Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Türkiye'nin AB
katılım sürecinde haksızlıklara uğradığını belirterek,
Avrupa'lı
ülkelerden verdikleri sözleri tutmalarını istedi. AB içinde Türkiye'ye verilen sözlerin tutulmasını engellemeye çalışan ülkelerin varlığından bahseden Erdoğan, "Verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Biz lütuf beklemiyoruz. Böyle bir şeyi ne Türk halkı nede Türk milleti kabul etmez" ifadelerini kullandı.
Avrupa Vakıflar Merkezi'nin (EFC) 19. Genel
Kurulu
İstanbul Swissotel'de gerçekleştirildi. Genel Kurul'a Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, EFC Yönetim Kurulu Başkanı Willhelm Krull, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) Yönetim Kurulu Başkanı Üstün Ergüder ve çok sayıda
yerli,
yabancı vakıf ve
dernek yöneticisi katıldı.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, toplantının İstanbul'un 555. fethi yıldönümüne rastlamasının anlamlı olduğunu belirterek, konuşmasına Fatih Sultan Mehmet'in 5 asır önce vakıflarla ilgili yayınladığı fermanını okuyarak başladı. Vakıf anlayışının 11. yüzyıldan itibaren
Anadolu Topraklarında ortaya çıktığını dile getiren Başbakan Erdoğan,
Osmanlı döneminde kurulan Vakıflardan örnekler verdi. Erdoğan, "Bir tanesi insanların serinlemesini sağlamak amacıyla o günkü şartlarda 'Kar dağıtan vakıf' adı altında kurulmuştur. Sıkıntı yaşayan insanların boğazda stres atmalarını sağlamak amacıyla adına '
Nefes aldırma vakfı' kurulmuştur. Gölleri temizlemek amacıyla 1585 yılında gölleri temizleyen vakıf kurulmuştur. Yine ayağı
sakat, kırık, özellikle
leyleklerin göç yolu olduğu için 'leylek vakıfı' adı altında vakıf kurulduğunu görüyoruz." şeklinde konuştu.
Hükümet olarak vakıf medeniyetini Türkiye tarihinin en önemli gurur kaynaklarından biri olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, son 5,5 yıl içinde Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün tarihi başarılara
imza attığına dikkat çekti. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün bütçeden hiç pay almadan gelirini 15 kat arttırdığına dikkat çeken Erdoğan, "Öncelikle Genel Müdürlüğümüz kendi mülküne sahip çıkmaya başlamıştır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nde bu dönemde gerekli yasal düzenlemeleri yapmıştır.
Vakıfbank, Türkiye'nin en hızlı büyüyen bankası haline gelmiş, vakıf çalışmalarımız finansa etmiştir. Şu ana kadar Türkiye'nin her yerinde her bölgesinde 1111 vakıf eserinin açılışın yaptık. Vakıf mirasımıza sahip çıkmak için imkanlarımız seferber ediyoruz." Diye şeklinde konuştu.
Türkiye'de 78 bin 24 derneği faaliyetini sürdürdüğüne dikkat çeken Başbakan Erdoğan, bunun küçümsenmeyecek kadar büyük bir rakam olduğuna dikkat çekti. Vakıfların, sendikaların,
sivil toplum örgütlerinin daha çok inisiyatif almasını arzu ettiklerini kaydeden Erdoğan, Vakıfların uluslar arası
işbirliği ve çalışmalara imza atmasının hem kendilerine hem de Türkiye'ye yararlı olacağını dile getirdi.
"TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNİ SİYASİ YAKLAŞIMLARLA ENGELLEMEYE ÇALIŞANLAR VAR"
Türkiye'nin 2005 yılından itibaren
Avrupa Birliği katılım müzakerelerine başladığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, 35 fasıl üzerinden müzakerelerin devam ettiğini vurguladı. Hükümet ve Türk Milleti olarak çalışmaların tam üyelik noktasında sürdürüldüğünü aktaran Erdoğan, bu doğrultuda hükümet olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını dile getirdi. Türkiye'nin katılım sürecinde bazı ülkelerin siyasi yaklaşımlarla engeller çıkardığına dikkat çeken Erdoğan, "Türkiye'nin Birliğe katılım sürecinde bazı üye ülkeler tarafından önümüze çıkarılan 'fasıllar içinde olan maddeler değil', siyasi yaklaşımlar bizi üzmektedir. Bu siyasi yaklaşımlarla önümüzün kesilmesi istenmesini anlayamıyoruz. Özellikle son dönemde bir çok fasıllarda oturup konuştuğumuzda dostlarımız ne yazık ki kendilerini savunamaz duruma geliyor. Çünkü tezlerini zemini sağlam değil yaklaşımları siyasi Bu siyasi yaklaşımdan uzaklaşıldığında kısa sürede Türkiye Avrupa Birliği içinde özlenen, beklenen yerini alacaktır. Türkiye Avrupa Birliği'ne güç katacaktır, yük alacaktır, yük olamayacaktır. Bu gün üye olmuş ve üyelik sürecindeki hiçbir ülkeye uygulanmayanların Türkiye'ye uygulanmak istendiğini ve uygulan çifte standardı müşahade ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin tüm bunlara rağmen reformlarını yapmaya devam ettiğine dikkat çeken Erdoğan, hedefin Türkiye'nin
yaşam standartlarını, demokraside kalitesini, refahını ve kalkınmayı belli bir seviyeye çekmek olduğunu belirtti. Bütün bu çalışmaları tüm kriterlerden bağımsız bir şekilde yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "AB içinde Türkiye'ye verilen sözlerin bozulmasını isteyenlere Türkiye'nin önüne zorluklar engeller çıkaranlara da haklı bir tavır koyulmasını bekliyoruz. Bunu yapanlar yok mu? var. Onarla da
Buradan teşekkürlerimizi iletiyoruz. Verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Biz lütuf beklemiyoruz. Zaten Türkiye'ye ve Türk milletine bu yakışmaz. Bu noktada sivil toplum örgütlerinden de sorumluluk almasını, inisiyatif almasını bekliyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin özgürlükler ülkesi olabilmesi, demokrasinin standartlarının en ileri seviyeye taşınmış bir ülke olması için 5,5 senedir çalışmalarını sürdürdüklerini ve bundan sonra da devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "En son düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmamak amacıyla 312. maddeyi değiştirdik. Vakıflar, dernekler,
terörle mücadele yasasını çıkardık. Devletle millet arasındaki tüm engelleri, mayınlı arazileri güvensizlik oluşturun unsurları kaldırmaya son derece kararlıyız." İfadesini kullandı.
Ekonomi ile demokrasinin at başı gitmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, bu ikilinin birbirinden ayrılamayacağını da dile getirdi.