10-11 yaşlarındaki
Hakkârili çocuklar, Almanya'da düzenlenen U-11 ELBTAL CUP
futbol turnuvasında
Türkiye'yi temsil etti ve ikinci oldu. Türkiye, dört bir yanı dağlarla çevrili Hakkâri'de ter döken bu
genç doktoru, geçtiğimiz hafta ekranlara çıkınca tanıdı.
Dilek
Yeşilbaş, Samsunlu genç bir doktor... Mecburi
hizmet kapsamında 2 yıl önce Hakkâri Devlet Hastanesi'ne atanan Yeşilbaş, bir an önce Batı'ya
kapak atmanın yollarını aramak yerine eşine az rastlanan bir çaba sergiliyor. Sağlıktan eğitime, işsizlikten çöp sorununa, kültürden sanata birçok projeyi hayata geçiriyor. '
Kürt Kadınları Konferansı Komitesi'nde
gönüllü olarak yer alan Samsunlu doktor, mahalleleri dolaşarak kadınların sorunlarına çözüm arıyor. 'Taş atan çocuklar'a elini uzatan Yeşilbaş, son olarak
Anadolu Spor Akademisi ile birlikte uluslararası bir projeye
imza attı. 10-11 yaşlarındaki Hakkârili çocuklar, Almanya'da düzenlenen U-1 ELBTAL CUP Futbol
Turnuvası'nda Türkiye'yi temsil etti ve ikinci oldu. Türkiye, dört bir yanı dağlarla çevrili Hakkâri'de ter döken bu genç doktoru, geçtiğimiz hafta ekranlara çıkınca tanıdı. Dolmabahçe'deki
Başbakanlık ofisinde 5 Haziran günü
spor camiasının temsilcileri ile bir araya gelen Başbakan
Tayyip Erdoğan, Dr. Dilek Yeşilbaş'ı da toplantıya davet etti.
Herkesin kendi içine kapandığı, kendi doğrularıyla yetindiği bir ortamda sorunların çözülemeyeceğini anlatan Erdoğan, 'Hakkâri'nin meleği' olarak tanımladığı Dilek Yeşilbaş'ı herkese örnek gösterdi. Özverili, gayretli bir tek insanın çabalarıyla, Hakkârili çocukların geleceğinin çok farklı bir mecraya yöneldiğini vurguladı. Başbakan, çocuklarda umudun çoğaldığını, gözlerindeki ışığın daha güçlü parlamaya başladığını kaydetti. Erdoğan'ın, "Dilek kardeşimiz, zorunlu hizmet süresi bittiği halde, görev yerinde kalmayı
tercih etti. 'Dilek abla' diyerek arkasından koşan yüzlerce çocuğu terk etmek istemedi. Oradaki çocuklara futbolu sevdirdi, sporu sevdirdi, sinemayı sevdirdi. Sadece bu çocukların değil, annelerinin, babalarının, arkadaşlarının da dünyası, hayata bakışları değişti." sözleri alkış tufanıyla kesildi.
Ben gerekeni yapıyorum ilgiden dolayı şaşkınım
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın daveti, Dr. Dilek Yeşilbaş'ı hem şaşırtmış, hem heyecanlandırmış. O, spor camiasının devleri ile aynı masada bulunmayı daha önce hayal bile etmediğini belirtiyor. Yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Spor camiasının devleri tek tek gelmeye başlayınca kendimi küçücük hissettim.
Çocuklar için ulaşmayı düşündüğüm fakat nasıl olacağını bilmediğim herkes oradaydı. Bir
rüya gerçek oldu. Sebebini oradaki masumların ve çocukların ihtiyacına ve ızdırabına bağlıyorum. Zira
Allah, derin bir ihtiyaç ve ızdırab ile yapılan duaları asla reddetmez. Başbakan konuşmasında benden bahsederken çok ama çok şaşırdım ve utandım. Bana göre ben ekstra bir iş yapmıyorum çünkü. Yapılması gerekeni yapıyorum. O yüzden bu ilgiden dolayı şaşkınım. Annem ilkokul öğretmeni.
İstiklal Marşı'nı baştan sona ağlamadan okuyamaz. Dedem İstiklal Harbi'nde dokuz yıl askerlik yapmış. Bu vatanın nasıl kazanıldığına
tanıklık etmesem de bu hikâyelerle büyüdüm."
Dilek Yeşilbaş, Başbakan'ın yaptığı toplantıda, yaşadığı örnekleri paylaşmış. "Benim toplantıya gelmeme sebep olan faaliyetlerin temelinde insani acılara dokunmak olduğunu söylemeye çalıştım. Bunu yapmanın en kestirme yolunun
sivil toplum hareketleri olduğunu belirttim." diyor.
