Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, 2003-2007 yılları arasında 58. ve 59. hükümetler döneminde
bütçeden en yüksek payı her yıl eğitime ayırdıklarını belirterek, ''Şimdi 2008 bütçesinin hazırlıkları başlıyor. Burada da birinci sırada en büyük payı Milli Eğitime ayırıyoruz. Bu adım, yönetimde çok temel bir anlayış değişikliğine gidildiğinin işaretidir. Türkiye'nin istikametinin aydınlık bir gelecek olduğunun da en manidar nişanesidir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, 2007-2008 eğitim
öğretim yılının başlaması dolayısıyla Ankara'da, Karakusunlar
İMKB Anadolu Endüstri
Meslek Lisesi'nde düzenlenen törene katıldı.
Erdoğan, açılış töreninde yaptığı konuşmada, yeni eğitim öğretim yılının öğrenciler, öğretmenler ile eğitim camiasına hayırlı olmasını diledi.
Türkiye'nin geleceği olarak görülen gençlerin eğitimi için harcadıkları
emek ve katkılar konusunda öğretmenlere de teşekkür eden ve başarı dileyen Erdoğan, her yeni eğitim yılının, Türkiye'nin her alanda yaşadığı büyük atılım ve değişime güç katacağına, Türkiye'nin önüne yeni ufuklar koyacağına inandığını ifade etti.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu eğitim öğretim yılını Türkiye'nin aydınlık yarınlarına giden yolda yeni bir başlangıç,
altın bir fırsat olarak görüyorum.
Hükümet olarak görev yaptığımız ilk 5 yıllık dönemde, eğitim sistemimizin çağın gerektirdiği bir yapıya kavuşması için tarihi adımlar attık. 2002 yılında göreve geldiğimiz ilk gün eğitim, sağlık,
adalet ve
emniyet olmak üzere Türkiye'yi 4 temel taş üzerinde inşa edeceğimizi, kalkındıracağımızı söylemiştik. Çok
şükür, geriye dönüp baktığımızda bunun gerçekleşmeye başladığını, azami seviyede bunun gerçekleştiğini görüyoruz. Sözlerimizin önemli bir kısmının yerine getirildiğini görüyoruz.''
Türkiye'nin eğitim, sağlık, adalet ve emniyet alanında 2002 yılı öncesiyle kıyaslanamayacak derecede çok büyük bir atılım hamlesini gerçekleştirdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
''Ülkemizin en köklü meselelerinin temelinde eğitimdeki kalite yetersizliğinin ve bu kalitenin bugüne kadar gecikmesinin yattığı bilindiği halde, önceki dönemlerde maalesef eğitim hep geri plana itilmiş, alandaki ihtiyaçlar ise
ihmal edilmiştir. Üzülerek ifade edeyim ki eğitimi geri planda tutan bu anlayış,
ülkemize ciddi zararlar vermiş, hem zaman kaybettirmiş, hem de geleceğe hazırlığımızı zaafa uğratmıştır.
Hükümet olarak ilk günden beri 'İnsanı yücelt ki devlet yücelsin' anlayışıyla hareket ettik, bu anlayışı en temel ilke olarak benimsedik. Bu anlayışta çok zaman önce gösterilmesi gereken cesaret ve kararlılığı göstererek, eğitim alanında köklü reformların altına imzamızı attık.
2003-2007 yılları arasında 58. ve 59. hükümet döneminde bütçeden en yüksek payı her yıl eğitime ayırdık. Şimdi 2008 bütçesinin hazırlıkları başlıyor. Burada da birinci sırada en büyük payı Milli Eğitime ayırıyoruz. Bu adım, yönetimde çok temel bir anlayış değişikliğine gidildiğinin işaretidir. Türkiye'nin istikametinin aydınlık bir gelecek olduğunun da en manidar nişanesidir.
