İşte Hukukçu Mert Yağız'ın dikkat çeken o analizi:
BANK ASYA’YA EL KONULABİLİR Mİ? YASALAR NE DİYOR?
Ülkemizde bankacılık sistemine ilişkin yasal alt yapı 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile oluşturulmuştur.
Bankacılık sistemi üzerinde yetkili bağımsız kamu otoritesi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu olup 5411 sayılı Yasa’nın 82/2. Maddesine göre “Kuruma (BDDK), bu Kanunla ve mevzuatla kendisine verilen düzenleme ve denetlemeyle ilgili görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır. Kurumun kararları yerindelik denetimine tabi tutulamaz. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi Kurumun kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez.”
BDDK, 1999 finansal krizi üzerine kurulmuş bir bağımsız idari otorite olup yetkin bir bağımsız kurum olarak bankacılık sistemimizin güçlenmesinde çok önemli gelişmelere vesile olmuştur.
BDDK, bankaların güvenli ve istikrarlı şekilde çalışmaları konusunda denetleyici ve önleyici tedbirleri almakla görevlidir.
Bağımsız karar almasını engelleyecek şekilde BDDK’ya yapılan her türlü telkin ve talimat suçtur.
Bankacılığın en önemli gereksinimlerinden birisi bankalara ve sisteme duyulan güvendir. Bu güvenin sağlanması ve korunması için Bankacılık Kanunu 74 maddesi ile “.. bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asılsız haber yayılamaz” hükmü getirilmiş, bu maddeye muhalefet edenler hakkında 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Bu açık hukuk kurallarına rağmen, Bank Asya dokuz aydır; siyasi ve medyatik linçe uğramaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis önünde ettiği yemini de unutmuşçasına 5411 sayılı Kanunu ihlal etmekte, ona yakın medya da gerçeğe aykırı haberler ile Bank Asya’ya saldırmaktadır.
BDDK HANGİ DURUMLARDA BİR BANKA HAKKINDA TEDBİR ALIR VE BU TEDBİRLER NELERDİR?
Bankacılık Kanunu’nun 67. maddesinde bir banka hakkında tedbir almayı gerekli kılan haller belirlenmiştir:
1. Aktiflerin vade itibarıyla yükümlülüklerini karşılayamama tehlikesiyle karşı karşıya gelmesi ya da likiditeye ilişkin düzenlemelere uymaması, (67/a)
Bank Asya, 9 aydır yapılan onca siyasi baskı ve medyatik linçe rağmen mudilerine olan ödeme ve katkı payı verme yükümlülüğünü hiçbir sorun yaşanmaksızın yerine getirmektedir.
Merkez Bankası’na yatırmak zorunda olduğu munzam karşılıkları da aksatmadan yatırmaktadır.
2. Gelir ve giderleri arasındaki ilgi ve dengelerin bozulması nedeniyle karlılığın faaliyetleri emin bir şekilde yürütecek yeterlilikte olmaması (67/b), Öz kaynaklarının sermaye yeterliliğine ilişkin düzenlemelere göre yetersiz olması veya bu durumun gerçekleşmek üzere bulunması (67/c), Aktif kalitesinin mali bünyeyi zayıflatabilecek şekilde bozulması (67/d)
Bank Asya, %17,35 ile sermaye yeterlilik oranı en güçlü 3. banka konumundadır.
Ayrıca, 225 milyon TL bedelsiz sermaye artırma kararını ilan ederek aktif kalitesini artıran bir bankanın aktif kalitesi, öz kaynak ve sermaye yeterliliği bakımından kanuni standartları karşılayamadığı iddia edilemez.