Hakkâri'nin sevilen doktoru, hükümetin sivil inisiyatife verdiği önem ve desteğin altını çiziyor. "Sayın Başbakan'ımızın beni bu toplantıya davet etmeleri, demokratik
açılım sürecinde ne kadar kararlı ve duyarlı olduğunun bir göstergesidir." diyor. Sivil toplum hareketlerine öncülük eden kadınların önemini ise bir
Afrika atasözü ile anlatıyor: "Bir erkeği eğitirseniz bir bireyi eğitmiş olursunuz, bir kadını eğitirseniz bir aileyi dolayısıyla toplumu eğitmiş olursunuz."
Zeynep Teyze'nin gözyaşları beni Hakkâri'ye bağladı
Dilek Yeşilbaş, Hakkâri'nin çektiği acılardan çok etkilenmiş. Belki de
psikiyatri uzmanı olduğu için hemen herkesi dinlemiş. Mayın patlamasını haberlerden izlemekle,
mayın mağduru çocukları görmenin, dinlemenin aynı şey olmadığının altını çiziyor. "Kocasını, oğlunu kaybeden, ölü ya da diri nerede olduğunu bilememenin çaresizliği ile kendini polikliniğe atan kadınları dinleyip kelimelerin kifayetsiz kalması ne demek anladım." diyor. Hakkâri'de kalarak bir şeyleri başarmak istemesinde Zeynep Teyze'nin çok etkisi olmuş. Hakkârili çocukların Dilek Abla'sı o anı anlatırken heyecanlanıyor: "Köylerinden bir sebeple göç eden
yaşlı Zeynep Teyze'nin gözyaşlarına tanık olduğumda ve dilini bilmediğim bu insanla gönülden bir yolla anlaşınca bir insanla anlaşmanın tek yolunun dil olmadığını bildim."
Dilek Yeşilbaş, 'Ateş düştüğü yeri yakar.' sözünü eksik buluyor. "Ateş nereye düşerse düşsün bizi yakar." demeyi daha doğru buluyor. Kendisinin bu duygu ve düşüncelerle büyüdüğünü, insanlığın da bu noktaya doğru gittiğini vurguluyor.
Doktor Yeşilbaş, Hakkâri'deki faaliyetlerini Baran
Yetenek Avcıları Derneği'nin çatısı altında yürütüyor. 'Neden Baran?' sorusunu yöneltince, "Baran koyduk adını; rahmet, bereket olsun, diye." cevabını veriyor. Tabii çalışmalarını tek başına yapmıyor. Türkiye
Futbol Federasyonu, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı,
Anadolu Spor Akademisi ve Hakkâri Valisi Muammer Türker'den ciddi destekler almış.
Hakkarili çocukların Almanya'daki U-11 ELBTAL CUP Futbol Turnuvası'na gitmesinde Anadolu Spor Akademisi Genel Koordinatörü Özcan Şimşek ve antrenörler Mehmet Kayrım ile Hasan Atalay'ın gayretleri etkili olmuş.
Hakkâri'nin huzuru Türkiye'nin huzuru demek
Dilek Yeşilbaş, çocuklarla ilgili faaliyetlere yoğunlaşmasının sebebini şöyle özetliyor: "Bu organizasyonla gördük ki Türkiye'yi uluslararası bir turnuvada Hakkârili çocuklar temsil edebiliyormuş. 'Taş atan çocuklar' denilen, değişik ifadelerle suçlanan, damgalanan bu çocuklar biraz kendileri ile ilgilenilince, fırsat verilince uluslararası bir turnuvada
fair-play ödülü alabiliyorlarmış. Bu, çok ama çok önemli. Suçlamadan, damgalamadan önce üzerimize düşeni yaptıkça bakalım bu çocuklarımızdan ne cevherler çıkacak? Ayrıca 15 çocuğun katılacağı bir turnuva için yaklaşık 1000 çocuk ve ailesi heyecan duyuyor. Şehirde ayrı bir sosyal hava oluşuyor." Dilek Hanım'ın en büyük hayali; Hakkâri'yi içinde oyun parklarının, lunaparkın olduğu, insanların huzurla yaşadığı, evlerden neşeli çocuk seslerinin yükseldiği bir yer olarak görmek. Ve ardından ekliyor: "İnanıyorum ki bu çocuklar huzurlu olunca hepimiz daha huzurlu olacağız. Hakkâri'de nüfusun yüzde 50'si 19 yaşın altında. Burada bu sorunu çözmek, aslında her şeyi çözmek demektir. Hakkâri'nin huzuru Türkiye'nin huzuru demektir."