2002 yılında eğitime ayrılan bütçe 7,5 milyar YTL (7,5 katrilyon TL) iken 2007 yılında bizim eğitime ayırdığımız pay 21.4 milyar YTL (21.4 katrilyon TL) olmuştur. Bu yaklaşık 3 misli bir artış demektir. Türkiye'nin bu dönemde krizle mücadele halinde olduğu düşünülürse, alınan mesafenin ne denli başarılı olduğu ortadadır. Fakat Türkiye'de bütçe rakamlarını artırmak kadar önemli bir şey daha var. O bütçeleri doğru, yerinde ve zamanında kullanmaktır. Öyle adımlar atarsınız, öyle yatırımlar yaparsınız, öyle paralar ortaya koyarsınız ki biri beşe mal e
dersiniz. İşte bizler biri beşe mal etmedik, biri bire mal ettik veya daha uygun şartları, bunları üretmenin başarısını gösterdik.''
DERSLİK YAPIMI
Başbakan Erdoğan, hükümet olarak sadece bütçeyi artırmakla kalmadıklarını, eğitime fiziki altyapı sağlanmasında da muazzam bir gelişme kat ettiklerini söyledi. Erdoğan, ''4,5 yılda 110 bin 944 derslik inşa ettik. İnşallah bu yılın sonuna kadar bu rakam 130 bin dersliğe ulaşacak. Bu ilerlemede eğitimi bir ülke meselesi olarak gören,
hayırsever insanlarımızın ve kuruluşlarımızın da büyük payı var. Devlet millet kaynaşması nedir, bunun en güzel örneğini ortaya koyduk'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, törenin gerçekleştirildiği okulun ''Eğitime Yüzde 100 Destek'' kampanyası ile yapıldığını, Avea'nın okulun inşası ve bilgi teknolojisi sınıfının kurulmasına
destek verdiğini kaydetti.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, bugün en alt ve en üst sosyal kesimler arasındaki
makasın 2002'deki kadar açık olmadığını belirterek, ''Bugün Şişli'de okuyan bir öğrencimiz ile Şemdinli'nin bir okulunda okuyan bir öğrencimiz
teknik imkanlar bakımından hemen hemen aynı seviyeye ulaşmıştır'' dedi.
Erdoğan, bu dönemde demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olmanın idrakini ülkenin 780 bin kilometrekaresinde hakim kıldıklarını ifade ederek, bu dönemd
e devletle millet arasındaki duygu bağının, hukuk temelinde sağlamlaştığını ve karşılıklı bir güvenin tesis edildiğini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, ilk ve
ortaöğretimde 2007-2008 öğretim yılının başlaması dolayısıyla Ankara'da, Karakusunlar İMKB Anadolu Endüstri Meslek Lisesi'nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, geçen 5 yıllık dönemde ortak bir gayretle okullaşma oranında herkesi sevindiren gelişmeler kaydettiklerini ifade ederek, 2002'de okul öncesi eğitimde yüzde 11 olan okullaşma oranının yüzde 25'e çıktığını, bunun yanı sıra sayısız ortaöğretim kurumunun, lisenin, meslek lisesinin,
fen lisesinin,
yurtların öğrencilerin
hizmetine sunulduğunu anımsattı.
İmtiyaz üreten bir hükümet değil, adaleti tesis eden bir hükümet olacaklarına dair milletin huzurunda bir söz verdiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Sözümüzün arkasında durmak bu görevin altından alnımızın akıyla çıkmak için yoğun bir gayret gösterdik. Bölgesel adaletin, sosyal adaletin tecellisi için her türlü imkanı seferber ettik. Ne mutlu ki
bölgeler arası eşitsizliklerin giderilmesinde, sosyal kesimler arasındaki makasın daraltılmasında başta eğitim olmak üzere her alanda çok önemli büyük mesafeler aldık. Eğitimde fırsat ve imkan eşitliğinin sağlanması amacıyla devletin imkan ve kaynaklarını hiçbir bölge, sosyal tabaka, zümre ayırt etmeksizin bütün vatandaşlarımıza eşit derecede hizmetine açtık.
