Coşar,
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı tarafından AK Parti'nin kapatılması isteğiyle
dava açılmış olmasını doğru bulmadıklarını, bu durumun siyasi,
ekonomik ve demokratik yönden kaygı verici sonuçlar doğuracağı endişesi içinde olduklarını'' bildirdi.
Coşar, yaptığı yazılı açıklamada, ''Anayasanın 69. ve Siyasi Partiler Yasasının 101. maddelerinde
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına
siyasi partiler aleyhinde
kapatma ve yöneticileri hakkında siyasetten yasaklanma isteğiyle dava açmak yetkisi verildiğini, ancak
demokrasilerde asıl olanın partilerin yargı eliyle kapatılması değil, aksine halkın desteğini yitirerek siyasi yaşamlarının sona ermesi olduğunu'' belirtti.
Coşar, şunları kaydetti:
''O nedenle, referansı demokrasi olan hiçbir kişinin, programına, izlediği sosyal ve ekonomik politikalara ne denli karşı olursa olsun, demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin yargı kararıyla kapatılmasını kabul etmesi, içine sindirmesi, bu amaçla açılan davayı onaylaması mümkün değildir.
Açıklanan nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından AK Parti'nin kapatılması isteğiyle dava açılmış olmasını doğru bulmadığımızı, bu durumun siyasi, ekonomik ve demokratik yönden kaygı verici sonuçlar doğuracağı endişesi içinde olduğumuzu belirtmek isteriz.''
Coşar, diğer taraftan, çağın
yönetim anlayışı anayasal demokrasinin, her ne kadar açık, özgür, adil
seçim demekse de aynı zamanda hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ilkesi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile birlikte temel hak ve özgürlüklerin tanındığı ve güvence altına alındığı bir
sistem olduğunu ifade etti. Bu sebeple, anayasal demokratik rejimlerde, yasama, yürütme ve yargı erklerinin, sahip oldukları yetkileri Anayasaya, yasalara, hukukun üstün ve evrensel kurallarına bağlı olarak kullanabileceklerini hatırlatan Coşar, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının AK Parti'nin kapatılması ve bir kısım yöneticilerinin siyasetten yasaklanması isteğiyle dava açmış olmasını da bu çerçevede değerlendirmek, siyasi görüş ve tercihlerimiz her ne olursa olsun, demokrasi anlayışımıza ne kadar ters düşerse düşsün, salt böyle bir davayı açtı diye Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını ve onun şahsında anayasal bir kurumu tahkir ve tezyif etmekten kaçınmak, kurumun saygınlığını, sakinliğimizi, soğukkanlılığımızı korumak, her koşulda demokratik olgunluğumuzu göstermek zorundayız.
Kaldı ki davayı açan
savcılık makamı karar makamı olmayıp, sadece iddia makamıdır. Kararı verecek olan ise
mahkemedir. Bu durumda kararı verecek olan Yüksek Mahkemeye güven duymak, mahkeme üzerinde
baskı oluşturmaktan kaçınmak, demokrasi adına siyasi partilerin kapatılmasına karşı çıkarken, demokrasiyi, hukuk devletini korumak için yargıya sahip çıkmak zorunda olduğumuzu da unutmamamız gerekir.''
AA