Sırtını mokasen koltuklara yaslayan
Başbakan, Havana'dan getirttiği Cohiba Partag·s
marka purosunu keyifle yaktı. Puronun koyu
dumanını ciğerine çektikten sonra masanın üzerindeki düğmeye bastı. Danışmanı bir iki saniye içinde yanındaydı.
"Bana Hakan'ı bağla çabuk" dedi. Mavi gözlerinden özgüvenin sınırlarını zorlayan bir ego fışkırıyordu. "Ee, efendim" diye kekeledi
danışman. "Nasıl bulacağız ki onu, kendisini interpol bile bulamıyor" "Ulan ne demek nasıl bulacağız. MİT'i devreye sok, JİTEM'İ devreye sok, gerekiyorsa 1-C uydumuzun yörüngesini değiştir ama onu bul" dedi gevrek gevrek gülerek. "Tabii efendim" diyerek çıktı danışman. Dokunulmazlığı da elde etmişti. İlk iş olarak milyar dolarları geçen ailesinin şirket borçlarını bir kalemde sildirecek ardından özel bir
yasa çıkartıp Hakan'ı maliye bakanı yapacaktı.
Haberlerde kendisiyle ilgili neler var diye bakmak için
plazma tv'yi açtı. Fakat o da ne, hiçbir kanal çalışmıyordu. Bir hışımla odadan çıktı, danışmanının yanına geldi. "Kardeşim, bu nasıl beceriksizlik, koskoca
Başbakanlıkta uydu yayınları nasıl çalışmaz?"
"Efendim, siz dediniz ya gerekirse 1-C'yi devreye sokun diye. Biz de o uydunun yörüngesini değiştirdik. Kardeşinize ulaşmaya çalışıyoruz. Kendisi İsviçre'deki hesaplarınızdaki hesabı, Azor adalarındaki off-shore hesabına aktarıyormuş. Birazdan size dönecek" Bunu duyunca sevindi. "Hah işt
e devlet böyle yönetilir" dedi kendi kendine. "Kimi istersem şıp diye bağlayacaksın kardeşim" dedi yine kendine has süper egosuyla.
Sonra cebinden bir liste çıkardı. Üzerinde "Canına okunacaklar" yazıyordu. Çantasını açtı. Yatta çektirdiği ve orta parmağı havada işareti yapan fotoğrafını çerçeveletmişti. Onu tam karşısına koydu. Purosundan bir duman daha çekti. Bir anda gözlerinin önünden dolarlar, eurolar uçuşmaya başladı. "Eski günlerdeki gibi olduk be" dedi. "İlk iş olarak örtülü
ödenekteki paraları, Azor'daki hesaplara bir aktaralım" dedi. Karşısındaki bilgisayardan
örtülü ödenek hesaplarını açtı. "Üfff amma para varmış burada" dedi. Bu paralarla yedi ceddi kurtulacak, itibarını geri alabilecekti. "Dokunulmazlık da cepte. Bir de Hakan yanımda olsa süper olacak" diye söylendi. "Hemen halkın karşısına geçip onlara verdiğim sözleri unutmaları için bir
ulusa sesleniş çekmek lazım" diye düşündü. İlk iş olarak da örtülü ödenekteki paraların önceki
iktidar döneminde yağmalandığını, 100 milyar dolarlık açık olduğunu, bu açıkları kapatmak için bir müddet mazotta ve diğer kalemlerde
vaat ettiği indirimleri yapamayacağını söyleyecekti.
"Süper fikir" dedi kendi kendine. Ekrandaki
transfer düğmesine bastı. Paralar Azor'daki hesaba akmaya başlamıştı bile. Keyifle purosundan bir duman daha çekti.
Nuh Gönültaş/Bugün