"Başbakan Erdoğan'a teşekkür ediyorum" diyen Bugün Yazarı Adem Yavuz Arslan, "Çünkü bugün söyledikleri ve yaptıkları ile aylardır yazıp çizdiklerimizi doğruladı" diye yazdı. İşte Adem Yavuz Arslan'ın ilgili yazısı....
Teşekkürler Sayın Başbakan!
Her ne kadar Başbakan Erdoğan, 17 Aralık'tan bu yana Fethullah Gülen ve sevenlerine çok ağır hakaretler etse de ben şahsen Başbakan Erdoğan'a teşekkür ediyorum.
Çünkü bugün söyledikleri ve yaptıkları ile aylardır yazıp çizdiklerimizi doğruladı.
Nasıl mı?
Öyle çok eskilere gitmeyelim. 14 Kasım'da Zaman'ın manşetiyle tartışılmaya başlayan 'dershanelerin kapatılması' projesine ilk günden karşı çıktım.
Çünkü 'Her Ankara gazetecisi gibi' biliyordum ki, bu yasa eğitim reformu filan değildi. Bizzat Başbakan'ın talimatıyla Cemaat'i bitirmeye yönelik bir hamleydi.
Vekiller karşıydı.
Eğitimciler karşıydı. Bu işten birinci dereceden sorumlu Bakan Nabi Avcı karşıydı.
Hatta mikrofonlara yasanın faziletlerini anlatıyordu ama birebir sohbet ederken ya da mikrofonlar kapalıyken 'Allah bana dershaneleri kapatmayı nasip etmesin' diyecek kadar karşıydı.
Yasayı hazırlayan müsteşar eski kurumundan 'Başbakan talimat verdi dershaneleri kapatmaya gidiyorum' diyerek ayrılmıştı.
Yani Başbakan, bakanları, vekilleri, yandaş ve havuz medyasının fertleri aylar boyunca millete yapılanın bir eğitim reformu olduğu hikâyesini anlattılar. Devam edelim.
Emniyetteki tasfiyeleri ilk bu köşede okudunuz. 27 Mayıs 2013'te 'Emniyet istihbaratta deprem' başlığıyla tasfiye sürecinin başladığını yazmıştım.
Günlerden pazartesiydi ve Bakanlar Kurulu toplanmıştı. İçeride sert eleştiriler yapıldığını ertesi gün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'tan dinlemiştim. Arınç, TBMM'de 'hatırlamak istemeyeceğim şeyler' de söyleyerek tepki göstermişti yazıma.
Sonrasında yaşananlar malum.
17 Aralık operasyonuyla birlikte zaten hazır olan fişlemeler uygulamaya kondu. Binlerce polis tasfiye edildi. Ülkenin iyi yetişmiş beyinleri, fedakâr insanları hak hukuk gözetilmeden tarumar edildi. Biz eleştirince de 'Tasfiye yok, rutin işlem' dediler. Hem de milyonların gözünün içene bakarak. Oysaki yapılan ancak darbe dönemlerinde rastlanabilecek bir bürokrat kıyımıydı.
Hükümet seçime giderken apar topar çok önemli yasaları Meclis'e getirdi. Hepsine de janjanlı ambalajlar yaparak.
Mesela internet düzenlemesini 'özel hayatın mahremiyetini korumak için' yaptık dediler.
Kulağa hoş gelen bir söylemdi.
Ama gerçek öyle değil. Hükümet birtakım illegal ilişkilerin ortaya dökülmesini, internette yayılmasını önlemek için bu yasayı alelacele getirdi.
Bugün ise bizzat Başbakan düzenlemeyi neden yaptıklarını miting meydanlarında açıklıyor.
17 Aralık sonrası yargıya müdahale girişimlerine de tepki gösterdim. Daha ilk akşam Sadullah Ergin Hatay'dan apar topar dönüp HSYK toplanırken canlı yayındaydım ve tıpkı Ergenekon hakim savcılarına müdahaleye karşı çıktığım gibi buna da karşı çıktım. Hükümet Adli Kolluk Yönetmeliği'ni değiştirdi, mahkeme kararını uygulatmadı, savcıları dağıttı, HSYK'yı doğrudan bakana bağladı.
Bütün bunları da 'İleri demokrasi için yaptık' dediler. MİT Yasası'nda talep edilen tüm yetkilerin 'içeriye dönük' olduğunu, hedefin 'hükümete bağlı muhaberat teşkilatı' olduğunu yazdık, anlattık.
Hülasa...
Her şey herkesin gözü önünde oldu.
Hükümet yolsuzlukları gündemden düşürebilmek için çıkmaz bir yola girdi ve tam gaz gidiyor.
Başbakan milyonları rencide eden bir üslupla seçim kampanyası yürütüyor.
Sonuç itibariyle; ortaya çıkan belgeler, tapeler nedeniyle derin hayal kırıklığı yaşasam da şahsen Başbakan'a teşekkür ediyorum.
Çünkü bir Ankara temsilcisi olarak yazdığım her haberi, yaptığım her yorumu 'Biz bütün bu yasaları paralel devletle mücadele için yaptık' diyerek teyit etti. Aylardır millete yalan söylemekten bıkmayan havuz medyasının yazarları, yandaş kalemleri ve vekiller şimdi nasıl kıvıracaklar bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, nasıl bugünün yarını varsa yarın Hakk'ın divanı da var.
Orada yaptıklarınızı, söylediklerinizi önünüze koyduklarında 'Bunlar montaj, dublaj, komplo' diyemiyorsunuz.
Ben orayı düşünerek yanlış gördüğüme itiraz ettim, etmeye de devam edeceğim.
Sizin tercihiniz size kalmış.