Barzani neyin peşinde?
Kürdistan Demokrat Parti lideri
Mesud Barzani,
Kürt aleyhtarı olanları haklı çıkaran sözleri sarf etmekle neyi amaçlıyor? Başkaları için büyük sıkıntılar yaratmayı
vaat ederken, aynı zamanda, istikrarlı gelişme şansını ilk kez yakalamış olan
Iraklı
Kürtler için de felakete davet çıkardığını nasıl göremiyor?
Barzani, tarihin verdiği dersleri görme yeteneğinden bu kadar yoksun olabilir mi? Değilse, o zaman kime güveniyor? Amerika'ya mı? Avrupa'ya mı? Yoksa, tüm dengeleri altüst edecek bir askeri güce erişti de biz mi göremedik?
Aklı başında bir Kürt olsaydım, bölgenin gerçeklerine ve uluslararası konjonktüre bakıp kendime bu soruları sorardım.
Hayal âleminde yüzüyor
Barzani, Sovyetler Birliği'nin güdümünde 1946'da kurulan ve babasının da "
Genelkurmay Başkanı" olduğu "Mahabad Cumhuriyeti"nin, ABD ile İngiltere'yi arkasına alan
İran Şahı tarafından bir gecede nasıl yıkıldığını unutmuş olamaz.
Keza, 1974 yılında Bağdat'ın Kürtler için kabul ettiği özyönetimin, ABD,
İsrail ve İran'ın verdikleri sözde desteğe rağmen, bu kez
Tahran ve Bağdat'ın
Mart 1975'te -üstelik ABD'nin de onayıyla- anlaşmaları üzerine nasıl yine bir gecede buharlaştığını da unutmuş olamaz.
Kürt liderlerinin her zaman, "Bağımsızlık hakkımız, ama bu konuda gerçekçiyiz" şeklinde bir söylemleri olmuştur. Ancak Barzani'nin, "
Türkiye Kerkük'e müdahale ederse, biz de Türkiye'deki 30 milyon Kürdü harekete geçirip
Diyarbakır ve diğer kentlere müdahale ederiz" şeklinde özetleyebileceğimiz sözleri kendisinin bir hayal âleminde yüzdüğünü gösteriyor.
Yangına körükle gidiyor
Ankara'nın Kerkük'e dönük bir siyasi duyarlılığı olduğu biliniyor. Bu yalnız Türkiye'de değil bölgedeki Arap ülkelerinde de var. Türkiye'deki bazı kesimlerden bu konuda militarist bir söylemin yansıdığı da doğru.
Fakat hem hükümetin, hem de askeri kanadın Türkiye'nin Kerkük'e askeri müdahalesinin sadece oradaki Türkmenlere karşı sistematik katliamların başlamasıyla olabileceğine ilişkin sözleri kayıtlarda duruyor.
Barzani buna rağmen niçin yangına körükle gidiyor ve sadece Türkiye'yi değil, İran ve Suriye'yi de tedirgin edecek olan, üstelik hayal mahsulü rakamlarla bezediği tehditler savurmaktan ne elde etmeyi umuyor?
'Yatıştırıcı' değil 'karıştırıcı'
Kanımca tansiyonu yüksek tutmayı amaçlıyor çünkü işler aslında Kürtlerin büyük emelleri istikametinde gelişmiyor. Daha önce yazmıştık. Baker-
Hamilton Raporu Kürtler için bir tür "Balfour Deklarasyonu" oldu.
Hem bu
rapor hem de merkezi Brüksel'de olan Uluslararası Kriz Grubu'nun hazırladığı Kerkük raporu, Kürtlerin tezlerini desteklemiyor. Üstüne üstlük, ABD'nin baskılarıyla kabul edilen petrol yasası da Irak petrollerinin tüm Iraklılara ait olduğunu vurguluyor.
Bu durumda Barzani, Ortadoğu'daki tüm Kürtlerin lideri iddiasıyla "yatıştırıcı" değil, "karıştırıcı" rolüne soyunuyor. Siyasi emellerini de yaratacağı karışıklık sayesinde kotaracağını sanıyor.
Oysa başardığı tek şey, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Kürt aleyhtarı güçlerin eline oynamak ve göreli istikrarı yakalamış olan Iraklı Kürtler için felakete davet çıkarmak. Buna da herhalde "liderlik" denemez.