Anayasamızda yer alan sosyal devlet ilkesi ki her zaman ihmal edilmiş... Biz bu dönemde demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olmanın idrakini, ülkemizin 780 bin kilometrekaresinde hamdolsun hakim kıldık. Bu dönemde devletle millet arasındaki duygu bağı, hukuk temelinde sağlamlaştı ve karşılıklı bir güven tesis edildi.''
''ARTIK ÜLKEMİZDE DEST KİTABI SIKINTISINI ORTADAN KALDIRDIK''
Başbakan Erdoğan, sosyal devlet ilkesinin en çok hissedildiği alanlardan birinin de eğitim olduğunu belirterek, bu kapsamda göreve geldiklerinden bu yana 411 milyon ders kitabını ilk ve ortaöğretim kurumlarında okuyan öğrencilere ücretsiz olarak dağıttıklarını, bunu bir görev olarak bildiklerini söyledi. Erdoğan, ''Bu yıl da yine Türkiye'nin dört bir yanında yavrularımız sıralarının üzerinde kitaplarını ücretsiz olarak buldular, buluyorlar, bulacaklar'' dedi.
Bunun sadece ilköğretimde değil, ortaöğretimde de aynı şekilde uygulandığını anlatan Erdoğan, özel okullara da ücreti karşılığında kitapların verildiğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, ''Bununla artık ülkemizde dest kitabı sıkıntısını ortadan kaldırdık. Böyle bir şey artık söz konusu değil'' diye konuştu.
Gittikleri bazı yerlerde, ''Her şey güzel de çantalar önlükler çok pahalı. Sayın Başbakanım buna da bir çözüm bulsanız?'' şeklinde şikayetlerle karşılaştıklarını ifade eden Erdoğan, fakir fukara için belediye, kaymakamlık ve valiliklerin her türlü desteği vermek mecburiyetinde olduklarını ve verdiklerini belirtti. Yoksul ailelerin çocuklarına, önlük,
ayakkabı, çanta, kabanlarına varıncaya kadar destek verildiğini ifade eden Erdoğan, bu adımı atarken de ''
Fakire veriyorsunuz da zengine niye veriyorsunuz?'' şeklinde çok
eleştiri aldıklarını belirtti. Erdoğan, ''Bizim tezimiz şu: öğrencinin zengini fakiri olmaz.
Öğrencilerin hepsi öğrencidir, hepsine devlet olarak böyle bir yükümlülüğümüz, sorumluluğumuz var, bu kitapları veriyoruz, veririz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, sadece görme engelli öğrenciler için 272 çeşit kitabın kabartma alfabeyle basılarak dağıtıldığına işaret ederek, hükümet olarak bu uygulamaları başlattıklarında ''acaba başarılır mı?'' denildiğini, ama başardıklarını, netice almaya başladıklarını söyledi.
Tek tek bütün öğrencilerin sorumluluğunu yüreklerinde hissettiklerini,kendini tüm öğrencilerin velisi yerine koyduklarını ve öyle kabul ettiklerini dile getiren Erdoğan, bu çerçevede sosyal adaletsizliklerin giderilmesi, eğitimde fırsat eşitliğinin oluşturulması için
yoksul kesimlere eğitim teşviki verdiklerini, vermeye devam edeceklerini kaydetti. Bugüne kadar 1.5 milyon öğrencinin şartlı nakit transferinden yararlandırdığını belirten Erdoğan, göreve geldiklerinde 780 bin kızın okula gönderilmediğini, ''Haydi Kızlar
Okula'' kampanyasıyla 270-280 bin kız öğrencinin okula başladığını bildirdi. Yoksul öğrencilerin okula devamını sağlamak, temel eğitimini tamamlamasını kolaylaştırmak için annelerinin hesabına aylık olarak para yatırdıklarını ifade eden Erdoğan, annelerin yavrularını okutması için her ay bu paranın hesaba yattığını söyledi.
