Artık mızrağın çuvala sığmadığı bir aşamadayız; aslında mızrak çuvala çoktan sığmıyordu ama bu gerçeğin alenileşmesi biraz
vakit aldı.
Bugünlerde herkes kaçınılmaz olarak
Ergenekon meselesini konuşuyor; muhtemelen Pazartesi gününden (28 Temmuz) itibaren de
kapatma davası Ergenekon konusunun önüne geçecek.
Bu iki dava arasında doğrudan bağlantı kurmak ne kadar doğru bilemiyorum ama benim naçiz kanaatim her iki konuda da evrensel hukuk ilkeleri sonuna kadar devreye sokulursa bu sevimsiz süreçten hukuk devleti ve
demokrasinin kazançlı çıkacağı.
Ergenekon sanıklarının Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını
hedef aldıkları ortada ama
iddianame içinde daha gerilere kadar giden, son aşamasına kadar çözümlenirse bugünü doğrudan etkileyecek konular da var.
Bu konuların başında da
Sabancı cinayeti meselesi geliyor; Ergenekon ya da benzeri embrigliolarda
tercih edilebilecek bir yöntem de, ormanı görmeyi bir süre ertelemek ve bir
ağaç üzerine odaklanarak ormana yaklaşmak.
İddianamede yeralan bir konu mesela
Mustafa Duyar (Sabancı cinayeti zanlısı) cinayeti en
küçük detayına kadar aydınlatılabilirse bakarsınız bir anda ormanın bütünü tüm çıplaklığıyla gözünüzün önüne serilmiş olur; bu tür dev embrigliolarda ormandan hareket etmenin bariz sakıncaları var, ağaçtan kalkarak ormana gitmek çok daha ilginç sonuçlar üretiyor.
Mesela Mustafa Duyar’ın hapishanede vurularak öldürülmesi olayından sorumlu bir çetenin elemanlarının
Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı’ndan gelen bir emirle kısa bir süre için Mustafa Duyar’ın kaldığı hapishaneye nakledildiklerini ve hemen nakil sonrası da bu cinayeti işlediklerini hatırlıyorum; bu Müsteşarlık emrinin nasıl ve niçin üretildiğinin üzerine gidilebilir ise dahi bazı konular aydınlanabilir kanısındayım.
***
Gelelim Sayın
Başbakan Erdoğan’a bu konuya ilişkin yapmak istediğim açık
çağrıya.
Sabancı cinayeti meselesinde tüm ülkeyi vicdanen rahatsız eden konu önemli bir zanlı olan Fehriye
Erdal’ın halen kaçak ve
Türkiye’ye yine bazı bürokratik hatalar (!!!) nedeniyle bir türlü getirilememiş olması.
Fehriye Erdal’ın uluslararası
sistem için Abdullah
Öcalan kadar önemli olduğu kanısında değilim; uluslararası ilişkiler devreye sokularak
Abdullah Öcalan ABD tarafından paketlenip bize teslim edilmiş ise, Fehriye Erdal’ın da aynı kaderi paylaşmaması düşünülemez.
Fehriye Erdal, Sabancı cinayetinin bir numaralı sanığı ve iddianameden öğrendiğimiz ama aklı başında herkesin bildiği, zaten tahmin ettiği kadarıyla bu cinayet de öyle anti-kapitalist güdülerle işlenmiş bir cinayet pek değil; neden ve nasıl işlendiği konusu şayet bir biçimde Fehriye Erdal ülkeye getirilir ise daha da netleşecek.
Sayın Başbakan’ın politik kariyerinde olumlu anlamda çok önemli bir dönüm noktası olabilecek Ergenekon meselesinin bir ağaçtan kalkarak daha da netleşmesi için yapabileceklerinin başında mesela
Belçika Başbakanı ile doğrudan, gerekirse
Brüksel’i ziyaret ederek, şayet Fehriye Erdal hala hayatta ise, aynen Öcalan gibi paketlenerek Türkiye getirilmesini sağlamak; Türkiye’nin ağırlığının bu konuyu çözmeye yetecek ölçüde olduğuna da inanmak istiyorum.
Susurluk-Ergenekon ilişkisini sorgulamak isteyenlere de bir kez daha Susurluk kazasında yaşamını kaybeden
merhum polis müdürü Hüseyin Kocadağ’ın Fehriye Erdal’a güvenlik referansı verdiğini, bu referans belgesinin de kayıtlarda olduğunu hatırlatalım.
Bugün için uluslararası konjonktürün (bakınız
Sırbistan) kanımca Fehriye Erdal’ın, Sayın Başbakan’ın kişisel ağırlığını da koymasıyla Türkiye’ye iadesine müsait olduğunu düşünüyorum.
Ergenekon ormanının önemli ağacı Sabancı cinayeti çözülmeden hukuk devleti ve demokrasinin düze çıkması zor gözüküyor; hukuk devleti ve demokrasi düze çıkmadan da Sayın Erdoğan’ın işi çok zor.
Eser Karakaş/
Star