Bardakoğlu, yaptığı açıklamada, orucun kişilik,
sabır ve irade eğitimi olduğunu belirterek, ''
Oruç bir aç kalış değildir. Allah'ın nimetlerinin bir kısmından bir süre geri durarak, hem nimetin kadir kıymetini öğrenmeyi hem de bu nimete ulaşamayan aç,
yoksul ve ihtiyaç sahiplerini düşünmeyi öğretir'' diye konuştu.
Hazreti Muhammed'in ''Bir kişi akşama kadar oruç tutar da kötülüklerden uzak durmazsa, gözünü haramdan, dilini yalandan, kulağını kötü sözden, elini yanlış işlerden çekmezse geriye sadece
açlık kalır'' hadisini hatırlatan Bardakoğlu, ramazanın sadece oruç ayı olmadığını, aynı zamanda insanlara yapıp ettiklerini gözden geçirme ve yenilenme fırsatı verdiğini söyledi.
Bardakoğlu,
iftar ve sahur sofralarının tüm
ailenin bir araya gelmesini, dostlar ve arkadaşlarla buluşulmasını sağladığını belirterek, fitre ve zekatın da bu ayda verildiğini, dolayısıyla sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın arttığını dile getirdi.
Ramazanın Kur'an-ı Kerim'in inmeye başladığı ay olduğunu hatırlatan Bardakoğlu, bu nedenle ramazanın bir bilgi ayı olduğunu kaydetti. Bu ayda mümkün olduğunca çok Kur'an-ı Kerim ile buluşulmasını öneren Bardakoğlu, başkanlığın bini aşkın yayınının da vatandaşlara
rehber olabileceğini söyledi.
Sadece camilerde din görevlilerinin verdiği bilgilerle yetinme döneminin geçtiğini vurgulayan Bardakoğlu, ''Artık sadece hocalarımızın, mihrapta, minberde, cami içlerinde verdiği bilgilerle
İslam dini hakkında yeteri kadar bilgileneceğimizi düşünmek, sanmak doğru değil. Devir,
okuma ve kendi bilgilerimizi artırma devri'' dedi.
''KADINLAR TERAVİH NAMAZINA İŞTİRAKTE RAHAT DEĞİL''
Ramazan ayı boyunca kadınlara yönelik dini aydınlatma faaliyetini arttırdıklarını anlatan Bardakoğlu, vaize sıkıntı olan yerlere imkanlar dahilinde
personel gönderdiklerini bildirdi.
Kadınlarla çocukların özellikle
teravih namazlarına katılımının arttırılması yönünde çabaları olduğunu belirten Bardakoğlu, şunları kaydetti:
''Teravih namazlarında çocukların, kadınların, gençlerin camide olmasını istiyoruz. Çocuklar koşuştursunlar, kimse onlardan rahatsız olmasın; 'namazımızını bozuyorlar' diye düşünmesin istiyoruz. Kadınların teravih namazlarında iştiraklerinde yeteri kadar rahat olmadıklarını biliyorum. Kadınlara, camilerin yukarı katlarında yer ayrılıyor. Doğrusu oraya iniş çıkışlar da çok rahat değil. Ama biz oraların rahat,
temiz, aydınlık olması, erkekler tarafından doldurulmaması konusunda uyarılar yapıyoruz.''
Bardakoğlu, cemaat kalabalık olduğu zamanda erkeklerin cami avlusuna saf tutarak cami içini kadınlara bırakmasını, eğer yine de cami içine sığılmıyorsa kadınların erkeklere avluda eşit şekilde yer almalarını arzu ettiklerini söyledi.
Avrupa ülkeleriyle ABD'de kadın, erkek ve çocukların camileri doldurduklarını ve birbirlerinin hakkına saygı gösterdiklerini anlatan Bardakoğlu, ''Bizim tarihimiz de
peygamber efendimizin
tavsiyesi uygulaması da böyleydi.
Bayram, cuma ve
vakit namazlarına kadınlar serbestçe katılır, dini aydınlanmadan istifade ederdi.
Camilerimizin ve din hizmetlerimizin kadınlara yönelik kuşatıcılığı daha artsın istiyoruz. Pozitif ayrımcılığı, hem personel istihdamında hem de kadınlara yönelik dini hizmetlerde yapıyoruz'' diye konuştu.
LÜKS OTELLERDEKİ İFTARLAR
Aşırı lüks ve israfın herkes için, her dönemde günah olduğunu ve buna karşı toplumsal bilincin arttırılması gerektiğini anlatan Bardakoğlu, bunun sadece ramazana özel bir durum olmadığını dile getirdi.
