Avrupa Parlamentosu'nun,
Türkiye raporunda,
kapatma davalarından duyulan endişe dile getirilerek, Siyasi Partiler Kanunu'nun öncelikle değiştirilmesi istendi.
AP Genel Kurulu'nda dün görüşülen ve bugün oylanacak olan raporda, "2008 yılında TBMM'deki iki partinin kapatılması talebiyle açılan davalardan endişe ediyoruz. Siyasi Partiler Kanunu'nun öncelikli olarak değiştirilerek
AİHM kararları ve Avrupa Konseyi'nin
Venedik Komisyonu önerilerine bütünüyle uyumlu hale getirilmesi gerektiğini vurguluyoruz." denildi. Hollandalı Ria Oomen-Ruijten'ın kaleme aldığı raporda,
Ergenekon örgütünün
Hrant Dink ve benzeri siyasî cinayetlerdeki rolünün aydınlatılması da isteniyor. Raporda, yargı mensuplarının siyasî tartışmalara müdahil olmasının engellenememesinden duyulan kaygı da dile getiriliyor.
Strasbourg'daki oturumda söz alan parlamenterler, son 3 yılda reform sürecini yavaşlatan Türkiye'nin 2009 yılında reformlara yeniden hız vermesini beklediklerini ifade etti.
Kürtçe yayın yapan
TRT 6'nın yayına girmesi, Egemen Bağış'ın başmüzakereci atanması ve Ermenistan'la yakınlaşma övülürken, Türkiye'den 'olumlu sinyaller geldiği' vurgulandı. Türkiye'nin özellikle enerji alanında stratejik bir
ülke olduğunu belirten
Avrupa Parlamentosu üyeleri,
Nabucco projesinin AB için hayati bir önem taşıdığını hatırlattı.
Ergenekon örgütü tamamen ortaya çıkarılmalı
Avrupa Parlamentosu,
AK Parti ve DTP hakkında açılan kapatma davalarını hatırlatarak, Siyasi Partiler Kanunu'nun değiştirilmesini istedi. Bugün oylanacak raporda, "2008 yılında TBMM'deki iki partinin kapatılması talebiyle açılan davalardan endişe ediyoruz. Siyasi Partiler Kanunu'nun öncelikli olarak değiştirilerek
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve Avrupa Konseyi'nin
Venedik Komisyonu önerilerine bütünüyle uyumlu hale getirilmesi gerektiğini vurguluyoruz.'' denildi.
Avrupa Parlamentosu, Ergenekon
terör örgütüne yönelik yargı sürecine de
destek verdi. Raporda, "Ergenekon
suç örgütü sanıklarının yargılanmaya başlanmasından memnuniyet duyuyoruz. Örgütün devlet kurumlarına sızan uzantılarının bütünüyle ortaya çıkarılması için yetkilileri soruşturmayı sürdürmeye
teşvik ediyoruz.'' ifadeleri kullanıldı. Raporda, Hrant Dink'in öldürülmesi gibi çözümlenemeyen davalarda, Ergenekon'un rolü olduğu yönündeki iddiaların ciddiye alınması istendi. Ayrıca, Ergenekon sanıklarına yönelik muameleyle ilgili olumsuz yöndeki haberlerden endişe duyulduğu kaydedilirken, mahkemeye adil yargılama çağrısında bulunuldu.
Raporda, "
Yargı mensuplarının siyasi tartışmalara müdahil olmamasını güvence altına alarak yargının tarafsızlığını ve meslekî yetkinliğini güçlendirecek sistematik çabalara acil ihtiyaç duyulduğu" vurgulanıyor. Ayrıca, "ordu üzerinde tam sistematik
sivil gözetim sağlanması konusunda ilerleme kaydedilememesinden" ve "TBMM'nin ordu ve
savunma politikasını denetlemesinin güçlendirilememesinden'' kaygı duyulduğu ifade ediliyor.
'
Reformlar konusunda Türkiye'den olumlu sinyal geliyor'
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı
Olli Rehn, Türkiye'de 2008 yılında reformların yavaşladığını, ancak 2009'un başından bu yana hızlanması konusunda Türkiye'den olumlu sinyaller geldiğini söyledi. Raporu hazırlayan Rita Oomer-Ruijten de TRT 6 Kürtçe yayınının 10 yıl önce düşünülemeyecek bir reform olduğunu ve bu kanalın Türkiye'deki
demokratikleşme sürecine örnek olduğunu kaydetti.
Oturuma Avrupa Birliği dönem başkanlığını temsilen katılan
Çek Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Alexandr Vondra, Nabucco projesinin önemine dikkat çekerek Türkiye'yle yürütülen müzakerelerde enerji faslının açılmasının AB'nin öncelikleri arasında yer aldığını kaydetti. Vondra, Çek Cumhuriyeti dönem başkanlığında istihdam ve
vergilendirme ile ilgili iki başlığın açılmasını hedeflediklerini söyledi.
Basın özgürlüğü tartışması
Raporda, son dönemde yaşanan '
basın özgürlüğü' tartışmalarına da değinildi. Rehn ve Ruijten, Türkiye'de basın özgürlüğüne ilişkin 'endişelerini' dile getirirken, Liberal grup üyesi
Alman milletvekili Alexander Graf
Lambsdorff ise Doğan Yayın Holding'e kesilen vergi cezasını hatırlatarak, Türkiye'de 'basın özgürlüğünün tehdit altında olduğunu' iddia etti. Öte yandan, raporda '
Deniz Feneri' davasına da değinilerek, "Türk hükümeti ve yargı makamlarının, 'yeşil
sermaye' olarak adlandırılan şirketlerce ya da 'Deniz Feneri' davasında olduğu gibi
yardım kuruluşlarınca
mağdur edilen AB vatandaşlarını ilgilendiren davalarda, söz konusu ülkelerle daha fazla
işbirliği yapması talep edilmektedir." denildi.