Avukatlar, yolsuzluk ve rüşvet iddialarında yargı kararının yerine getirilmemesi, yargı görevini yapanları etkilemeye teşebbüs gibi suçlardan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İç İşleri Bakanı Efkan Ala, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Avukatlar ve hukuk dernekleri temsilcileri, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda rüşvet ve yolsuzluk iddialarına karşı suç duyurusunda bulundu. Şikayet edilenler arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İç İşleri Bakanı Efkan Ala, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Eski Avrupa Birliği Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış, İl Emniyet Müdürü Selami Altınok, eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, Adalet Bakanı Müsteşarı Kenan İpek, Düzce Milletvekili Fevai Arslan, savcılık ve ilgili mahkemeler tarafından verilen göz altı, arama kararlarını yerine getirmeyen sıralı kolluk görevlilerinin tamamı ve Yeni Akit, Star, Akşam, Sabah, Yeni Şafak, Takvim, Milad gazetelerinin sorumlu genel yayın yönetmenleri bulunuyor.
İstanbul Adalet Sarayı önünde biraraya gelen avukatlar, suç duyurusu dilekçesinde konu ettikleri hukuksuz eylemleri belirtti. Grup, adına açıklama yapan Avukat Sibel Şimşek, "Soruşturmada görev alan emniyet müdürleri ve personeli bir gecede hallaç pamuğu gibi dağıtılmış sonrasında emniyette cadı avı başlayarak ülkenin her noktasında 5 binden fazla emniyet personeli sürülmüştür. Soruşturmada şüpheliler hakkında verilen tedbir kararları işleme konmadığı gibi konulmuş olanlar da şaibeli şekilde ortadan kaldırılmıştır. Soruşturmaları yürüten savcılar açık bir şekilde tehdit edilmiştir. Urla’da Başbakan’ın yakını bir iş adamının 1. dereceden sit alanına yaptığı villaları yıkmak isteyen vali sürülmüştür.” ifadelerine yer verdi.
Başbakan tarafından ortaya atılan ‘Yolsuzluk soruşturmasının siyasete, millete karşı bir uluslararası çetenin tezgahı ve kirli komplosu’ olduğu yönündeki iddiaların algı yönetiminin bir parçası olduğunu söyleyen Avukat Şimşek, “Bu iddialarla somut delillere dayanan suçların üzeri örtülmeye çalışılmakta ve hukuksuzluklar meşruymuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Hukukçular olarak yaşanan bu gelişmelerden endişeli ve kaygılıyız. Bugüne kadar insan onuruna dayanan, özgürlükçü bir anayasanın ve idarenin denetim ve şeffaflığını sağlayacak düzenlemelerin yapılmaması, yolsuzlukların ortaya çıkartılmaması ve al gülüm ver gülüm düzeninin aynı şekilde devam etmesi için bir kalkan oluşturulduğu kanaatindeyiz.” şeklinde konuştu.
Hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden paralel yapı iddiasıyla binlerce kolluk kuvvetinin görev yerlerinin değiştirilerek tasfiye edildiğini belirten Şimşek, “Cadı avına dönüşen bu uygulamanın hala devam ettiğini, yeni görevden almalarla kolluk kuvveti üzerinden baskı oluşturduğunu ve kolluğun görev yapamaz hale geldiğini endişe ile gözlemekteyiz. Görevden almalarla paralel yapı, uluslararası çete yaftalaması gibi şeytanileştirmelerle halkımızın gözünün boyandığını adeta halkımıza cambaza bak muamelesi yapıldığını düşünüyoruz.” dedi.
Demokratik ülkelerde hukuk sisteminin ‘Başbakan’ın bildiğiniz bilseniz’ kurallarıyla değil deliller üzerine kurulu olduğunu hatırlatan Avukat Şimşek, şunları kaydetti: “İddia edildiği gibi suç işleyen, devlet işleyişinin dışında, hiyerarşik yapıya ters hareket eden, dışarıdan emir alan hukuk dışı bir oluşum var ise, bunlarla hukuki yollarla mücadele edilmeli, hukuk içinde cezası verilmelidir. Devletin yüz milyarlarca lira parasını haksız yere kendilerinin ve yandaşlarının zimmetlerine geçirdikleri yolunda somut ve ciddi delillerin olduğu, adı geçen kişilerin tutuklanmasından ve bununla birlikte gelen istifalardan anlaşılmaktadır."
CİHAN