"Kardeşliğimiz, dostluğumuz, birliğimiz, bütünlüğümüz, geçmişimiz ve kaderimiz tek türkü ya da
şarkı kıtasında tüm çıplaklığıyla ortaya dökülebilir." diyen Erdoğan,
sanatçılardan elini taşın altına koymasını istedi.
Dolmabahçe'deki
Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde sanatçılarla bir araya gelen Erdoğan, burada bir konuşma yaptı. "Böyle güzide bir toplulukla bir araya gelmekten çok büyük bir heyecan ve memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum." diyen Erdoğan, "Bu ülkenin, bu milletin, bu toprakların sesi, nefesi olmuş, neşemizi ve kederimizi gönül lisanıyla tercüme ederek kitlelere ulaştırmış böylesine seçkin bir topluluğa sanata dair alımlı ve teorik cümlelerle hitap etmeyi açıkçası gereksiz görüyorum. Aynı şekilde sanatın ve sanatçının
toplumun sorunlarıyla ve ülkenin gündemiyle olan ilişkisini de irdeleyecek değilim. Merhum
Necip Fazıl, 'Arı bal yapar ama balı izah edemez' demişti. Siz değerli sanat insanlarını ülkemizin ve milletimizin her türlü sorununu, sıkıntısını yüreğinizin derinliklerinde hissettiğinize hiç şüphem yok. Nitekim, gönül pınarınızdan çağlayan nameler, esintiler şarkı, türkü olarak farklı farklı sanat formlarında en güzel şekilde tezahür ediyor." diye konuştu.
Sanatçıların ait olduğu toplumun
aynası olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bugün burada bulunan siz değerli sanatçılarımız ürettiğiniz son derece kıymetli eserlere zaten duygularınızı tarihe
kayıt düşecek şekilde ortaya koydunuz ve koymaya da devam ediyorsunuz. 'Söz uçar yazı kalır' derler. Ama bu topraklarda söz, ezgiyle ve duyguyla kaynaştığı zaman bin yılların ötesine ulaşacak bir kudrete de kavuşur. Sanat eseri sanatçının nefes alıp verdiği toprakların rengiyle, kokusuyla, diliyle ve elbette ki duygusuyla yoğrulmuştur.
Türkülerimizin şarkılarımızın bestelerimizin ve güftelerimizin sözleriyle ifade ettikleri anlamın çok ötesinde bir duygusal bir içerik taşıdıklarını hepimiz biliyoruz. Sanatçı, bir açıdan da başkalarının diyemediklerini, söyleyemediklerini, izah ve
tarif edemediklerini duygularıyla anlatabilen kişidir. Sanatçı, insanların kavrayışından çok gönlüne hitap edendir. Sözünü de ezgisini de gönülden söyler. İşte onun içindir ki sanatçı ile ait olduğu toplum arasında görünmez bir bağ vardır." ifadelerini kullandı.
Sanatçıların siyasetin ve sokağın günlük diliyle yetinmeyeceğini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Zira sanatçı, söz sanatının uçsuz bucaksız bahçelerinde gezinirken kimsenin göremediği çiçekleri görebilir, koklayabilir ve onları bir buket halinde topluma sunabilir. Bir sanatçının yüreğinden dökülen tek bir dize, yaşanmış olanları ve yaşananları başka söze mahal bırakmayacak derecede izah etme gücüne sahiptir. Bizim sadece neşemiz veya hüznümüz değil, kardeşliğimiz, dostluğumuz, birliğimiz, bütünlüğümüz, geçmişimiz ve kaderimiz tek türkü ya da şarkı kıtasında tüm çıplaklığıyla ortaya dökülebilir. Bu ülkenin bütün türküleri ve şarkılarının bu toprakların her şeyini yansıtacak kadar güç ve bilgelik taşıdığına ben tüm kalbimle inanıyorum. İşte onun için buna 'sanatçı duyarlılığı' diyorum. İşte onun için sanatçılarımız bir adım öne çıksın istiyorum, istiyoruz. İşte onun için 'sanatçılarımız engin yürekleriyle ülkemizin meselelerine el atsın, elini taşın altına koysun' diyorum. Bunu arzuluyor, bunu diliyorum. Zira, sizin türkü ve şarkılarınız sağır duvarları aşacak güce sahip."
(CİHAN)