunun ters teptiğinin görüldüğünü ve şimdi de aynı kesimlerin demokrasi üzerinden böyle bir propaganda yapmaya yöneldiklerini ifade etti.
Ilıcak, bu hükümetin askerî
vesayeti büyük ölçüde dizginlediğini, askerin kışlaya çekildiğini, Türkiye gibi darbelerden çok çekmiş bir
ülke için bunun çok büyük bir başarı olduğunu belirtti. Nazlı Ilıcak, Bazı kesimlerin şimdi “Evet
askeri vesayet kırıldı ama, hükümet kendi statükosunu kurdu ve
sivil dikta oluşturdu” diyerek bunu dengelemeye çalıştıklarını söyledi.
“ERGENEKON VE BALYOZ'DA HERŞEYİN TERSİNE DÖNMEMESİ İÇİN SORUMLULUK İÇİNDE HERKES OYUNU KULLANMALI”
Programda Nazlı Ilıcak;
12 Haziran seçiminin de çok önemli olduğunu,
Ergenekon ve
Balyoz davalarının devam ettiğini, askeri vesayetin belinin kırıldığını ama tam olarak ortadan kalkmadığını, her şeyin allak bullak olabileceğini söyledi. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisinin Ergenekon'a karşı tavır almadığını, hatta Ergenekoncu isimlerin
aday yapıldığını, dolayısıyla o önemli davaları CHP'nin bozmaya çalışacağını, HSYK'nın yapısını yeniden vesayetçi şekle sokmaya çalışacaklarını ifade etti. Ilıcak, o bakımdan herkesin sorumluluk içinde rahata, rehavete kapılmadan gidip oyunu kullanmasını çok önemsediğini vurguladı.
“BAŞBUĞ VE BÜYÜKANIT MUTLAKA YARGILANMALI”
Endaze Programında Prof. Dr.
Mümtazer Türköne ise 2007 yılında
Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında yaşanan 367 skandalıyla ilgili Mehmet Ali Şahin'in
Erkan Mumcu'ya bildiklerini anlat çağrısını hatırlatarak aslında o günlerde neler yaşandığını Türkiye'de herkesin bildiğini söyledi. Mumcu'nun başka yerlerde oturup anlattıklarını,
kamera karşısında inkar ettiğini, ama gerçeklerin de mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyunun olduğunu belirtti. Türköne, Karadayı'nın internete yansıyan ses kasetinin, Muhrarrem Sarıkaya'nın yazdıklarının ve kendi bildiği ve gördüklerinin Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığına seçilmesini önlemek için ordu içinde
Genelkurmay ve
Kara Kuvvetleri karargahlarında silahlı bir kalkışma olduğunu orta koyduğunu, bu yüzden dönemin Kara Kuvvetleri komutanı
İlker Başbuğ'un ve 27
Nisan bildirisini yazdığını
itiraf eden Genelkurmay başkanı
Yaşar Büyükanıt'ın mutlaka yargılanması gerektiğini belirtti.