''SOSYAL KESİMLER ARASINDAKİ MAKAS DARALDI''
Başbakan Erdoğan, kırsal kesimde oturan çocukların ve gençlerin yararlanması için de 345 yeni yurdu hizmete açtıklarına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu ve benzeri uygulamalarımız sayesinde bölgesel farklılıkları, maddi uçurumları, sosyal dengesizlikleri önemli ölçüde giderdik. Bugün sevinerek ifade ediyorum ki en alt ve en üst sosyal kesimler arasındaki makas, 2002'deki kadar açık değildir. Makas artık daralmıştır, daralmaya da devam ediyor. Bugün Şişli'de okuyan bir öğrencimiz ile Şemdinli'nin bir okulunda okuyan bir öğrencimiz teknik imkanlar bakımından hemen hemen aynı seviyeye ulaşmıştır. Sadece bazı okullarımıza, bölgelerimize değil Türkiye'nin her köşesine, bölgesine, her okuluna ayrım yapmadan tam 550 bin bilgisayar gönderdik.
Müstakil okullarımızın hepsinde bir bilgi teknolojisi sınıfı oluşturmayı
hedefledik ve başarıyla tamamladık. Teknolojinin üstünlüklerinden kolaylıklarından yurdumuzun dört bir yanında eşit olarak faydalanılabilmesi için Yüksekova'dan İpsala'ya okullarımıza
ADSL internet bağlantısı yapıldı. Öğrenci kitlemizin şu anda yüzde 90'ı okullarında internetten yararlanabiliyor, hem bu teknolojileri kullanma pratiğini kazanıyor, hem de dünyaya açılıyor. Bilgisini, donanımını, ufkunu genişletebiliyor.
Eğitim camiamızın temsilcileri olarak sizler inanıyorum ki 2002 öncesiyle sonrası arasındaki farkı gayet iyi yaşadınız, biliyorsunuz. Daha iyi olacak. Çocuklarımızın eğitimi için, öğretmenlerimizin layık oldukları şartlara kavuşmak için her türlü gayreti göstermeye bundan sonra da devam edeceğiz.''
2013 HEDEFLERİ
Başbakan Erdoğan, 2013 yılı için hedefleri şimdiden koyduklarını ve ''kendilerini bağlayacak şekilde kamuoyuna açıldıklarını'' belirterek, şunları söyledi:
''İlköğretimde okullaşmayı yüzde 100'e, okul öncesi eğitimde de yüzde 50'ye ulaştırmakta kararlıyız ve bunu başaracağız. İnşallah bu dönemde ilk ve ortaöğretimde tekli öğretime geçmek, bir dersliğin en fazla 30 öğrenciden oluşması için ne gerekiyorsa yapılacaktır. İlköğretimden ortaöğretime geçişte kayıplar asgariye indirilecek. Zorunlu eğitimi kesintili ve yönlendirmeli olmak üzere 12 yıla çıkarma noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz, inşallah bunu da başaracağız. Liselerde de çağın gerisinde kalmış tüm derslerin müfredatını değiştirmek için çalışmalarımızı zaten başlattık. Bir yılı aşkın zamandan beri bu çalışmalar devam ediyor, bunu da en kısa zamanda uygulayacağız.
Her ilde mutlaka bir fen lisesi olacak. Metropol şehirlerde bu da yeterli gelmiyor, birden fazla fen lisesi açmak mecburiyetindeyiz. Sosyal bilimler liselerinin sayısını 16'ya çıkarmak,
spor liselerini yaygınlaştırmak, yurt çapında Anadolu öğretmen lisesi sayısını 200'e çıkarmak için gayretlerimiz devam ediyor.''
MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİMDEKİ HEDEF
Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü ile
işbirliği yaparak, kapalı spor salonu olmayan ilçe bırakmamak ve okulların konsepti içinde kapalı spor salonları da yapmak suretiyle hem öğrencilere, hem de hafta sonlarında o çevredeki halka hizmet sunması bakımından bu adımları da atmaya başladıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bazı yerlerde tamamıyla devlet olarak üstlendik. Bazı yerlerde hayırseverlerle, bazı yerlerde belediyelerimizle birlikte yapmaya başladık. Bunu özellikle yavrularımızın sporla çok daha iç içe olmaları bakımından, ailelerin hafta sonlarında sporla çok daha iç içe olması için önemsiyoruz ve bu adımı da atıyoruz, atacağız.
Mesleki eğitimi çok önemsiyoruz. Bu konuda iş dünyamızdan çok talepler alıyoruz. Mesleki ve teknik eğitimi özendirecek tedbirleri daha da geliştirerek uygulamaya devam edeceğiz. Hedefimiz mesleki ve teknik eğitimin genel ve ortaöğretimdeki oranını asgari yüzde 50'ye çıkarmaktır. Bu kapsamda meslek yüksek okullarını da yeniden düzenleyip cazip hale getirmek için çalışmaları yürütüyoruz.
Son 4.5 yılda
okuma yazma bilmeyen 1 milyon kişiye okuma yazma öğretilmiştir. Mümkün olan en kısa zamanda okuma yazma bilmeyen vatandaşlarımızdan sağlığı ve yaşı müsait olan vatandaşlarımızın tamamına okuma yazma öğretmek için gayret ediyoruz. Özürlü olup da okul çağında olanların hepsini eğitim sistemine dahil etmeyi bir görev telakki ediyoruz.''
''ÖĞRETMENLERİMİZ İÇİN SAMİMİ GAYRET İÇERİSİNDEYİZ''
Başbakan Erdoğan, bütün öğretmenlerin
bilişim teknolojisini eğitimi destekleyici bir unsur olarak kullanmasını arzuladıklarını belirterek, eğitime ayrılan bütçeyi oransal olarak AB standartlarına ulaştırmak için adımları hızlandıracaklarını kaydetti.
Öğretmenlik mesleğinin ülkeler için en kritik mesleklerin başında geldiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Ne yazık ki bu önemli mesleğin mensupları olarak öğretmenlerimiz uzun yıllar boyunca layık oldukları ilgi ve desteği Türkiye'yi yönetenlerden göremediler. Biz bu konuda samimiyetle bir gayretin içerisindeyiz. Yeni
kariyer sistemiyle
öğretmenlik mesleğini çok daha cazip bir meslek haline getirmek, öğretmenlerimizin hayat standartlarını yükseltmek için ne gerekiyorsa adım adım yapıyoruz. Hepsini bir anda çözmemiz mümkün değil, gücümüz buna yetmiyor. Ama, öğretmenlerimizin konut sahibi olması için geliştirilen projeler gündemimizde, bunun adımlarını attık. Daha bir çok hedefimiz, projemiz var.''
ERDOĞAN'DAN ÖĞRENCİLERE NASİHAT
Başbakan Erdoğan, eğitimin, toprakta
tohum, buğdayda başak, hamurda maya gibi olduğunu ifade ederek, ''Dolayısıyla ben böyle bir anlamlı günde yavrularımıza 4 kelime söylüyorum. Sevgili yavrularımız. Okuyun, düşünün, uygulayın, neticelendirin. Okuyun diyorum, zaten şu anda onun gayreti içerisindesiniz. Fakat sadece okumak yetmez, okuduğunuzu düşünün. Onu
analiz edin. O da yetmez. Bunu hayata tatbik edin, hayata uygulayın. O da yetmez, neticelendirin ki bütün gayretinizin semeresini görmüş olasınız'' diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasını, 2007-2008 eğitim öğretim yılının Türkiye'ye ve millete hayırlı olmasını dileyerek tamamladı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından 2007-2008 eğitim öğretim yılını okul zilini çalarak başlattı.
AA