3. Bu Kanuna ve ilgili düzenlemelere veya Kurulca alınan kararlara aykırı nitelikte karar, işlem ve uygulamalarının bulunması (67/d), İç denetim, iç kontrol ve risk yönetim sistemlerini kurmaması veya bu sistemleri etkin ve yeterli bir şekilde işletmemesi veya denetimi engelleyici herhangi bir hususun bulunması (67/e), Yönetiminin basiretsizliği nedeniyle bu Kanun ve ilgili mevzuat ile tanımlanmış risklerin önemli ölçüde artması veya mali bünyeyi zayıflatabilecek şekilde yoğunlaşması, (67/f)
2013 yılı BDDK raporuna göre Banka,
· muhasebe kayıtlarını Türk parası olarak, Bankacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Türk vergi mevzuatına uygun olarak tutmaktadır,
· Yine aynı rapora göre Banka’nın 2012 yılında 86,14 olarak olan urumsal Yönetim Derecelendirme notu 28 Haziran 2013 tarihi itibarıyla 89,24 olarak güncellenmiştir,
· Risklerin izlenmesi, iç denetim ve kontrol kuralları kapsamında Banka’da bulunan İç Kontrol Merkezi Başkanlığı, Risk Yönetimi Başkanlığı, Mevzuat ve Uyum Müdürlüğü ve Teftiş Kurulu Başkanlığı, icrai faaliyetleri olan birimlerden bağımsız olarak yasal yükümlülüklerini yerine getirmektedir.
Görüldüğü gibi, Bank Asya, Bankacılık Kanunu’nun 67. maddesinde öngörülen sorun, risk ya da ihlallerin hiçbirine maruz değildir.
Ayrıca, bir bankada 67. maddede sayılan sorun, risk ya da ihlallerden biri olsa bile ilk yapılacak iş bankaya el koyma değildir.
67. maddedeki risk, sorun ya da ihlallerin söz konusu olması durumunda BDDK öncelikle, sırasıyla Kanunun 68, 69 ve 70. Maddelerinde düzenlenen tedbirleri alır.
Bu tedbirlerin alınmasına rağmen ilgili maddelerde tanınan sürelerde Bankanın durumu yasal standartlara uygun hale getirilemezse 5411 sayılı Kanunun 71. Maddesine göre bankanın fona devredilmesi kararı alınabilir.
Bank Asya hakkında, Kanunun 68, 69 ve 70. maddelerinde öngörülen önleyici kararların alındığına dair bir bilgi ve veri bulunmamaktadır. Örneğin, kredi verme işlemlerinin durdurulması (md.68), kar dağıtımının askıya alınması (md.68), nakdi ve gayri nakdi kredi kullandırılmasının sınırlandırılması veya yasaklanması (md.69), yönetim kurulu üyelerinden bir veya birkaçının veya tamamının değiştirilmesi (md.69), faiz oranı ve vade kısıtlamaları (md.70), Merkez ve şube yöneticilerinin değiştirilmesi (md.70) tedbirlerin alınmasının istenmesi gibi bir durum söz konusu değildir.
Tekrar etmek gerekirse; Bank Asya finansal ve idari bakımdan Bankacılık Kanunu’nun öngördüğü standartları ve yeterliliği karşılamaktadır. Böyle olmasa bile Kanunun 68, 69 ve 70. maddelerindeki düzeltici mekanizmalar sırasıyla işletilmeden bir bankaya el konulamaz.
Aksi bir işlemin ulusal ve uluslararası yargı mercilerince mahkum edilmesi muhakkak olduğu gibi kararı alan yetkililerin cezai ve mali sorumluluğuna neden olacaktır.
Gerçekten de Kent Bank’a el konulması işlemine karşı Süzer Holding’in başlattığı hukuk mücadelesinde el koyma işlemi Danıştay 10 ve 13. Daireler ve İdari Dava Daireleri Kurulu kararları ile hukuka aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
İptal kararlarının hükümet tarafından yerine getirilmemesi üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan müracaat üzerine AİHM, Süzer ve Eksen Holding A.Ş – Türkiye davasında başvuruyu haklı bulmuş ve başvurucuların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile teminat altına alınan haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Bu karar üzerine 5 milyar USD tazminat ödemek tehlikesi ile karşı karşıya kalan Türkiye, özel bir yasal düzenleme de yapmak suretiyle BDDK ile Süzer Holding arasında yapılan bir sulh protokolü ile ihtilafı çözmek zorunda kalmıştır.
Kent Bank’ın el koyma öncesi mali durumu ve el koyma süreci incelenirse; Bank Asya’ya 9 aydır yapılan siyasi linç sonrası verilecek haksız bir el koyma kararının mali ve cezai yönden Kent bank davasından çok daha ağır maliyetlere neden olacağını tüm ilgililere hatırlatırım.
Yazan: Hukukçu Mert YAĞIZ
SAMANYOLUHABER.COM