Kabul veya red yönünde çıkacak cevaba saygı duyacaklarını belirten Erdoğan, "Biz bu işi öyle de olsa böyle de olsa Meclis'e getireceğiz." dedi.
Başbakan Erdoğan,
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım ve beraberindeki heyetle birlikte
Marmaray Projesi'nin
Üsküdar Meydanı'ndaki
şantiye alanını gezdi. Yürütülen çalışmaları yerinde inceleyen Erdoğan, burada basın mensuplarının gündemle ilgili sorularını
yanıtladı. Demokratik
açılım konusunda dün
akşam itibariyle
CHP Lideri
Baykal'a bir
mektup gönderdiğini söyleyen Erdoğan, gelecek
cevaptan sonra Meclis'te demokratik açılımla ilgili görüşmenin tarihinin belirleneceğini dile getirdi.
Mektuba bir cevap gelip gelmediği yönündeki soruya yanıt veren Erdoğan, "
Hayır henüz cevap gelmedi. Zaten daha dün akşam gitti. Onlar da zaten kurullarında değerlendireceklerdir. Ondan sonra gerekli cevabı vereceklerdir." dedi. Deniz Baykal'ın, "İçinde yeni bir şey yok" yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine ise Erdoğan, "Sayın Baykal bizimle bir şey konuşacaksa, görüşecekse konuşuruz. Biz,
Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu konuyla ilgili -onlarınki sadece
Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorununa yönelik 1999'da çalışması var. Bunları biliyoruz. Onların yeni bir şeyi varsa bize aktarırlar. Veya 'şu anda bu görüşme gereksizdir' deme hakkı da, 'buyurun bir görüşelim' deme hakkı da kendisinindir. Biz her ikisine de saygı duyarız. Ama biz bu işi Meclis'e öyle de olsa böyle de olsa getireceğiz." ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan süreçle ilgili şunları dile getirdi: "Demokratik açılımın içeriğini Parlamento'daki görüşmeler sırasında açıklamaya başlayacağız. Dün akşam itibariyle Ana muhalefet Lideri'ne bir mektup gönderdim. Bu mektubuma nasıl bir cevap geleceğini bilemiyorum. Gelecek cevaptan sonra Parlamento'daki demokratik açılımla ilgili görüşmenin tarihini de belirlemek istiyoruz. Bu projenin sahibinin milletimiz olduğu inancıyla, milletimizin vekilleriyle bu konuyu görüşmek istiyoruz. Konuyu Parlamento'da görüştükten sonra istiyoruz ki azami mutabakat ile bunu çıkaralım. Ondan sonra da
Türkiye genelinde
halkımıza bunu tüm inceliklerini anlatalım. Konuyu tek bir başlığa indirgeme gayretleri var. Ama biz böyle bir gayretin içerisinde olmadığımızı, bunun bir milli birlik süreci, milli birlik projesi olduğunu, demokratik açılım süreci olduğunu, paket olmadığını ısrarla açıkladık. Ama ısrarla bu konuyu farklı yönlere çekmek isteyenler oldu. Demokratik açılım sürecinde en önemli konumuz şüphesiz ki
terör sorunun çözüme kavuşturmak. Burada mücadelemizi nasıl sürdürdüysek aynı şekilde aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Genelde olaya baktığımız zaman Türkiye'nin birçok konuda sorun alanları var. Bu sorun alanlarını asgariye indirmek gerekiyor. Yani bu konuda nasıl Kürt kökenli vatandaşlarımın sorunları varsa, ülkemde yaşayan azınlıkların sorunları var, dini grupların, mezheplerin sorunları var. Ekonomik anlamda işsizlik sorunu var. Bütün bunları birlikte ele alıp bu sorun alanlarını asgariye indirmenin gayreti içinde olacağız. Bunun azami bir toplumsal mutabakatı sağlayarak gerçekleştirilmesini istiyoruz. Herkesin, elini taşın altına koyması gerekir. Bunu farklı yerlere çekme gayreti içerisine girmek samimiyetten uzak bir yaklaşık tarzı olur. Diyoruz ki; bağcıyla uğraşmayalım, bu
üzümü hep beraber yiyelim. Çünkü bu ülkede dertli olan varsa hepimiz bağcıyız. O zaman bu üzüm bağını da gayet güzel işlememiz lazım. Milletçe bu üzümü yiyelim. Buradan siyasi
rant devşirmek için konuyu farklı yerlere çekmenin anlamı yok. Ak Parti iktidarı olarak kimseye
ihanet, hıyanet suçlaması gayreti içinde olmadık. Birileri bizi böyle bir suçlamanın içine sokabilir. Birileri bizi çok farklı konuma, yakışıksız bir konuma yerleştirmek isteyebilir. Bunu milletimiz çok iyi biliyor. Tüm hazırlığımızı Meclis'teki görüşmelere göre yapacağız." (CİHAN)