''Lüks otelde iftar daveti vermek günah demenin doğru olmayacağını'' anlatan Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İnsanların konuklarına, davetlerine göre uygun mekanlar seçmeleri en tabii haklarıdır. Bütün iftarların yerde hasır sererek yapılmasını tavsiye edemeyiz. Bir yanlışı eleştirirken, bir başka yanlışı yapmamak lazım. Önemli olan lüks ve israfa karşı toplumsal bilincimizin artmasıdır. İftar sofraları bunun sadece çok cüzi bir kısmını oluşturuyor. Bence iftarlar abartılacak derecede lüks ve israf sofraları olmuyor.
Türkiye'de yaz kış açık büfeyle yemek yenilen otellerdeki bu tüketimin belki de binde 1'e iftar sofralarıdır. Peki 999 ne olacak...''
Ramazan boyunca her iftarda toplumun farklı kesimlerinden konuklar ağırlayacağını belirten Bardakoğlu, ''Bunların hiçbirinde lüks ve israf olmasına razı değilim. Bundan kaçınıyoruz'' dedi.
''İFTARA YAKIN TRAFİK KİLİTLENİYOR''
Sahura kalkmanın Hazreti Muhammed'in sünneti olduğunu anlatan Bardakoğlu, sahur sofralarının aile fertlerinin bir araya gelmesi için iyi bir fırsat sunduğunu söyledi.
Oruç tutanlara sahura kalkmalarını öneren Bardakoğlu, ''Sahura kalktığımızda, uyku ve dinlenme düzenimiz altüst oluyor diye düşünmemeliyiz. Ramazana özgü bir program yapalım. Erken yatalım, sahurda kalkalım. Biraz okuyalım, düşünelim; Kur'an dinleyelim; bilgimizi arttıralım. Her zamanki alışkanlıklarımız devam etsin, bu arada ramazan da aradan çıksın diye düşünmek yerine, ramazana özel bir program yapar ve ona uyarsak belki daha kazançlı çıkarız'' diye konuştu.
Bardakoğlu, ramazanda insanların öfkelerine yenik düşmemelerini de tavsiye ederek, ''İftar saatine yakın
trafik kilitleniyor. İnsanlar birbirini incitiyor ve orucun manevi güzellikleri, son anlarda adeta zedeleniyor. Sükunet ve başkalarının haklarına saygı da önemli'' dedi.
GURBETÇİ VATANDAŞLAR İÇİN PROGRAMLAR
Yurt dışındaki vatandaşların ramazanda ayrı bir gurbet yaşamaları için gerekli tedbirleri aldıklarını anlatan Bardakoğlu, Avustralya'dan Kırım'a kadar
yurt dışına 200'e yakın din görevlisi gönderdiklerini bildirdi.
Din müşavirleri, din hizmetleri ataşeleri ve koordinatörleri aracılığıyla her ülkede imkanlar dahilinde ramazan programları düzenlendiğini ifade eden Bardakoğlu, bu programların amacının sosyal dayanışmayı, birliği, beraberliği ve kardeşliği artırmak, Türkiye ile bağlarını güçlendirmek olduğunu söyledi. Bardakoğlu, bu kapsamda kadın ve gençlere yönelik kültürel faaliyetler yapıldığını, ilmi toplantılar düzenlendiğini, konserler verildiğini belirtti.
Özellikle Avrupa'da iftar programlarının, birer kültür programı haline geldiğini anlatan Bardakoğlu, ''İftar programları sadece bir orucu açma olmaktan çıktı. Sosyal kültürel faaliyetlere dönüştü. Onun için ramazan bütün coşkusuyla manevi derinliğiyle kutlanacak. Birlik beraberlik havasında geçecek. Özellikle buna yurt dışında çok ihtiyaç var' diye konuştu.
MEDYA DİNİ KONULARI CİDDİYETLE ELE ALSIN
Son yıllarda medyanın büyük bir bölümünün dini konuları ciddiyetle ve ağırbaşlılıkla ele aldığını belirten Bardakoğlu, ''Bu konuda çıta ve kalite yükseldi. Münferit yanlışlar, rahatsız edici programlar olsa bile bir genelleme yapamayız. O yüzden medyaya müteşekkiriz'' dedi.
Basın mensuplarının dinle ilgili soruları, din bilginlerine sormasını isteyen Bardakoğlu, dini konuların magazin üslubuyla değil, ciddiyetle ele alınması gerektiğini söyledi.
Bardakoğlu, ''Dini konuları magazin üslubuyla ele almak o an için belki tebessüme yol açıyor. Ama daha sonra zihinlerde ve gönüllerde yaralar bırakıyor. Çünkü din hepimizin dini, din bağının kutsalla olan ilişkimizin fazla hırpalanmaması gerekiyor'' diye konuştu.
AA